Hemen her Kürt bizim buralarda hangi siyasi gelenekten, hangi ideolojiden olursa olsun! Geçtik bunları isterse apolitik olsun! Onu da geçtik; sokakların sıradan bir insanı olsun! Newroz gelende özgüvenli bir aidiyete bürünür. Newroz adeta “kendisi” olur.
Newrozla kimlik, kişilik; özetle aidiyet sahibi olduğunu varsayar. Sonraki günlerde bu aidiyetin ifade anlamında farkındalığı hayli azalsa da! Sadece o Newroz günü bu mümkün olur ya! O yeter işte…
Ve o “Newroz” denilen hepi topu aslında tek bir harftir, ötesi yoktur da ondan.
O araya sıkışmış aşağıdan yukarıya doğru bir çığlık gibi yükselerek uzanan “w” harfini oradan söküp alarak yerine “v”yi koyun koca bir boşluk olur ve o aidiyet bir anda yok olur.
Ötesi zindanlarında çocuklarını yitirmiş, baskı ve zulümlerle isimlerini unutmuş, meydanlarında ettiği kavgaları anılarda kalmış bir şehirden; yani harabelerinin bekçisi ile mürekkebinin nöbetçiliğine soyunmuş edebiyatçılarının iç sesinden olanca çıplaklığıyla bugünlere kalandır sanki o bir tek harfte ısrar…
Belki de “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” diyen Ali’den sonra koca bir halkın öğrenmemekte inat edenlere, öğrettiği harftir NeWroz’un “W”si…
Tarihten atılmışların, tarihten kovulmuşların, tarihe tekrar geri dönüşlerinin ve var olduklarını gür ve güçlü sesleri ile vurgulamalarının sesidir, ya da bir tek yasaklı harfidir bugün NeWroz ya da diğer bütün yapılanlar adına söylenmesi gerekenler.
Bugünlere, yakın zamanlara dair her bir şey; yazılan, yapılan ve konuşulanlar belki bir gün sadece anılar manzumesi olarak araştırmacıların ve tarih yazıcılarının insafına terk edilecek.
Ama bütün bunlardan öte "Yarına Bir Tek Harf" kalacak, olanca azametiyle, olanca hinliğiyle, belki de muzipçe!
Tarihi yeniden yazanlara nanik yapacak ve "Ben buradayım, beni yasak etmelerine rağmen" diyecek ki; “Ben W Harfiyim. Yarına sadece ben kaldım. Var mı diyeceği olan".
İşte benim için Newroz dediğimiz budur ve ötesi de laf-ı güzaftır…
*21 Mart Newroz günü yazılan
(ŞD/AS)