İstatistik biliminin kökeni çok eski zamanlara gitmekle birlikte, zaman içinde istatistik teknikleri gelişmiş ve günümüzde diğer bilimlerdeki kullanım alanlarına ek olarak toplumların düşünce, davranış, eğilim, kaygı ve isteklerini belirlemek gibi çok ulvi bir faydası da bulunur.
Ayrıca istatistiklere dayanarak konuşmak ya da yazmak inanılırlığı artırır ve yazı ya da konuşmayı bu yönüyle güçlendirir. Elbette istatistiklerin en önemli tarafı güvenilirlikleri olmalıdır.
Özellikle seçimlere ramak kala yapılan taraflı anketlere güvenmek ve inanmak oldukça zordur mesela. Her işte olduğu gibi bu işin de bir bilimi, bir bileni vardır ve istatistiksel çalışmalar gerçek anlamda zordur. Bunca sıkıcı cümleden sonra ülkemizde temel istatistik verileri sağlayan kurumumuza geçmek istiyorum. (bu da çok eğlenceli değilmiş aslında!)
Türkiye istatistik kurumunu tanıyalım. Bugünkü yapısına 2005 yılında kavuşmuş olan kurum;
- Resmi İstatistik Programını hazırlamak ve işleyişini izlemek,
- Ülkenin ekonomi, sosyal, demografi, kültür, çevre, bilim ve teknoloji alanları ile gerekli görülen diğer alanlardaki istatistikleri derlemek, değerlendirmek, analiz etmek, yayımlamak, resmi istatistik sonuçlarının bilimsel ve teknik açıklamalarını yapmak,
- Kalkınma planları, programlar, ilgili mevzuat ve benimsenen temel ilkeler çerçevesinde, Kurumun orta ve uzun vadeli strateji ve politikalarını belirlemek ile görevli bilimsel ve teknik bir kurumdur. (http://www.tuik.gov.tr)
Yani kısaca bir devlet kurumudur kendisi.
Asıl mesele burada başlıyor zaten.
Mutlu, mesut yaşıyoruz
TUİK'in 2011 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 9 Mart 2012 günü yayımlandı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da kadınların genel durumuna bir göz atmak için açtım ve inceledim. Ancak daha raporun orijinaline gelmeden karşılaştığım sonuçlar beni can evimden vurdu ve paylaşmak istedim.
En can alıcı noktayla başlamak istiyorum; "Ülkemizde 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin yüzde 62,1'i kendilerini mutlu olarak ifade etmiştir." Lütfen oranın yüksekliğine dikkat edin, yüzde 62,1'imiz mutlu.
Yarın dışarı çıkıp sadece 10 kişiye sorsanız mutlu musun diye size 6'sı evet diyecek yani. Tamam çok basite indirgiyor gibi görünebilirim ama istatistik bu ve ben de oranlıyorum işte. Tam olarak da yapılması gereken bu değil mi? Örneklemi kimlerin oluşturduğunu merak etmemek işten değil. Ben kime çarpsam mutsuzken, halkımın yüzde 62,1'i mutlu.
Acaba yaşadığım semtten mi kaynaklanıyor ya da ne bileyim mutsuz insanlar mutsuz insanları mı çekiyor bilinmez ama bizler mutluyuz arkadaşlar. Devlet -kurumu vasıtasıyla- öyle söylüyor, gel de inanma şimdi. (geçen yıla oranla aşama kaydettiğimizi de eklemeliyim, yüzde 1 kadar!)
İkinci verimize geçelim;
2011 yılında kadınlarda mutluluk oranı yüzde 64,6 iken, erkeklerde bu oran yüzde 59,5'dir.
Bakın bu süper. Kadınlar erkeklerden daha mutlu. Aklıma Sylvia Plath geliyor "Her kadının gönlünde bir faşist yatar" diyor kendisi. (Kavram kavgası yapmayalım lütfen! Zaten Plath'i tanıyanlar onun ne ifade ettiğini anlayacaktır.) Kadınlar olarak biz acaba öldürülmekten, hor görülmekten, tecavüze uğramaktan, dayaktan, susturulmaktan, taciz edilmekten zevk alan "yaratıklar" mıyız?
Şubatta kaç kadın öldü? Aman bana ne!
Kaç kadın tecavüze uğradı? Ben uğramadım ki!
