Sosyalist hareketin tarihini yazmak açısından da okumak açısından da en popüler olan dönem 68-80 arası. Özellikle erkeklerin anlatımları hep bu döneme odaklanıyor. 80-91 arası cezaevleri süreçleri de özellikle direniş hikayeleri bağlamında hep anlatılan yıllar. 90’lar sonrası erkek sosyalist hareket için “lanetli yıllar” halini aldı.
Sosyalist siyasetin dışına çıkanlar için 70’ler ve bir şekilde 80’ler başarıların ve güzel anıların yılları, bu nedenle dönüp o yılları anlatmalarının anlaşılabilir bir yanı var. Ama sosyalist siyasete devam edenler açısından da 90’lar pek de anılmak istenmeyen yıllar. Benim gibi 80’li yılların sonunda sosyalist siyasetle tanışanlar 90’lar boyunca “abilerden” muhteşem 70’leri dinledik. Edindiğim izlenim 2010’larda harekete katılan sosyalist gençlerin yirmi yıl öncesinin deneyimlerini hikayelerini neredeyse hiç dinlemedikleri, bilmedikleri.
İlginç biçimde sosyalist siyasete bir şekilde devam eden ve yaşı yeten “abiler” varsa 70’lere ilişkin anılarını kırk yıldır değişmeyen bir coşkuyla anlatmaya devam ederken 90’ları pas geçmeyi tercih ediyorlar. (Burada abiler vurgusunun altını çizmek istiyorum zira bu 40-50 yıl içinde aktif olarak sosyalist siyasette devam edebilenler birkaç kadın arkadaşı saymazsak hep erkekler. Bir şekilde kadınlar nesil nesil tasfiye olduğu için tarihsel anlatılar da erkek gözüyle yapılıyor. Bu tasfiye süreçleri kuşkusuz bambaşka bir yazının konusu olarak kaleme alınmayı bekliyor.)
90’larla başlayan süreç Türkiye sosyalist hareketi açısından bir gerileme hatta dağılma süreci. Hem ideolojik hem de örgütsel dağılma süreci. Sınıf ve toplum nezdinde dikkate alınan bir siyasal odak olmaktan gün be gün çıkışın yılları 90’lar.
Oysa sosyalist hareketin 70’lerini ve hatta 80’lerini kahramanlık hikayelerinin ötesine geçerek anlamlı bir siyasal analize tabi tutmak için 90’larda ne olduğuna dikkatle ama en önemlisi samimiyetle ve özeleştirel bir biçimde bakmak gerekiyor. İşte Mustafa Cengiz’in Favori Yayınları’ndan çıkan Bi’Şeyler Yapmak Lazım isimli kitabı böylesi bir bakış için önemli bir zemin sunuyor.
Bi’Şeyler Yapmak Lazım’a Mustafa Cengiz 1988’deki tahliyesiyle başlasa da geri dönüşlerle sosyalist hareketin cezaevi yıllarını da bir devrimcilik güzellemesine girmeden gerçekliği ve sadeliğiyle anlatıyor. Anıların merkezinde Samsun’daki Kurtuluş örgütlenmesi var. Kitap esas olarak 90’lardan bugüne uzanan bir süreçte bir geleneğin politik yol alışını anlatır görünse de Samsun’un ve aslında tüm Türkiye’nin sosyalist hareketinin uğraklarını gösteriyor.
TAYAD [Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği] ve İHD’nin [İnsan Hakları Derneği] kuruluşları, Halkevleri, Eğit-Der, Eğit-Sen yılları ve KESK ile sosyalist hareketin ortak zeminlerini anlatırken, BSA-BSP-ÖDP [Birleşik Sosyalist Alternatif - Birleşik Sosyalist Parti - Özgürlük ve Dayanışma Partisi] süreçleriyle de sosyalist hareketin birlik süreçlerini hem anlatıyor hem de tartışıyor.
