Son iki yılda, 2014 ve 2015’de biri yerel il/belediye meclisleri, diğeri de millet meclisi için doğrudan partilerin aday listelerine oy verilen iki seçim yapıldı. Bu iki seçimin kayıtlı yurtiçi seçmenleri bağlamında karşılaştırılması yapıldığında ortaya ilginç bir durum çıkıyor. O durum şu; 2015 seçimlerinde bir önceki (2014) seçime göre Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yaklaşık 1 milyon 120 bin oy kaybetmiş.
AKP’yi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) izliyor, 483 bin oy kaybıyla. Üçüncü sırada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) var, onun kaybı da 153 bin dolayında. Sonra bu üç parti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) dışında kalan tüm diğer partilere bakıldığında onların oy kaybı da 900 bin düzeyinde. Demek ki mecliste grubu bulunan üç parti ve barajı aşamayan diğer partilerin 2014’ten 2015’e, yitirdiği toplam oy miktarı 2 milyon 656 bine ulaşmış oluyor. Buna karşılık HDP’nin 2014 seçimlerine göre arttırdığı oy miktarı ise 2 milyon 910 bin düzeyinde. HDP diğer partilerin yitirdiği oyların hepsini topladıktan sonra 254 bin kadar oyu da yeni seçmenlerden, yani 2014’te seçmen olmayıp 2015’de yeni seçmen olan gençlerden almış görünüyor.
Sonuçta; 2014 seçimlerinde oy verdikleri partiye oy vermeyip 2015’de HDP’ye oy veren seçmenlere yeni kayıtlı seçmenler de eklenince, ortaya, kazanan tek parti olarak HDP çıkmış oluyor. Demek 2014 seçimlerinden farklı olarak 2015’de toplam kayıtlı yurtiçi seçmelerin yüzde 4,94’ü çeşitli partilerden koparak, yüzde 0,47’si de ilk kez oy kullanırken HDP’yi tercih etmişler.
2014 ve 2015 seçimlerinde kayıtlı seçmenler, kullanılan/kullanılmayan oylar, oyların partilere dağılımı açısından toplu sonuçlara bakıldığında, partiler arası oy kaymaları açısından durum yukarıdaki paragrafta özetlendiği gibi görünüyor olabilir. Ama gerçek o kadar basit, tek düze ve kolay anlaşılır şekilde oluşmuyor. Olay biraz daha karmaşık, ama anlaşılmaz da değil.
Mahalle statüleri ayrımında değişen seçmen yönelişleri
30 büyükşehirdeki mahallelerin tamamıyla, 51 ilin 20 bin ve daha çok nüfuslu kasaba ve kentlerindeki mahallelerin sayısı, 30 binin üzerinde (Biliyorsunuz 30 Mart 2014 seçimleriyle 30 ilin köyleri de mahallelere dönüştü). Tüm bu mahalleler; metrekare arsa fiyatları, yerleşik nüfusun ders yılı olarak ortalama eğitim süresi, mahallelerin bina görünüm değerleriyle bütünleştirilerek, yedili ölçekte katmanlaştırılabilir. Veri Araştırma 18 yıldır 20 bin ve üzeri nüfuslu tüm kentler için bu mahalle katmanlaştırma çalışmalarını yürütüyor ve buradan elde edilen bilgiler Veri Mahalle Statüleri İndeksi adıyla yıllardır kullanımda. Mahalle katmanlaşma bilgileriyle seçmen eğilimleri çakıştırılıp son iki seçim için karşılaştırmalı olarak irdelendiğinde, ortaya önemli bulgular çıkıyor. Seçimin kırı-kentiyle tüm Türkiye’yi kapsadığı ve mahalle katmanlaşmasına 51 ilin 20 binden az nüfuslu kırsal yerleşimlerinin dahil olmaması nedeniyle, irdelemeyi 7’li mahalle statülerine kır katmanının da eklenmesiyle yapmak gerekiyor. Aşağıda sergilenecek karşılaştırma verileri de bu nedenle 7’li değil, 8’li olarak yapılıyor.
Aşağıda yer alan sekiz katmanlı seçmenlerin siyasal tercihleri tablosu, Haziran 2015 seçimlerinde, yüzde 10 seçim barajını aşan 4 partiyle birlikte bu partiler dışında kalan partilerin toplam oyunu ve seçimde oy kullanmayanlarla, kullandıkları oylar geçersiz sayılanları (seç-e-meyenler) bir grup olarak sergiliyor. Bu sergilemede her bir katman kendi içinde 100 (bütün) olarak kabul edilip, dağılımların birbirleriyle karşılaştırılması mümkün kılınıyor.
