Chand Dutee testosteron seviyesi “kabul edilebilir aralığın dışında” olduğu için hiperandrojenizm teşhisi konularak 2014 yılında 20. Commonwealth Oyunlarından kısa bir süre önce Hindistan takımından çıkartılan sprinter atlet. Yarışmalardan men edilmesinin dayanağı ise Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği’nin (IAAF) yürürlükte olan Hiperandrojenizmli Kadınların Uygunluğunu Düzenleyen Yönetmeliği. (*)
Yönetmelik, hiperandrojenizmli kadınların haksız avantaja sahip olduğunu ve kadınlar kategorisinde adil yarışma ortamının sağlanması için bu sporcuların yarışmalarına izin verilmeyeceğini ileri sürüyor. Fakat IAAF’ın Caster Semenya vakası sonrasında şekillendirdiği bu ilgili yönetmelik bir öncekilerden farklı olarak, hiperandrojenizmli kadın sporcuların kadınlar kategorisinde yarışmaya hak kazanabilmeleri için tedavi olmayı kabul etmeleri ve testosteron seviyesini düşürmeleri şartını koşuyor. Bu nedenle Chand Dutee’ye de iki seçenek sunuluyor: ya “tedavi olacaksın” ya da “yarışmalara katılmayacaksın.”
“Eğer kariyerimi devam ettirmek istiyorsam, bana ameliyat olmam veya hormon tedavisi almam gerektiği söylendi. Bunu duyduğumda buz kesildim” açıklamasında bulunan Dutee tedavi olmayı reddetti ve daha sonra kamuoyu tarafından aldığı destekle maruz kaldığı hak ihlalini açığa çıkartmak ve hiperandrojenizm politikasına karşı mücadele etmek için Spor Tahkim Mahkemesi’ne başvurdu.
Ve beklenilen karar nihayet çıktı!
Spor Tahkim Mahkemesi (Court of Arbitration for Sport, CAS) 27 Temmuz 2015’te, Chand Dutee’nin doğal yüksek testosteron seviyesine sahip olduğu gerekçesiyle yarışmalardan men edilemeyeceğini belirterek tarihi bir karara imza attı. Böylece Chand Dutee, IAAF ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) sırasıyla 2011 ve 2012 yıllarında kadın sporcuların “yarışabilirliklerine” ilişkin çıkarttıkları yönetmeliklere karşı başlattığı mücadeleyi kazanarak, cinsiyet testi tarihinde yeni bir dönüm noktası yarattı.
Dutee, daha önce kromozoma dayalı cinsiyet testi nedeniyle yarışmalardan diskalifiye edilen ve yıllarca sürdürdüğü hak arama mücadelesinin ardından kromozoma dayalı cinsiyet testinin geçersiz kılınmasına katkıda bulunan İspanyol atlet Maria gibi, müsabakalardan men edilen ve daha sonra hakkını tekrar kazanan bir diğer kadın sporcu oldu.
Hastalığın (!) tedavisi mi yoksa toplumsal kaygılar mı?
IAAF ve IOC yönetmeliklerinde hiperandrojenizm bir “hastalık” olarak tarif ediliyor. Bu nedenle de sporcuların sağlıkları için tedavi edilmesi gerekiyor. Öte yandan, “hastalığa” sebebiyet veren ve müdahaleyi gerektiren bilimsel olarak saptanmış kesin bir testosteron seviyesi söz konusu değil (1). Ayrıca tedavi ile ilgili önerilen tıbbi müdahaleler, kadınların sağlığını iyileştirme yönünde bir prosedürü içermiyor (10). Bununla birlikte sporculara sunulan tedavi süreci, potansiyel olarak ciddi sağlık riskleri barındırıyor (12).
Örneğin, klitoral ameliyat cinsel işleve ve duyarlılığa zarar verebilir; gonadektominin (erbezinin kesilerek çıkartılması) kısırlığa sebep olabilir ve üreme olasılığını yok edebilir; kemik ve kas kuvvetini riske edebilir ve hormon baskılayıcı ilaçlar kronik birçok yan etkiyi beraberinde getirebilir (9). Benzer şekilde araştırmalar, hiperandrojenizmin ilaç yöntemiyle tedavisinin, kadınlar üzerinde uzun süreli etkisinin olabileceğini ve bunun sonuçlarının yaşam boyu devam edecek sağlık problemlerini ortaya çıkartabileceğini gösteriyor (2, 3, 6, 13).
