“Radyodan duydum 12 Eylül’ü, bir çocuk, ‘O kadar kötü bişey oldi ki’ dedi”
Hemşin köyü Yeniyol –Oce’den Hemşinli kadın “12 Eylül’ü nasıl hatırlıyorsun?” sorumu böyle yanıtlıyor.
TIKLAYIN - Bir Doğu Karadeniz Direnişi: "Okulun Düzi"
Mini sözlü tarih çalışmam üç yıl öncesinden. Araştırmanın üç yıl önce yapılmasının nedeni de Hemşinliler’in biricik ve benim de kurucuları arasında yer aldığım kültür- halk bilimi dergisi GOR’da (İmece) “KA" isimli dosyada Oce’li kadınlara yer vermemiz.
Kadınlardan köyümüzün Ulviye teyzesi söyleşimizden bir süre sonra yaşamını kaybettiİ; 72 yaşındaydı.
Ardından üç, Darbe’nin üzerinden 40 yıl geçti. Türkiye’de kadın, çocuk hakları ilerlemek yerine, hak gaspları ve kazanılmış haklara saldırılar artarak devam etti, ediyor.
12 Eylül Askeri Darbesi’nin 40’ıncı yıl dönümünde bir kez daha bu mini sözlü tarih çalışmasını hatırladım ve bu kez bianet okurları ile paylaşmak istedim.
Yazı, yine sevgili Ulviye A.'ya ve 1980’i hatırlayan, hatırlatan tüm kadınlara ithaf ediyorum.
Oceli Hemşinli kadınlar…
Türkiye’deki Hemşinli yurttaş sayısının 150 ila 250 bin arasında değiştiği tahmin ediliyor.
Sakarya, Samsun ve İzmit’te yaşayanları ayrı bir yere koyarsak, Türkiyeli Hemşinliler’in büyük bir kısmı, Rize ve Artvin arasında kalan bölümü dağlık kesimlerinde yaşıyor.
Dağlık bölümlerde yaşamayan ve daha az görünür olan ufak bir bölümü ise Rize’nin Ardeşen ilçesine bağlı Yeniyol (Oce) Köyü’nde yaşayanlar.
Devletin 1980 sonrası kendisine verdiği Yeniyol ismini kamusal alan dışında zorunlu olmadıkça pek de sık kullanmayan Oceliler’in bu bölgeye yıllar önce Rize’nin Hemşin ilçesine bağlı bir Hemşin Köyü olan Zuğa’dan göç ettikleri biliniyor.
Şu an 180-200 haneli Oce’de 60 ila 80 yaş aralığındaki 10’un üzerindeki kadınla, yüz yüze yapılan görüşmelerde, Oceli kadınların, çocukluk ve dönemin politik olaylarına ilişkin tanıklıklarını kaydettim.
İçlerinde Hemşinli kadınların genele yakın profilini sergileyen Oce Hemşinlisi kadınlardan, Hatice Ş., Meliye K., Nebiye K. ile Ulviye A. Fadime A. ve Zülfiye A. kıtlık, ketim* ve dönemin politik olayları hakkındaki tanıklıklarını yine kendi söylemlerine, ifade ediş biçimlerine müdahale etmeden, aktarmak istedim.
Oce Hemşinlisi kadınların unutmadığı anların başında köyün gençlerinden olan 68 kuşağının liderlerinden Cihan Alptekin’in 1971’de Tokat Kızıldere’de hükümet güçlerince öldürülmesi, köye gelen ketim (vergici veya köydeki mal- hayvanları saymaya gelen devlet görevlisi) ve kıtlık ortak nokta.
İlk durak: Akirluk
Oce’nin resmi adı ile Cami Mahallesi Oceliler’in deyimi ile akirluk mahallesinde bulunan Meliye K. evinin avlusundayız. Biri ahşap olmak üzere 7 evin bulunduğu mahallenin ortasında yer alan İki katlı evin geniş avlusu neredeyse her gün bu sohbetlere tanıklık ediyor.
