Birkaç gün evvel "Anadil Günü"nü kutlayan Türkiye Cumhuriyeti'nde ne yazık ki bütün diller gibi güzel bir anadili olan Zazaca sadece yarım saat yayınlanabiliyor.
Bu haftaki program da "Xever" ile açıldı. Haberler'de ağırlıklı olarak Tayyip Erdoğan ve Hükümetin icraatları vardı. Pamuk, soya ve mısır için açıklanan taban fiyatları verilerek Hükümet övüldü. Ardından İngiliz askerlerinin Irak'ta özellikle çocuklara yaptığı işkenceler görüntüleriyle birlikte yayınlandı.
"Sipor" bölümünde Türk milli takımının 2008 maçlarına geniş yer ayrıldı.Tenis turnuvası haberi kısa verilerek bazı lig maçları ve sonuçları yayınlandı.
"Rınday Anadolu" (Anadolu'nun Güzellikleri) isimli bölümde ise Anadolu'daki eski mesleklerden olan keçecilik tanıtıldı. Babaları bu mesleği sürdüren gençler için artık keçeciliğim çekici olmadığı belirtildi.
"Müzik" bölümü ise TRT'deki öncelikli yayınlar gibi güzeldi. Sıra müziğe gelince TRT'nin bile Zazaca'ya çok müdahale etmediği bir kez daha görüldü. "Waştiye'm çêna saria, cori ra ve cêr ho xemeliya" sözlerini de içeren ve mevsimlere övgüyü dile getiren şarkı çok güzeldi. İsmi verilmeyen sanatçı da türküyü gayet iyi okudu. İzleyiciler, bundan sonra Zazaca'yı çok iyi okuyan Metin-Kemal Kahraman, Aynur Aslan, Nizamettin Arıç, Hüseyin Doğanay, Mikal Aslan, Ahmet Aslan gibi sanatçılara yer verilmesini bekliyorlar.
Programda "Vilikê Koê Kafi ra" (Kaf Dağı'nın çiçeklerinden) bölümünde de Ağrı ve diğer illerde yetişen çeşitli türdeki çiçekler üzerinde duruldu. Bu bölüm boyunca Zazaca'nın arkasında daha baskın şekilde Türkçesi duyuldu. Bu, teknik bir kusur olarak dikkatleri çekti.
Program boyunca Zazaca konuşan Murat Soylu ve Ömer Harputlu, boğuk, anlaşılmaz ve sert bir tonda konuşurlerken arka planda Türkçesini okuyan spikerin sesi son derece yumuşak, ince ve anlaşılır idi. Yine, Haberler'de Zazaca okuyan spiker haberleri adeta anlaşılmaması için çok hızlı geçti. Bunlar da programın öteki kusurları olarak değerlendirildi.
TRT'nin 20 aydır devam eden haftada yarım saatlik yayını bu hafta da yetersiz ve yavan idi. Resmi haberler resmi hükümet politikasını yansıtıyordu. Dilin güzelliğini sergileyecek bir tartışma programının veya filmlerin eksikliği bu hafta yine hissedildi. Gerçi yarım saatte değil film, çizgi film bile olamaz. Bu sebeple önce sürenin uzatılması gerek.
Bu haftada, Zazaca'da bulunan bazı kelimeler yerine Arapça ve Türkçe'den kelimeler tercih edildi. "Memleket", "destek", "terketmek", "çünkü", "bilhassa" gibi kelimelerin Zazacası olan "dulger", "phoşti", "caverdaene", "çıke", "leto jêde" kullanılmadı. Bu, bilgisizlik değilse bilinçli bir ihmalin göstergesi oldu.
Bugün dünya üzerinde beş bin ila altı bin yedi yüz arasında dilin var olduğu sanılıyor. Bu dillerin yarısının önümüzdeki yüzyılda ortadan kalkacağı belirtiliyor. Bugün dünya milletleri arasında ise 100 civarında dil konuşuluyor. Dünyada binlerce dil ama sadece 196 ülke var; buradan çok dilliliğin hemen her ülkeye özgü olduğu sonucu çıkıyor.
Dillerle ilgili olarak, tıpkı türlerden söz eden bir diribilimci gibi "ölüm" veya "soyun tükenmesi" gibi kavramlar kullanılıyor. Oysa diller, kelebekler veya ağaçlar gibi "ölümlü" canlılar değildir. Yaşlılığın veya hastalığın pençesine düşmezler. Varlıkları ağaçlar ve insanlar gibi elle tutulamaz. Bugün, balinalara, benekli baykuşlara veya mercan kayalıklarına verilen değerin onda biri bile dillere verilmiyor. Halbuki yok olan türler ve diller için özellik ortaktır: iki kaynak türünün de yedeği yoktur.
TRT'nin haftada yarım saatlik yayını karşısında söyleyecek çok şey var. Ama evvela "nêm sate senıka!" (*) demek gerekiyor.
(*) Yarım saat yetmez!