Kadınları kocaları dövüyor mu? Yok yok benimki dövmez, ayda yılda bir- o kadar da olacak! Ben mutluyum, hamdolsun!
Durum sanırım kabaca bu! Baksanıza erkeklerden bile mutluyuz biz! Oh ne güzel, ne güzel.
Hele bir de evliysek, mutluğumuza diyecek yok. Neden mi...
"Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görülmektedir. 2011 yılında evli bireylerin yüzde 65,5'i mutlu iken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 52,9'dur."
İstatistikler de gösteriyor ki; evlilik şart.
Mutsuz musun şekerim?
Hadi hemen evlen, sonra da çocuk yap. Ama en az üç tane, sonra da zaten emeklilik yaşın gelir, oh, otur evde. Ne çalışacaksın. Bırak erkeğin çalışsın, sen çocuğuna bak. Herkes görevini bilsin.
Vahim rakamlar
Bana bir şeyler oluyor. Şimdi bu olayın detayına girince size de bir şeyler olabilir. Şu yüzde 64.6 oranında kadın hakkında başka bir veri sunuyorum size;
Eşi veya birlikte olduğu kişi(ler)den fiziksel şiddet yaşamış kadınların yüzdesi; yüzde 39.3. (Bu arada ifadede geçen -ler eki benim değil. Sanki bir ima var burada- ama takılmayalım değil mi? Şiddet görüyorum, ama mutluyum!)
Kadının eşiyle tartışmaması gerektiğini düşünen kadın oranı; yüzde 49.3 (Erkeğin lafı üzerine laf söylenmez. "Züğürt Ağa'da Şener Şener'in ağalığı" ile evin erkekliği arasındaki ilişki!)
Bazı durumlarda erkeklerin eşlerini dövmesi gerektiğini düşünen kadın oranı: yüzde 14.2 (Dayak cennetten çıkmadır. Cennette de dayağa devam. "Erkek"ler yaşadı!)
Kadının davranışlarından erkeğin sorumlu olması düşünen kadın oranı: yüzde 47,4 (Tabi, o nedenle izin almalısınız her şeyi yaparken. Kadın kim ki sorumluluğu olsun, olsa olsa işi olur o da evde!)
Daha da içler acısı vakalar sunacağım şimdi;
Kadının elindeki parayı istediği gibi harcamasını yanlış bulan kadın oranı; yüzde 65.8. (Sen ne yapacaksın parayı kadın, git kocana ver, o karar verir. Hem karar mekanizması da erkek değil mi!)
Ev işlerini erkeklerinde yapması fikrine katılmayan kadın oranı yüzde 66.7 (Ben kendimi sana köle ederim kocacığım!)
Oranlar böyle efendim. Ben TÜİK'in yalancısıyım. Açın bakın. Bitirmeden bir kaç soru sormak istiyorum ilgililere;
1- Bu sorulara cevap veren insanlar nerede yaşıyor? Hayır, bilelim ki biz de taşınalım, mutluluk seviyemiz yükselsin.
2- Bu kadınlar gerçekten kadın mıdır? Yani söylemek istediğim erkek kılığına girmişlerdi de siz mi karıştırdınız, ya da soruları kadınlar yerine erkekler mi cevapladı. Kadın karar veremez ya, o nedenle soruyorum!
3- Eğer kadınlar gerçekse, hangi ürünü kullanıyorlar ne yiyip içiyorlar? Yani onları bu bilinç düzeyine yükselten ne? Hayır, aynı sebze meyveyi tüketiyorsak (Allah korusun) hemen yemekten kesileceğim. Hem kilo da vermiş olurum, her türlü kazanırım!
Mutlu çoğunluğa dahil olmak istiyorum!
Bu ve bunun gibi onlarca sorum var ey yetkililer, kulak verin, cevap verin bana.
Ve ey kadınlar, aranızda bu ankete cevap veren var mı?
Hangisi daha kötü bilemiyorum istatistiklerin yalan olması mı, kadınların böyle cevap vermesi mi?
Ey TÜİK, ses ver.
Ses ver ki, umut edeyim,
Ses ver ki "her şey güzel olacak" diyeyim.
Ben de "gelecekten umutlu yüzde 75,2" oranına dahil olmak istiyorum.
Benim neyim eksik? (SK/HK)