Bu sefer tek fark var; sohbet kamera ve ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınıyor. Sohbet halinde olan 65 yaşında üzerindeki 3 kadın, Hatice Ş. Meliye K. Ve Nebiye S. kulak veriyorum…
"Zamanla bireysellik arttı"
Hatice Ş: Doğar doğmaz elimuza orakları alup çalişmağa giderduk. Erkenden kalkup ereti (eğrelti otu) toplamaya giderdun sonra okula giderduk. Bu köyün etrafındaki bütün köylerdeki çocuklerda bizum köyde bulunan Şefkibey İlkokulu’na gelurdi. Çocuklar, toplu bir şekilde okula gideyiduk, okul çok kalabaluk oliyidi. Bizim sinifte 60 öğrenci vayidi.
Hatice’nin sözünü ettiği bu okul şuan kapatılmış durumda ve öğrenciler taşımalı eğitim sistemi adı altında araçlarla ilçelerdeki okullara götürülüyor. Bu taşımacılık hali çocuklar arasındaki ilişkiyi ve çocukların köye bakışlarını oldukça değiştirmiş.
Hatice, çocukların toplumsallaşma alanının kısıtlandığını ve daha bireysel bir yaşantı sürdüklerini ifade ediyor. Hatice kendi çocukluk dönemleri ve şimdiki çocukların halini şöyle yorumluyor: “Biz çok kalabaluk olduğumuz içun herkes birbirini tanirdi. Okulu temizleme işini da birlikte yaparduk. Şimdi çocukle daha tek başlayina yaşayi”
"Kötü bişe olduğuni anladuk"
1980 darbesini de hemen yakınlarında bulunan komşularının evinde radyonun başında duymuş Hatice.
İlk başta ne olduğunu anlamamış. 1980 Askeri Darbesi’ni duyduğu günü şöyle anlatıyor:
“Birçocuk geldi ‘oyle bir şey oldu ki çok kötü bir şey oldi” dedi, biz o zaman anladuk ne kadar kötü bir şey olduğuni ama ben şimdi o çocuğun kelimesini hatırlamayam. Söyledikleri doğruymiş. Gençle geldile kitaplari topladiler evlerden uzak yerlerdeki bahçelere götürdile. Duyduk bir kesmini de yakmişle..”
“Potinleri sadece belli günlerde giyerdik"
Meliye, “Yokluk vardı, yokluk. Funduk kabukleyini öğütüp yerduk. Potin (çarık) derler potin yaparduk ayağımıza o da bayramda geymak içun ya da belli günlerde, yoksa okula da çıplak ayakla giderduk.”
Görüldüğü gibi Meliye’ye de çocukluk günleri sorulduğunda ilk aklına gelen durum yaşadıkları yokluk. Elektrik lambasında veya sobadaki ateşin ışığı ile ders çalıştıklarını ifade eden Meliye, şimdiki Oceli çocukların çok şanslı olduğu görüşünde.
Köye gelen ketimi*(vergici veya köydeki mal-hayvanları saymaya gelen devlet görevlisi) anlatan Meliye şöyle diyor: “Yanlış olmasun. 3’den fazla inek varsa ikisini saklarduk. Yukardaki mağaralara götürürdük ya da derenin karşisinda Ocelere(uzaktaki tarlanın adı) götururduk. Korkardık, ketim gelip elimizden hayvanlaumuzi alacak diyina”
"Köyden bir grup Cihan’ı almaya gitti"
Avludaki kadınlardan Nebiye S.’in çocukluk tanıklığı da Hatice ve Meliye ile benzer: “Bizim zamanımızda yokluk vayidi, elektrik yoğudi, un yoğudi. Orakları alup işe giderduk sonra okula giderduk.”