Yönetmeliklerin önerdiği tedavinin sağlık boyutunun yanı sıra, ekonomik, psikolojik ve sosyal yönleri de bulunuyor. Cinsiyet testi zorlamasıyla karşılaşan kadınların büyük bir kısmı “az gelişmiş ülkelerin” sporcuları ve bu politikaların yüklerini çekecek olan yine kadınlar (12). Hiçbir spor otoritesi kadınların bu gereksinimlerini ve müdahaleleri ödeyeceğine dair bir bilgi vermemekle birlikte, IAAF kendisinin ödemeyeceğini ifade ediyor (10).
Sporcuların “sağlıklarının iyileştirilmesini” sıklıkla dile getiren spor kurumlarının aslında temel niyeti sporcunun egemen “kadın kodlarına” geri döndürülmesi. Chand Dutee gibi sesi duyulmayan, hukuki ve maddi desteği olmayan ve yarışmalara katılabilmek için “tedavi olmaya razı olan/edilen” dört kadın sporcunun gölge edilmiş hikayesi, meselenin “sağlıktan” öte olduğunu gösteren örnekler.
Yaşları 18 ile 21 arasında değişen bu dört genç kadın sporcu, elit sporculardaki “cinsel gelişim bozuklukları” (DSD) hususunda spor kurumlarıyla ortak çalışan Fransa’daki akredite bir merkezde çalışılmıştır. Sporcuların sağlıklarını ve mahremiyetlerini korumak ve kadınlar kategorisinde adil oyunu sağlamak için sporculara gonadektominin (erbezinin kesilerek çıkartılması) uygulamasının ardından, dişileştirici vajenoplasti ve klitoris estetiği de yapıldı (7). Spor otoriteleri, gonadektomden bir yıl sonra kadın sporcuların yarışmalarına izin verdi. Öte yandan bu kadınların sağlıklarının akıbetine ve takibine ilişkin neler yapıldığı bilinmiyor. Tedavi sürecinde yer alan bir uzman ise daha sonra, prosedürlerin gerekli olmadığını ifade etti.
Cinsiyet basit bir şekilde ikili değildir!
CAS, Chand Dutee’nin 2014 yılındaki başvurusunun ardından, ilk olarak geçici bir kararla sporcunun ulusal müsabakalarda yarışmasına izin verilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme 27 Temmuz 2015 tarihinde yayınladığı nihai kararında ise, hiperandrojenizmli “kadın sporcuların önemli bir derecede performans avantajından yarar sağlayacakları ve bu nedenle bu kadınların kadınlar kategorisinde yarışmaktan men edilmesinin gerekli olduğu sonucuna” ulaşılamayacağını belirtti. Ayrıca mahkemenin belirttiği önemli diğer bir nokta ise cinsiyetin basit bir şekilde ikili (binary) olmadığını ve cinsiyeti belirleyen tek bir etmenin olmadığını ifade etmesidir.
Aslında mahkemenin ilişkili kararı, IAAF ve IOC’nin sporcu kadınların cinsiyetlerinin testosteron kriteri ile belirlenmesine ilişkin politikaları kabul etmesinden itibaren akademisyenlerin ve aktivistlerin eleştirdiği noktalardır. Bu eleştirilere göre, bilimsel açıdan yüksek testosteron seviyesinin, yüksek düzey performansla doğrudan ilişkili olduğuna dair yani testosteronun performansın anlamlı bir belirleyicisi olduğunu kanıtlayan bilimsel bir kanıt yoktur (4, 8, 14). Testosteron, atletik performansın “kesin” bir işareti ve belirleyicisi değildir ve testosteron da dâhil olmak üzere tüm hormonal mekanizma sporcu performansına katkıda bulunur; ancak, performansı belirleyen tek unsur olarak değil (11, 12). Atletik mükemmellik psikolojik, biyolojik ve çevresel etmenlerin karmaşık ilişkisinin bir ürünüdür (5).
İkinci olarak ise, bilimsel olarak biyolojik cinsiyetler arasına bir çizgi çizmenin kesin ve tarafsız bir yolu yoktur. Ortalama testosteron seviyesi kadınlar ve erkekler için farklı düzeylerde de olsa, testosteron cinsiyeti ayrıştırmada en kaygan/belirsiz düzlemi oluşturmaktadır (8). Politikalarda kadın ve erkek için belirtilen testosteron seviyeleri de bilimsel bir dayanaktan yoksundur (4). Çünkü testosteron basit biçimde biyolojik olarak insanda ortaya çıkmamaktadır: sosyo-kültürel bağlamlarla etkileşim içindedir (11). Ayrıca testosteron seviyesi günlük zaman dilimine, yaşam dönemine, beslenme alışkanlıklarına, sosyal uyarıcılara ve kişinin sportif antrenman geçmişine göre geniş ölçüde değişkenlik göstermektedir.
Nitekim testosteron da olmadı!