Mahalle Statüleri | AKP | CHP | MHP | HDP | Diğer Partiler | Seç-e-meyenler | Toplam | Katman Payı |
En Üst | 18,40 | 43,77 | 12,08 | 7,67 | 3,22 | 14,86 | 100,00 | 2,05 |
Üst | 25,37 | 32,61 | 14,36 | 7,98 | 3,82 | 15,85 | 100,00 | 7,86 |
Orta Üst | 30,85 | 25,03 | 14,77 | 9,09 | 3,99 | 16,26 | 100,00 | 15,08 |
Orta | 33,73 | 21,04 | 14,21 | 10,81 | 3,98 | 16,22 | 100,00 | 20,17 |
Orta Alt | 35,68 | 18,78 | 13,51 | 11,55 | 4,17 | 16,31 | 100,00 | 25,34 |
Alt | 37,75 | 17,40 | 13,32 | 11,51 | 4,14 | 15,89 | 100,00 | 14,32 |
En Alt | 39,13 | 15,28 | 11,86 | 13,69 | 4,22 | 15,81 | 100,00 | 4,71 |
Kır | 38,34 | 15,65 | 13,82 | 12,36 | 3,90 | 15,93 | 100,00 | 10,46 |
Türkiye | 34,13 | 21,09 | 13,81 | 10,85 | 4,03 | 16,10 | 100,00 | 100,00 |
Önce en üst’ten en alt’a mahalle statülerinin kaba sosyo-ekonomik anlamından söz etmekte yarar var. Türkiye kentlerinin en üst statülü mahallelerin sakinleri, yüksek arsa metrekare değerli sokak ve caddelerdeki kaliteli görünümlü binalarda yaşayan eğitim düzeyi yüksek seçmenlerden oluşuyor. Bir başka deyişle kentlerin göreli olarak varsıllarının yaşadığı mahalleler buraları. Buralarda yaşayanların toplam yurtiçi kayıtlı seçmenleri arasındaki payı yüzde 2.05. Bu kesimi üst, sonra orta ve giderek alt statülü mahalleler izliyor.
En üst statülü mahallelerden daha düşük statülü mahalleler yönünde devam edildikçe varsıllıktan yoksulluğa, yüksek eğitimlilikten orta-düşük eğitim ve eğitimsizliğe, çalışmaktan işsizliğe, sosyal güvence sahipliğinden güvencesizliğe doğru da gidilmiş oluyor. Yukarıdaki tabloda sergilenen mahalle statüleri dağılımına göre Haziran 2015 seçimleri, seçmenlerin kabaca yüzde 10’unun kır’da, yüzde 45’inin orta ve daha üst statülü, kalan yüzde 45’inin de orta alt ve daha alt statülü kent mahallelerinde yaşadığını gösteriyor. Tablo ayrıca, orta statülü mahallelerin Türkiye ortalamalarını oldukça net, hatta siyasi katılım ve parti tercihleri bağlamında tam olarak yansıttıklarını da ortaya koyuyor.
7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP, toplam kayıtlı yurtiçi seçmenlerinin yüzde 34,13’ünün oyunu almış. Orta statülü mahallelerde bu oran yüzde 33,73. Fark 0,40 puan. MHP Türkiye’de yüzde 13,81 oranında oy alırken orta statülü mahallelerde yüzde 14,21’e yükselmiş. Fark 0,40 puan. Demek orta statülü mahallelerde AKP 0,40 puan düşük görünürken MHP 0,40 puan yüksek görünmüş. Bu farklar HDP’de 0.04, CHP’de ise 0.05 puan. Diğer partiler ile seç-e-meyenlerde aynı farklar 0,05 ve 0,12 puan düzeyinde. Sözü edilen tüm farkların bindelik (ve hatta on bindelik) düzeyde kalması, eğilimin 30 Mart 2014 seçimlerinde de geçerliliğini koruması, Türkiye’nin siyasi yapısı ve değişim örüntüleri açısından da büyük önem taşıyor.
AKP en üst statülü mahallelerden orta ve alt statülü mahallelere doğru gidildikçe oyunu arttıran bir parti. Buna karşılık CHP, AKP’nin tersi bir eğilimi yansıtmanın ötesinde statüler arası oy kayıp-kazanç sürecini daha sert, keskin yaşayan parti görünümünde. Bu arada MHP mahalle statü farklılaşmalarından en az etkilenen parti konumuyla, mahalle statü gruplarına göre oy oranı en fazla iki buçuk puan oynama gösteriyor.
HDP’ye gelince, o da AKP gibi en üst statülü mahallelerden orta ve alt statülü mahallelere doğru gidildikçe oyunu arttıran bir parti görünümü sergiliyor. Tüm bu bilgiler bütünleştirildiğinde de; AKP ile CHP’nin kutuplaşmaya uygun ikili bir siyasi yapı ortaya çıkardığı, MHP’nin orta ve daha üst statülü mahallelerde CHP’yle orta alt ve daha alt statülü mahallelerle kırsal kesimde ise AKP’yle daha yoğun kayıp-kazanç ilişkisi içinde olabileceği, HDP’nin AKP’yle aynı yönlü seçmen çekim gücüne sahip parti oluşu nedeniyle, AKP’nin rakibi ve öncelikli alternatifi olabileceği sonucuna ulaşılabilir.
