“Ve hiç kimse bilmiyordu yüreklerden kaçan o hüzünlü güvercinin adının inanç olduğunu…” Füruğ
45 yaşındaydı.
Federe Kürdistan şehri Süleymaniye’de evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Öldü.
Arkadaşım ve meslektaşımdı. Kadın haberciliğinde, kadın ve yaşam ilişkisine bakışında örnek aldığım bir isimdi.
Hayalleri hep kadın özgürlüğü üzerineydi.
WEBINAR DİZİSİ
Nagihan Akarsel “Kürt Kadın Dergilerini ve Dergiciliğini” anlattı
Kürt Kadınları Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi onun projesiydi, hazirandaki açılışın şiarı “Kadının dilinden kadınların tarihini yazmak", ve “Hayallerimizi yazdıkça, kaydettikçe ve paylaştıkça gerçekleştiriyoruz, geleceğin harmanına hafızamızı taşıyarak, Nagihan Akarsel’in anısına” idi.
Nagihan Akarsel son yolculuğuna uğurlandı
Artık yoktu ama açılışın her anında vardı.
Konya Gölyazı’da yerleştirilen Kürtler arasında büyüdü. Okumakta ısrarlıydı, liseyi Konya’da bitirdi, Ankara’da Gazi Üniversitesi İletişim’de okudu.
1997’de Türkiye’den ayrıldı. 2001 yılında Ankara'da “örgüt üyeliği” suçlamasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı.
“Ulucanlar cezaevinde Leyla Zana ile bizim koğuşlarımız yan yanaydı. Leyla arkadaşın yanına kimi zaman başka kadın arkadaşları da alıyorlardı. Nagihan arkadaş da o dönem o koğuşa yerleştirilmişti. Çok fazla birbirimizle iletişim kurma şansımız olmasa da gündüz zaman zaman sohbet ve birlikte eğitim çalışmalarına katılma fırsatı bulabiliyorduk. ”
Nagihan’la Ulucanlar’da tanıştığını paylaşan Hatip Dicle’nin yanında Zana’nın yanı sıra Orhan Doğan ve Selim Sadak da vardı.
Nagihan, daha sonra Amasya F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi.
Tutuklu gazeteci MA Muhabiri Fırat Can Arslan Nagihan’ın edebiyatla ilişkisine dikkat çekiyor, önceki yıllarda çıkan bir haberinde, İranlı yazar Füruğ Ferruhzad’ın yaşamı, mücadelesi ve şiirlerinden etkilendiği anlatıyor.
Kadınlara da erkeklere de “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabını önerirdi. O bir hikâye toplayıcısı ve anlatıcısıydı. Ona göre herkesin bir hikayesi vardı, özellikle kadın arkadaşlarının hikayelerini diğer kadınlara anlatarak yaşamlardaki benzerliğe dikkat çekmekten vazgeçmedi.
Nagihan, 2007’de tahliye edildi. Yarım kalan gazetecilik öğrenimini cezaevi sonrası devam ettirdi.
Hayalleri
Gazeteci Arslan’ın da haberinde yer aldığı üzere Nagihan Ankara’da yaşarken, sık sık kurmak istediği kadın köyünü anlatırdı. Bu köyü Gölyazı’da kuracaktı.
Bu hayalini Rojava’da, 25 Kasım 2018'de kapılarını açan kadın köyü “Jinwar”ın inşa çalışmasına katılarak gerçekleştirdi. Kuzey ve Doğu Suriye’de, Andrea Wolf Enstitisü’nün kuruluş çalışmalarında da yer aldı.
Süleymaniye’de Kürdistan Kadın Kütüphanesi kurma çalışmalarına başladığında Jineoloji dergisinde akademik, Yeni Özgür Politika Gazetesinde güncele dair yazılar da yazıyordu.
Jineoloji Araştırma Merkezi’nde çalışmaları yaşamının son anına kadar sürdürdü.
Kenan Kırkaya anlatıyor
Nagihan gazeteciliğe 2009’da Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) adım attı. O dönem DİHA’da birlikte çalıştıkları gazeteci Kenan Kırkaya, Nagihan’ı ilk Gençlik Kültür Merkezinde gördüğünü anlatıyor:
“Benim gazeteci olduğumu öğrenince oturduğum masaya geldi. Büyük bir ilgi ve merakla gazeteciliği, yaptığımız işi sormaya başladı. Diyebilirim ki gazeteciliğe başlamasında biraz da pay sahibi oldum. Ama esas olarak o merakı gazeteciliğe başlayan yolun da başlangıcı oldu.
“Günceli merak ettiği kadar tarihsel arka planını, geleceğe dönük tasavvurları, ihtimalleri, merak ediyordu.”
