Yerel seçimler öncesi servis edilen ses kayıtlarının birçoğu –şu aralar meclisteki fezlekeler hariç- hafızalardan yavaş yavaş silinmeye başladı. Ancak bir tanesini hatırlamanın bugün tam zamanı: Nijerya Tapesi
Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da ciddi yankı bulan Nijerya Tapesi’nin içeriği herkesin malumu. Uluslararası ajansların flaş haber olarak abonelerine duyurduğu, Türk Hava Yolları’nın ve Hükümet’in yalanladığı silah taşıma olayını, aynı günlerde Nijerya Donanma sözcüsü Kabiru Aliyu ise doğrulamıştı. Doğrulama her ne kadar bir devlet yetkilisi tarafından yapılsa da Nijerya kamuoyunda o günlerde silah sevkiyatlarının dağılımı ile ilgili duyulan şüpheler geniş yer buldu.
Ülkedeki sivil hareketlerden ends.ng’de Dr. Peregrino Brimah Nijerya Hükümeti’ne isyan edercesine şu soruyu sordu: “Nijerya, Boko Haram dahil Afrika'nın terör grupları ve çatışma bölgelerine silah tedarik yolu mu?
Nijerya’lı çocukların kabusu Boko Haram
Boko Haram, yerel Hausa dilinde “batılı eğitim haram” anlamına geliyor.
Örgütün eylem gerekçesi; hükümeti devirmek, ülkenin kuzeyinde bir İslam devleti oluşturmak ve Batı tarzı eğitimin yerine İslami bir eğitim tarzını yerleştirip benimsetmek. Hedeflerinde çoğunlukla kiliseler ve okullar var. Gerçekleştirdiği saldırılarda 3 binden fazla sivil ve birçok öğrenci hayatını kaybetti.
Boko Haram’ın uzun zamandır El Kaide ile birlikte anıldığını not düşmek gerekiyor. Örgütün eğitim ve silah ihtiyacının El Kaide tarafından desteklendiğini Nijerya Hükümeti de doğruluyor.
Yeri gelmişken bir not daha düşelim: Bölgesel olarak farklı noktalarda bulunsa da, kamuoyunda Cemaat ya da Türk Okulları olarak bilinen 15 okul ve bir üniversite de Nijerya’da eğitim veriyor. Üstelik Batılı tarzda.
Bizim çoktan unutmaya başladığımız Nijerya tapesi, iktidarın devlette var olduğunu söylediği paralel yapılanmanın çapraz bağlantıları için, El Kaide ve uzantılarının potansiyel bir tehlike olarak belirmeye başladığının da aslında ipuçlarını taşıyor.
Nijerya kızlarını geri istiyor
Boko Haram’ın bir ortaokuldan kaçırdığı kız öğrencilerden 276’sı halen örgütün elinde rehin. En son 8 çocuğun daha kaçırıldığı haberleri geldi.
Örgütün lideri Ebubekir Şekau, AFP’nin ulaştığı video mesajında “Kızlarınızı ben kaçırdım, onları pazarda satacağım, evlendireceğim” gibi ürkütücü bir ifade kullandı. Boko Haram’ın kaçırdığı ve kurtarılamayan kız çocuklarını köle olarak sattığı, zorla evlendirdiği de zaten bilinenler arasında.
Nijeryalı aileler, sivil toplum örgütleri ayakta, ülkede mitingler düzenleniyor. Hükümet ise harekete geçmemekle suçlanıyor. Birleşmiş Milletler Unicef aracılığıyla “Kızlarımızı Geri Verin Kampanyası” başlattı.
Adı sadece birkaç ay önce Nijerya ile anılan Türkiye’den ise henüz bir açıklama yok… Ne devletten, ne sivil toplum örgütlerinden (Yeryüzü Doktorları’na hakkını teslim etmek lazım), ne de ülkenin nispeten daha güvenli bölgelerinde eğitim faaliyetleri ile övünenlerden…
Uluslararası basın yaşananları sürekli ara haber olarak geçerken, Nijerya’da faaliyetlerini arttıran iş örgütleri, yeni ticaret anlaşmaları ile gazetelerin ilk sayfalarında haber oluyor.
Mevcut tepkisizlik gösteriyor ki, Türkiye’de her gün yenilenen sansasyonel gündeminin yarattığı çalkantı, toplumsal belleğin gündemini de bulanıklaştırırken aynı zamanda yerelleştiriyor. Parlamento’da tape-saat-ayet-montaj arbedesi yaşanırken, her türlü söylem ve eylem bu sığ siyaset tartışmalarının ötesine ne yazık ki geçemiyor. Dünya ile gerçek bağımızı oluşturması gereken entelektüel hassasiyet her geçen gün biraz daha eriyip yok oluyor sanki.
Ama Nijerya ayakta ve kızlarını geri istiyor.
Ve sadece Boko Haram’dan değil, bu trajediye adı karışan herkesten…
Biz ise tekrar hatırlayalım, ne diyordu tapedeki yetkili “vebal atındayım, uykularım kaçıyor…”
Evet biz vebal altındayız ve Nijerya uyumuyor.