Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın internete düşen görüntüleri hakkında koparılan yaygara sırasında, yine CHP'nin Ankara milletvekili ve Deniz Baykal ile ilişkiye girdiği öne sürülen Nesrin Baytok nerede?
Bugüne kadar Baykal'ın da Baytok'un da yalanlamadığı kasetin gerçek olduğunu, şimdilik kabul edelim. Beni onlar arasında bir ilişki olup olmadığı hiç alakadar etmiyor. Bu onların ve ailelerinin sorunudur.
Benim için önemli olan, bu olayın bir "cinsel taciz" olup olmadığıdır. Baykal'ın, "üstü" olarak Baytok üzerinde "güç" ve "kontrol" yetkisi vardı. Acaba Baykal bu gücünü kullanarak Baytok'u bir ilişkiye zorladı mı?
Acaba Baytok bu ilişkiye birtakım çıkarlar elde etmek için kendi isteğiyle mi girdi yoksa kariyerini kaybetmemek için bu ilişkiye razı mı oldu? Acaba bu ilişki, CHP'de başkalarının yükselmesi pahasına mı devam etti?
Bu tip sorular, bir olayın "cinsel taciz" olup olmadığını anlamak için sorulması gereken sorulardan sadece birkaçıdır. Cinsel taciz, karşı tarafın kabul etmeyeceği sözlü veya fiziksel, cinsel içerikli yorum ve hakaretleri içerir.
Taciz işyerinde yaşanıyorsa, özellikle sorulması gereken sorular vardır: İşçi istihdamının devamı için tacizlere katlanmaya mecbur bırakılıyor mu? Bu tacizleri kabul veya reddetmek işçinin kariyerinin ilerlemesinde etken oluyor mu? Bu tip tacizler işçinin performansını etkiliyor, rahatsız edici, huzursuz bir iş ortamının yaratılmasına neden oluyor mu?
Ben Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışırken önüme gelen taciz olaylarında bu tip sorular soruyordum. Cinsel taciz, hem kanuni hem de vicdani olarak şirketlerin baş etmesi gereken önemli bir gerçek.
Bu her zaman böyle değildi. Eskiden kadınların böyle bir ortamda çalışması normal karşılanır ve işyerinde tacize gündelik yaşamın sıradan sorunlarından biri olarak bakılırdı.
ABD'de cinsel tacizle ilgili kırılma noktası, 1991'de Clarance Thomas adlı bir hukukçunun, başkan tarafından Anayasa Mahkemesi'ne önerilmesiydi.
Kongre'de görüşmeler sürerken, Thomas'ın yanında çalışan bir hukukçu, Anita Hill, çalışma süresi boyunca Thomas'ın kendisine cinsel tacizde bulunduğunu açıkladı. Olayı detayları ile anlattı.
Kongre, Thomas hakkında soruşturma başlattı. Bu tip Kongre soruşturmaları, ABD'de medyaya açık olarak sürdürüldüğü için tüm ABD halkı gelişmeleri yakından izledi. Olay günlerce tartışıldı, kamuoyunu meşgul etti. Böylece "cinsel taciz" kavramı da ABD'nin gündemine oturdu.
Görüşmeler sonunda Clarance Thomas, Kongre tarafından, ölünceye veya istifa edinceye kadar ABD Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi ve halen bu görevini sürdürüyor.
Bu çerçevede, Nesrin Baytok'un yeri neresidir?
Bugüne kadar seyrettiğim haberlerde, okuduğum gazete yazılarında, Baytok'un bir açıklamasını göremedim. Acaba "Görünmezsem, yok sayılırsam bu işin içinden çıkabilirim" gibi bir düşüncesi mi var?
Yoksa birisi veya birileri kendisine konuşmamasını tembihlemiş olabilir mi?
Eğer durum böyle ise bu kişiler kimler ve neden böyle bir öneride bulunmuş olabilirler?
Umarım bu olay, "cinsel taciz" in Türkiye'de daha geniş tartışılmasına vesile olur. Anita Hill olayının ABD'de yarattığı kırılma etkisini Türkiye'de de Nesrin Baytok'un yaşadıkları yaratır.
Ancak elbette bunun gerçekleşebilmesi ancak olayların perde arkasının aydınlatılması ve Nesrin Baytok'un konuşması ile mümkün. Baytok konuşmazsa, bütün ümitlerimiz boşa gider. (SA/BB)