Bi’Şeyler Yapmak Lazım 90’lar ve 2000’ler boyunca Kurtuluş geleneğinin içinden geçtiği politik kırılmaları bir tarihsel sıralamayla anlatıyor gibi görünüyor. Oysa kitap boyunca, özellikle Samsun ve Karadeniz’de 70’ler ve 80’ler boyunca Kurtuluş saflarında siyaset yapmış ve hayatını kaybetmiş devrimcilerin hayat hikayelerinin anlatımıyla yapılan geriye dönüşlerde, aslında 70’lerin devrimci siyaset ve örgütlenme anlayışıyla bugünleri karşılaştırmak için çok önemli bir tarihsel bellek oluşturuyor. Tam bu noktada anlatılanların sadece bir geleneğin değil aslında bütün Türkiye sosyalist hareketinin (bugünden bakınca) makus talihinin hikayesi olduğunu görüyoruz.
Mustafa Cengiz son yıllarda Kürtlere ve Kürt siyasetine yönelik linç girişimleriyle anılan Karadeniz illeri ve Samsun özelinde 90’larla birlikte siyaset sahnesini belirleyen Kürt sorununun sosyalist siyasete yansımalarını da anlatmış. Enternasyonalist dayanışma çabalarının da sosyalist sol içindeki Kürt siyasetinden uzak durma ısrarının da şovenizmin en yüksek olduğu yerlerde nasıl yaşandığını görüyoruz.
95 genel seçimlerinden başlayarak HADEP, DEHAP, DTP, BDP [Halkın Demokrasi Partisi- Demokratik Halk Partisi- Demokratik Toplum Partisi- Barış ve Demokarasi Partisi] ve son olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile sosyalist hareket Kürt hareketi ilişkisinin deneyimlerine ve dinamiklerine Samsun’dan bakmak İstanbul ve Ankara gibi metropollerden bakmaktan bir hayli gerçekçi bir analiz zemini sunuyor denebilir.
En başta da belirttiğim gibi kadınlar maalesef sosyalist hareketin tarih anlatılarında kendilerine çok az yer bulabiliyorlar. Bu kitapta da kadınların hikayeleri, mücadeleleri direnişleri çok az yer bulmuş. Bunda kuşkusuz yazarın tercihinden öte özelde Kurtuluş geleneğinin genelde ise tüm sosyalist hareketin erkek egemenliği belirleyici.
Ama yine anılar boyunca kadınların hep var olduğunu ama karar süreçlerinden uzak bırakıldıklarını görüyoruz. Özellikle bir takım açık alan örgütlenmelerine başkan seçimlerinde neredeyse eşbaşkanlık günlerine kadar hiçbir kadının adının anılmayışı da bu kitabın (doğal olarak) biraz da öfkelendirerek bize hatırlattığı Türkiye sosyalist hareketi erkekliği.
Bi’şeyler Yapmak Lazım, sadece sert politik çıkarsamaları mümkün kılan bir kitap değil aslında. Sade dili, samimi içe dönük bakışıyla, güldüren, duygulandıran ve bir sonraki başlığı merakla okutan bir anı kitabı. Mustafa Cengiz kendi kişisel hikayesini bir hayli geri çekerek içinden geçtiği politik süreçlerin anılarını samimiyetle dile dökmüş.
Ama kitabın bence en ama en kıymetli yanı, Mustafa Cengiz kaleme almış olsa da kolektif bir çalışmayla son halini almış olması. Kitabın ikinci baskısı çıktı. Ve bu ikinci baskıda Mustafa Cengiz’in, büyük bir tevazuyla, anlattığı devrimci mücadele yılları boyunca beraber yol aldığı arkadaşlarının eleştirileri ve katkıları doğrultusunda kitabı yeniden düzenlemiş olması çok kıymetli.
Yani Bi’Şeyler Yapmak Lazım’ı her sayfasında öznel bir tarih-anı aktarımı olarak değil kolektif hafızanın bir ürünü olarak okumak gerekiyor. Tabii en çok da 80’lerin sonundaki politik darmadağın oluşa aldırmadan “nerde kalmıştık” diye yola devam eden devrimcilere saygıyla okumak gerekiyor… (HO/AS)
* Bi’Şeyler Yapmak Lazım, Mustafa Cengiz, Favori Yayınları, 2018-2019, 200 sayfa.