Nobel Edebiyat Ödülü, her zaman için bir tartışma konusu olmuştur. Kazananlar kadar kazanamayanların da –'hakkı yenenlerin' de– konuşulduğu, tartışıldığı ama günün sonunda edebiyat dünyasını bir şekilde hareketlendirdiği için (yakın bir zaman önce Türkçedeki Patrick Modiano kitapları kaybolup gitmek üzerelerken hızla yeniden yayımlandılar örneğin) bence de önemseyebileceğimiz bir ödül oldu çoğu zaman. İşin can sıkıcı yanı ise, özellikle son yıllardaki tartışmaların edebiyat çerçevesinden taşmış olması.
2018 Nobel Edebiyat Ödülü, İsveç Akademisi'ndeki taciz skandalı nedeniyle verilemedi (böylesi bir nedenle verilememesine kimsenin üzüldüğü de söylenemez açıkçası). Ancak sonradan yapılan açıklamalardan biliyorduk ki, bu yıl, iki ödül birden verilecekti. Nitekim geçtiğimiz 10 Ekim'de yapılan basın toplantısıyla birlikte hem 2018 hem de 2019 yılı ödülü sahiplerini bulmuş oldu. Ama şimdi de, verilen isim nedeniyle tartışmalar çıktı ve hararet de bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Nobel'in 2018 yılı kazananı Olga Tokarczuk ismi üzerinde herhangi bir anlaşmazlık yok gibi. Her ne kadar öncesinde (Gündüzün Evi Gecenin Evi, Gri Kedi Yayınevi, 2004) ve sonrasında (Aç Gözünü Artık Yaşamıyorsun, Kalem Kültür Yayınları, 2018) kitaplarından bazıları yayımlanmış olsa da Türkçede özellikle Koşucular romanıyla (çev. Neşe Taluy Yüce, Alabanda Yayınları, 2016) tanınıyor Polonyalı yazar. Şimdilik... Çünkü şu saatten sonra, büyük bir ihtimalle, daha derli toplu yayımlanacaktır eserleri. Ama Nobel'in 2019 yılı kazananı olarak açıklanan Avusturyalı yazar Peter Handke ile ilgili tartışmalar kolay kolay bitmeyecektir. Zaten Handke'nin, Miloşeviç'in cenazesine katılması ve konuşma yapmış olması, 2014’te Uluslararası Henrik Ibsen ödülünü aldığı Oslo'da da protestolarla karşılanmasına neden olmuştu. Nobel sürecinde neler yaşanacağını ise ilerleyen günlerde göreceğiz. Hari Kunzru, Salman Rushdie, Slavoj Zizek gibi isimler ve PEN Amerika, ilk andan seslerini yükselttiler bile.
Hatırlanacaktır, Nobel’in 2016 yılı ödülü de hayli hareketli günler yaşanmasına sebep olmuştu. Şu an bulunduğumuz noktadan bakınca ise 'masum' olarak nitelendirilebilecek tartışmaların merkezinde Bob Dylan yer alıyordu. Onca yazar varken, neden bir müzisyen! Ödülün gerekçesi olarak şu açıklama yapılmıştı o yıl: "Köklü Amerikan müziği geleneğine kattığı yeni ve şiirsel anlatımlar nedeniyle..." İşte şimdi bu 'şiirsel anlatımlar' elimizin altında artık: Sözler (1961-2012). Kendi adını taşıyan ilk albümünden başlayarak (albümlere girmemiş şarkıları da ekleyerek) otuz bir Bob Dylan albümündeki şarkıların bir araya geldiği Sözler, Türkçede tam anlamıyla kolektif bir çalışmanın ürünü aynı zamanda. On üç ismin elinden çıkan çevirilerle ve Nazım Dikbaş’ın her bir albüm için özel yaptığı 'kapak' çizimleriyle...
Armağan Ekici çevirisiyle, "Seni Hatırlayacağım" ile bitirelim:
"Seni hatırlayacağım
Başka herşeyi unutacağım zaman geldiğinde
Sadık kaldın sen bana
En iyi davranan sendin
Herşey dibe vurduğunda
Bam teline vuran sendin
Tanıdığım başka herkesten önce
Büyük bilinmezliğin içinde
Bir başımayken
Seni hatırlayacağım
Seni hatırlayacağım
Yolun sonuna vardığım zaman geldiğinde
Yapacağım daha ne çok şey vardı
Tökezleyecek ne az zamanım vardı
Kimi insanlar oluyor ki
Unutmuyorsun
Bir ya da iki kez görsen de sadece
Güller solunca
Ben gölgelere karışınca
Seni hatırlayacağım
Denemedim mi, denemedim mi seni sevmeyi?
Denemedim mi, denemedim mi sana özen göstermeyi?
Uyumadım mı, ağlamadım mı yanında
Yağmur saçlarında eserken?
Seni hatırlayacağım
Rüzgâr çam ormanında eserken
Sendin hepsinin arasından çıkan
Sendin anlayan
Oysa diyemem
Senin istediğin gibi
Davrandığımı
Sonunda
Sevgili, canım dostum,
Seni hatırlayacağım"
Bob Dylan
SÖZLER (1961-2012)
çeviren: kolektif
yayına hazırlayan: Armağan Ekici
Kara Plak Yayınları, 2019, 704 s.
(CU/AS)
* Yazı ilk olarak Açık Radyo'daki "kitap köşesi"nde yayınlandı.