Dünya sporuna yön veren iki temel spor kurumu IAAF ve IOC 1930’lardan bu yana kadın kategorisinde karışan kadınların “kadın” olduklarından emin olmak ve böylece kadınlar için adil yarışma ortamı sağlamak için aralıksız çalışmakta ve de düzenli olarak akamete uğramaktadır. Çıplak geçit törenleri ile kadınların cinsel organlarının teftiş edilmesi, X kromozomu daha sonra da Y kromozomu aracılığıyla cinsiyetin tayin edilmeye çalışılması derken, kimin kadın/dişi olup olmadığını anlamak için sunulan sonuncu ölçüt ise testosteron seviyesiydi: CAS raporunda IAAF’ın vücuttaki doğal yüksek testosteron seviyesinin bir yarışma avantajı sunduğunu ispat etmekte başarısız olduğunu belirtene ve bilimsel kanıtların yetersiz olduğu sonucuna varana kadar.
CAS raporunda IAAF’a 24 Temmuz 2017 tarihine kadar yeni bilimsel kanıtlar sunması için zaman tanımıştır. Eğer IAAF ilgili kanıtları belirtilen tarihe kadar ibraz etmez ise hiperandrojenizm politikası hükümsüz kılınacak. Çok büyük ihtimalle, IAAF ve IOC’nin bu güne kadarki bir şekilde bilimsellikten yoksun ve sadece kadın sporcuları mağdur eden çeşitli cinsiyet testi yönetmeliklerinin altında imzası bulunan kişiler vakit kaybetmeden masa başı yapıp, yeni bir “ölçüt” arayışına gireceklerdir. Nitekim testosteron da olmadı! (PÖ/MŞK/AS)
Kaynaklar
- American Association of Clinical Endocrinologists (AACE) - Medical guidelines for the clinical practice for the diagnosis and treatment of hyperandrogenic disorders - Endocrine Practice Vol. 7 No. 2 March/April 2001 Hyperandrogenic Disorders Task Force Chairman Neil F. Goodman, MD, FACE
- Archer, J. S., & Chang. R. J. (2004). Hirsutism and acne in polycystic ovary syndrome. Best Practice & Research Clinical Obstetrics & Gynaecology 18(5): 737–754.
- Azziz, R., Sanchez, L. A., Knochenhauer, E. S., Moran, C., Lazenby, J., Stephens, K. C., ... & Boots, L. R. (2004). Androgen excess in women: experience with over 1000 consecutive patients. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 89(2), 453-462.
- Bermon, S., Garnier, P. Y., Hirschberg, A. L., Robinson, N., Giraud, S., Nicoli, R., ... & Ritzen, M. (2014). Serum androgen levels in elite female athletes. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 99(11), 4328-4335.
- Camporesi, S & Karkazis K. (2011). Opinion: When gender isn't a given. San Jose Mercury News.
- Carmina, E., Rosato, F., Janni, A., Rizzo, M., & Longo, R. A. (2006). Extensive clinical experience: relative prevalence of different androgen excess disorders in 950 women referred because of clinical hyperandrogenism. The Journal of clinical endocrinology and metabolism, 91(1), 2-6.
- Fénichel, P., Paris, F., Philibert, P., Hiéronimus, S., Gaspari, L., Kurzenne, J. Y., ... & Sultan, C. (2013). Molecular diagnosis of 5α-reductase deficiency in 4 elite young female athletes through hormonal screening for hyperandrogenism. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 98(6), E1055-E1059.
- Jordan-Young R. M., & Karkazis K. (2012). You say you’re a woman? That should be enough. The New York Times.
- Jordan-Young R. M., & Karkazis K. (2014). The Trouble With Too Much T. The New York Times.
- Jordan-Young, R. M., Sönksen, P. H., & Karkazis, K. (2014). Sex, health, and athletes. BMJ, 348
- Karkazis, K., Jordan-Young, R., Davis, G., & Camporesi, S. (2012). Out of Bounds? A Critique of the New Policies on Hyperandrogenism in Elite Female Athletes. The American Journal of Bioethics, 12, 3–16.
- Karkazis, K., & Jordan-Young, R. (2013). The Harrison Bergeron Olympics. The American Journal of Bioethics, 13(5), 66-69.
- Melmed S, & Williams R. H. (2011). Williams textbook of endocrinology. 12th ed. Elsevier, Saunders.
- Viloria, H. P., & Martínez-Patino, M. J. (2012). Reexamining Rationales of “Fairness”: An Athlete and Insider’s Perspective on the New Policies on Hyperandrogenism in Elite Female Athletes. The American Journal of Bioethics, 12(February 2015), 17–19.