Mart 2014 Haziran 2015 seçim sonuçları mahalle statüleri ayrımında karşılaştırmalı olarak irdelendiğinde 6 saptama yapmak mümkün.
Bu saptamaların ilki; en üst ve alt-en alt statülü mahallelerle kır tabakasında kayıtlı seçmen sayılarının azaldığı buna karşılık tüm diğer statü gruplarında -göç kaynaklı olabilecek- seçmen artış hızının üzerinde kayıtlı seçmen sayısı yükselişinin yaşanması.
İkinci saptama; üst statülü mahallelerden orta alt statülü mahallelere kadar olan dört katmanda önemli seçmen artışlarının yaşanmasına karşın AKP’nin azımsanmayacak düzeyde oy yitimleriyle karşı karşıya kalması.
Üçüncü saptama, en üst ve üst statülü mahallelerde ağırlıkla CHP’den ve daha düşük düzeyde ise AKP’den, büyük ölçekte HDP’ye, küçük bir oranda da MHP’ye oy kayması.
Saptamaların dördüncüsü; orta üstten orta alta kadar uzanan tüm orta statülü mahallelerde oy kaybına uğrayan partiler AKP ve diğer partiler grubuyken, MHP kaybettiği kadar oy kazanan, CHP ise kaybından daha fazla oyunu arttıran parti konumunda. Buna karşılık HDP, toplam oy kazanımının üçte ikisini bu orta statülü kesimlerden topluyor.
Beşinci saptama, alt ve en alt statülü mahallelerde oy kazanan tek parti HDP iken, tüm diğer partilerin oy yitimi yaşamaları.
Altıncısı ve son saptama ise; kır katmanında küçük bir oranda CHP, ağırlıkla da HDP oy kazanırken, bu iki partinin dışında kalan tüm partilerin oy yitimine uğramaları.
Sonuç yerine
1 Kasım 2015 tekrar seçimlerine on günden az zaman kaldı. Ardı, arkası kesilmeyen siyasi kamuoyu yoklamaları, AKP’nin bu seçimde 7 Haziran ve hatta 30 Mart seçimlerinde aldığı oy düzeyinin üstüne çıkacağını söylüyor.
Aynı kamuoyu yoklamaları CHP’nin de 30 Mart ve 7 Haziran’a göre birkaç puan yükseleceği, buna karşılık MHP ile HDP’nin ise 1-2’şer puan oy yitireceğini bildiriyorlar. Dolayısıyla siyasi kamuoyu yoklamalarının bulgularına göre AKP’nin tek başına iktidar olma olasılığı çok düşük, ya da yok. Demek ki 2 Kasım, 8 Haziran gibi olacak ve arayışlar Saray’ın onayına yönelik koalisyonlar yönünde olacak.
Kamuoyu araştırmalarıyla üst paragraftaki saptamaların yapılmasına karşın bir temel soruya ya yanıt verilmiyor ya da algı bozulur diye yanıt verilmek istenmiyor.
Soru şu; insan hayatı ucuzlar yaşam pahalılaşırken, özgürlükler biter korku yaygınlaşırken, sevgi yerini nefret söylemine terk ederken, şeffaflık kuyuya düşüp karanlık tavan yaparken, ya sev ya terk et şiarından ya sev ya da öl şiarına terfi edilirken, iktidar partisi son dört yıla kayıtlı seçmen bazıyla 8,32 puan, son 15 ayda ise 2,87 puan oy yitirirken, ne oldu da aynı iktidar partisi Haziran-Ekim dönemi uygulamalarıyla oy kaybını durdurup, hatta oy kazanım sürecine girdi? Oysa araştırmacıların oy oranları dışında sergiledikleri kamuoyu yoklamaları bulgularının neredeyse tamamı, mevcut iktidar politika ve uygulamalarının seçmenler tarafından desteklenmediğini gösteriyor. Peki, o zaman nasıl oluyor da politika ve uygulamaları desteklenmeyen iktidar partisi oy kaybetme sürecini durdurup, tam tersine oy kazanım sürecine yeniden girebiliyor? İşte araştırmacılıkta uzmanlık, bu soruların yanıtını doğru biçimde verebilmekte. Algı yaratmakta değil.
Belki de sonuç yerine birkaç atasözü ya da özdeyiş yazarak bu yazıyı noktalamak, okurlara yeni düşünce kapılarını aralama fırsat vermek için iyi bir yol olabilir; “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” / “yalandan kim ölmüş” / “icat çıkarma” / “korku dağları bekler” / “kol kırılır yen içinde” / “büyüklerimiz en iyisini bilir” / “besle kargayı oysun gözünü” / “herkese verir talkımı, kendisi yutar salkımı” / “kem söz sahibine aittir”. Uzatmak mümkün de, bir noktadan sonra uzatmanın da anlamı yok. (ST/HK)