Nebiye’nin köydeki toplumsal olaylara ilişkin hatırladığı en net olaylardan biri 1971’de Kızıldere’de devlet güçlerince öldürülen Cihan Alptekin’e dair. “Köyümüzün çocuğuydi, önce radyodan duyduk. Köydekiler O’nu almağa gitti. Param parça olmuş Cihan. Ben oni hiç unutmadım.
"12 Eylül'de hepumuz bi evdeyduk. Kötü bişi olduğunu anladuk ama gençler daha çok üzüldi. Köyden gidenler oldi. Kitaplari evlerden gelup aldiler... Kötüydi, köti..."
Aynı köy içinde oldukça küçük yaşlarda evlenmiş bu 3 kadın da “Başka yerde yaşamak ister misiniz?’ sorusuna, aynı yanıtı veriyor: “Başka güzel bi yer var mi du?”
İkinci Durak: Orta Mahalle
Şimdide Oce’nin orta mahallerinde birindeyiz. Bu mahalle köyün ana yolunun üzerinde bulunan ve yaklaşık 6 evin bulunduğu, Oce’nin en hareketli mahallelerinden. Ulviye A.’nın yola bakan evinin önünde oturan, Fadime A. ve Zülfiye A. tatlı sohbetine konuk oluyoruz.
Köyün başka mahallerinden bu mahalleye “gelin” olarak gelmiş, 70 yaşının üzerindeki, bu 3 kadın, neredeyse 50 yıldır bir arada yaşamanın verdiği samimiyetle birbirlerine tatlı bir şekilde takılıyorlar; espriler yapıyorlar.
Mesela Ulviye, “Fadime’nin sevdaluğuni anlatayim mi?” diye başlıyor. Ortam biraz karışıyor bu sözler sonrası. Ulviye, Fadime ve Zülfiye, çocukluk anısı olarak en belirgin olarak, “kıtlığı” anlatıyor.
Sadece un ve su ile yapılan hasil (xhasil) adını verdikleri yemekten yapıp tek bir tencereden yediklerini anlatan kadınlar, eskiden daha mutlu olduklarını ve köyde hep birlikte çalıştıklarını vurguluyor.
Ulviye A. okul günlerini anlatırken hep bir gülümse halinde. “Biz okulu seveyiduk ama arkadaşlarumuzi daha çok seveyduk. Okulu mec* ile temuzlerduk. Her mahalleden çocuklar geliyidi.
“Bu köyde okumayan yok. Öğretmen olan çocuklaumuz da var devlet dairesinde memur olan da” diye anlatan Ulviye, “yokluk vayidi başka bişey yoğudi” cümlesi ile etrafındaki kadınları da gülümsetiyor.
Ulviye: O unutulur mu?
Ulviye de diğer kadınlar gibi Cihan Alptekin’in öldürülmesini hiç unutmamış. “Cihan bizum çocuğumuzdi çok eyiydi, hiç kimse ondan kötülük görmemiştur” diyerek, hüzünlü gözlerle Cihan’ı anlatıyor.
Ulviye, “Günlerce ağlamak oldu. O unutulur mu?” diye soruyor. Bir sessizlik oluyor. Ulviye’nin bu sözlerinin ardından gömüldüğümüz sessizliği Fadime A.’nın sesi bozuyor. “Berak turkçeli (şivesiz, düzgün) konuşmaya çalışacağına çocuğa bir türki söyle.”
Fadime, yanına çağırdığı Ulviye A. ile birlikte şu türküyü söylüyor:
“Bu dereden aşaği
Bu dereden aşaği
Zaman geliyi güli
Zaman geliyu güli
Bilmem sevmeyimisen
Gelurmusen peşuma
Hayde deduğum zaman”
(EMK)
*Ketim:vergici veya köydeki mal- hayvanları saymaya gelen devlet görevlisi
** Fotoğraf 2017 Ağustos'unda yaşamını kaybeden Ulviye A.'ya ait, Evrim Kepenek arşivi.
*** Kadınların soyismleri hakları gözetilerek paylaşılmadı.