“İyi bir dost güven veren bir yoldaştı”
Nagihan Akarsel sadece çalışma arkadaşı değildi. Kırkaya’ya göre, iyi bir dost güven veren bir yoldaştı:
“Birlikte çalıştığımız arkadaşlar bilir, mesleki-haber disiplinini etkin kullandığımız dönemlerdi. Nagihan işini ciddiyetle yapan, iş disiplininden taviz vermeyen ama kendisini sadece o sınırlara hapsetmeyen bir karaktere sahipti.”
“Sorgulayan, düşünen, bazen içe dönük olmasına rağmen neşeliydi. Birçok keskin dönemeçten, ağır süreçlerden geçmesine rağmen inanılmaz naif bir insandı. Konuşurken düşük tonda ve dingin konuşurdu. İç dünyası çok kalabalıktı ama gürültücü değildi.”
Derin bir birikime sahipti, güçlü bir kalemdi. Ama bir o kadar da mütevazıydi. Mesela, birikimiyle Nagihan pek çoğumuzu, bugün gazeteci geçinen pek çok insanı cebinden çıkarırdı.
“Ama gazetecilik mesleğine başladığı zaman asla ben biliyorum havasına kapılmadı. Günlerce 10 parmak çalıştı kendisine defalarca aynı konuda haber sildirip yazdırdığımı hatırlıyorum. Asla rahatsız olmadı, aksine büyük bir istekle her seferinde daha iyisini yaptı."
“Asla rahatsız olmadı, asla hoşnutsuzluk göstermedi aksine büyük bir istekle her seferinde daha iyisini yaptı. Nagihan’ı kaybederken sadece bir arkadaş, bir gazeteci kaybetmedik, aynı zamanda iyi bir akademisyeni, bir kadın aktivisti kaybettik.”
Uğurlarken
Kenan Kırkaya, Nagihan’ın gidişini “tarifsiz bir acıydı” diye anlatmaya başlıyor:
“Gözümden yaş boşalırken büyük bir öfkeyle çaresizlik yaşadığımı hatırlıyorum. Onu katledenler, Nagihan’ı arkadaşları olarak son yolculuğuna uğurlamamıza da izin vermediler."
“Ankara’dan Konya’ya kilometrelerce yolu kapatmıştı kolluk, Nagihan yasağı ilan edilmişti. O zaman anladım, bir kadından, bir akademisyenden ve hakikat aşığı bir gazeteciden ne kadar korktuklarını.”
“Apê Musa’dan bugüne hakikati yazdığı için katledilen hiçbir arkadaşımızın kalemi yerde kalmadı Nagihan’ın da kalemini daha güçlü sahiplenmeye devam edeceğiz.”
Elif Gemicioğlu anlatıyor
Jineoloji çalışmalarından arkadaşı Gemicioğlu’nun “Nagihan” denildiğinde aklına ilk gelenler şöyle:
“Nagihan bana özgürlüğü, mücadeleyi, umudu, güçlü kadını çağrıştırır. Çünkü doğru bir yaşamın inşacısı, inananı ve mücadele vereni idi. Aslında Nagihan arkadaşı anlatırken her ne kadar geçmiş bir zaman dilimini kullansak da o yürekte, emekte, mücadele de var çünkü kadın özgürlüğüne inanan her bir bireyin yüreğine özgürlüğün tohumunu ekti.”
Cesur olduğuna dikkat çekiyor Nagihan’ın:
“Çok yönlü ve çok cesur bir arkadaştı. Çok büyük hayalleri vardı. Erk zihniyetine meydan okuyan, kadının yaşamın tüm alanlarındaki emeğini açığa çıkarıp, tüm yaratımlarını, tarihini gözler önüne sermek istiyordu.”
“Hemen hemen tüm dünyayı ve yaşamın her alanını etkisi altına alan erk zihniyetine büyük bir cesaret ve umutla başkaldırmış bu haliyle kadınlara cesaret ve umut vermesi çok etkileyici…”
Faillerin yargılanma(ma)sı...
4 Ekim’de Nagihan’ın öldürülmesinin ardından Süleymaniye Asayişi, Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi Nagihan Akarsel'in öldürülmesi olayına karışan zanlıların yakalandığını duyurdu. Sonrasında da herhangi bir başka açıklama yapılmadı.
10 Ekim günü itibarlı medyadan Amerika’nın Sesi Kurmanci bölümünde katile ilişkin bilgilerin yer aldığı bir haber yapıldı. Bu haberde failin görüntüleri yer alıyordu. Ancak bir süre sonra bu haber de geri çekildi.
Nagihan’ın öldürenlere ne oldu, bilmiyoruz. Yargılandılar mı? Yargılanacaklar mı? Şimdilik cevabı verilmeyen sorular…
(EMK)