Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
Akar suyun
Meyve çağında ağacın
Serpilip gelişen hayatın düşmanı…
… diye başlıyor 1945’te yazdığı o güzelim şiirine Nazım Hikmet.
Haklı, onlar her türlü güzelliğin düşmanı.
Neş’enin, coşkunun, edebiyatın, şiirin, resmin, heykelin, dansın, müziğin…
Oysa bütün bunlar, ilkel insanın mağara duvarına bizonu çizdiği, kötü ruhları kovmak için ritm eşliğinde coşkuya kapılarak dans ettiğii, ilk şarkıları hep bir ağızdan söylediği günden beri var, hiçbiri 6. Yüzyılda icat olunmadı.
*******
Müzik düşmanlığının politik soslu örnekleri üst üste geliyor son günlerde.
Kürt sanatçı Aynur Doğan'ın 20 Mayıs'ta Kocaeli Derince'de vereceği açık hava konseri AKP'li Derince Belediyesi tarafından iptal edildi.
Neden? “Yapılan detaylı inceleme sonucunda uygun olmadığı” tespit edilmiş.
Uygunluk kriteri? Belirsiz.
Hukuksal dayanak? Ne gerek var?
Metin-Kemal Kahraman kardeşlerin 17 Mayıs'ta yapılması planlanan Muş konseri, Valilik tarafından yasaklandı. Yasak bir gün önce mesai bitmesine az kala telefonla tebliğ edildi.
Gerekçe: Gerekçeye ne gerek?
Amed Şehir Tiyatrosu'nun 28 Mayıs’ta Kocaeli Çayırova‘da sahneleyeceği, Servantes’in ünlü Don Kişot’un dan Kürtçeye uyarlanan 'Don Kixot' oyunu, AKP’li belediye tarafından, önceden sözleşme yapılan salonun “Başka bir organizasyona tahsis edildiği gerekçesiyle” engellendi.
“Bu nasıl gerekçe?” filan demeyin. Oyunun dili Kürtçe, daha ne gerek?
Çernobil’den esen rüzgarların aramızdan aldığı Laz sanatçı Kazım Koyuncu’nun kardeşi Niyazi Koyuncu’nun 25 Mayıs’ta Pendik sahil meydanındaki konseri Pendik Belediye Başkanlığı tarafından engellendi.
Gerekçe: “Kurumlarının değer yargılarını ve görüşlerini paylaşmayan bir müzisyenin, Pendik meydanlarında konser yapmasına müsaade edilemeyeceği”.
Hmm, demek ki sanat, güçlü kim ise onun borusunu öttürmeye mecbur.
Yunan sanatçı Matthaios Tsahouridis'in Trabzon'da vereceği konser de yasaklandı. Tsahouridis ile sahneyi paylaşacak olan Trabzonlu sanatçı yasağı protesto ederek sahneye çıkmadı. Vay, sen misin bize meydan okuyan?
Lermi’nin Denizli konseri AKP’li Pamukkale Belediyesi, Bostancı konseri ise organizasyon tarafından iptal edildi.
Trabzon’u Rum sanatçı ha? Besbelli Pontus devletini ihya etmeyi hedefliyordur. Az bile…
Bitlis Eren Üniversitesi'nde yapılması planlanan Bahar Şenliği programında yer alan Stêrka Karwan müzik grubunun 20 Mayıs’ta yapılacağı duyurulan konseri hiçbir gerekçe gösterilmeden iptal edildi.
Ay çok şaştık!...
Sadece bizde mi?
Hadi, bu yasakları makul gören ve savunanlara bir ipucu vereyim.
Rusya’nın Ukrayna’yaı işgalini protesto gerekçesiyle Rus takımları turnuvalardan atılmadı mı? THY sponsorluğunda yapılan basketbol Eurolig’den mesela. Hem de o ana kadar oynadıkları maçlar, sonuçlarıyla beraber silinerek?
Rus besteciler Çaykovski, Musorski, Rahmaninov, Borodin, Korsakov’un eserleri de boykot edilmedi mi?
Evet, maalesef hepsi doğru ve hepsi de utanç verici, yüz karası uygulamalar.
Kültürel ilişkilerin siyasi gerekçelerle kısıtlanması kadar, toplumsal boykotlara dönüşmesinin varacağı sonuç, toplumların birbirinden kopması ve birbirine kolayca düşman edilebileceği hale gelmesi. Kimin işine yarar? Sadece kendi amaçlarına ulaşabilmek için bu düşmanlığı körükleyenlerin.
Amaç sadece politik mi?
HDP Milletvekili Hatimoğulları konuyu TBMM gündemine taşıdı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya verdiği soru önergesinde “Kurumlara bu yönde talimat verilip verilmediğini“ sordu.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Covid-19 salgını tedbirleri kapsamında gece 01.00’dan sonra konulan müzik yasağıyla ilgili genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı. TBB açıklamasında, “İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan Genelge’nin yayımlandığı tarihte, korona virüsü tedbirlerinin kalktığı” hatırlatıldı.
Evet, konu “gürültü” ise, bu sadece gece yarısı değil, gün ortası bile yasak. En yüksek ses şiddetinin 70 desibeli aşmaması gerekiyor.
Üşenmedim, ufak bir “Desibelmetre” aldım. Sonra öğle ezanı saatinde Üsküdar meydanında bir kafeye oturdum ve olup biteni kamera ile görüntüledim. Ses şiddeti 94 ile 97 desibel arasında değişiyordu.
Covit-19’u durdurabilmek için insanların elden geldiğince toplu halde olmamasını amaçlayan tedbirler, başka birçok meslek dalında olduğu gibi birçok müzisyeni de açlığa mahkum etti.
Ama salgın tedbirleri kaldırıldığı halde müzikte sürdürülen yasağın altında ne yatıyor dersiniz?
Şu yatıyor: Onlar müziğe de düşman.
Ellerinden gelse -dini ilahiler hariç- toptan yasaklayacaklar.
İran’da müzik yasak değil, ama kadın şarkıcılara ancak koro olarak izin var.
Bu yüzden dünyaca ünlü Mahsa Vahdat şarkılarını ancak yurt dışında söyleyebiliyor, vatanında değil.
Neymiş, tek kadın sesi erkekleri tahrik edermiş.
Akılları cinsel organlarına kaçmışsa tabii ki eder.
Ama onları “Kadın” sözcüğü bile tahrik edebilir. O halde bu sözcük de yasaklansın.
Hatta her şey yasaklansın, her şey…
*****
Nazım Hikmet, güzelim şiirini şöyle bağlamış:
Bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler
Ve elbette ki sevgilim elbet
Dolaşacaktır elini kolunu sallaya, sallaya
Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla
Bu güzelim memlekette hürriyet
(ŞY/APK/KU)