Bir oyunu feminist bir oyun yapan, kahramanın kadın olması değildir. Öykünün kadınların öyküsü olması da değildir. Erkek egemen sistemin içinde kadınların durumunu göstermesi de değildir.
Bir oyunu feminist bir oyun yapan öyküsünde, karakterlerinde, işaret ettiği sistemde politik bir duruşu sergilemesidir. Bir oyunu feminist bir oyun yapan, erkek egemen sistemin içindeki kadının durumunun sorgulanması/eleştirilmesi, metine/olaylara karşı-okuma yapılması, var olanın gösterilmesinin ya da ifşa edilmesinin ötesinde bu var olan duruma feminist açıdan bakılabilmesidir.
Bir oyunu feminist bir oyun yapan, feminist bakış açısıdır. Ve ancak bu bakış açısıyla, erkek egemen sistemi bozabilmek ya da bu sisteme direnç gösterebilmek mümkündür. "Mutfak Söyleşileri" yazarıyla, metniyle, rejisiyle, oyunculuklarıyla, tasarımlarıyla, sorguladığı erkek egemen sistemle, karşı-okumasıyla ve en önemlisi var olan gerçekliği ironiyle anlatmasıyla, evet feminist bir oyundur.
"Mutfak Söyleşileri"ni, İzlandalı Svav Jakobsdottir'in öykülerinden oyunlaştıran yazar Vala Thorsdot'tir.
Yeşim Koçak, ilk yönetmenlik sınavını başarıyla geçerek, bu metni sahneye taşıyan isim. Oyunda Aslıhan Kandemir, Buket Yanmaz Kubilay, Mert Tanık, Seda Fettahoğlu, Yasemin Güvenç ve Yeşim Koçak rol alıyor. Haliyle, Şehir Tiyatroları'nda seyretmeye alıştığımız türden bir oyun değil, 'Mutfak Söyleşileri'. Metni, rejisi ve oyunculuk anlayışlarıyla farklı bir yapım.
Ülkemizde bundan sadece 10-15 yıl önce, feminist tiyatro, feminist oyun ya da feminist dramaturji gibi kavramlar ne tiyatro camiasında ne de akademide tartışılıyordu. (Tabii ki basında da yer alamıyordu!) 2000 yılında feminist tiyatro olarak kurduğumuz Tiyatro Boyalı Kuş da, ilk başta her iki kesim tarafından bazen görmezden gelindi, bazen ise anlaşılmakta güçlük çekti. Ancak geçen yıllar içinde, 'feminist' kelimesi tiyatromuzda hem kavramsal hem de pratik olarak girmeye başladı.
Bu bağlamda, 'Mutfak Söyleşileri' Şehir Tiyatrosu gibi bir kamu tiyatrosunun artık yapması gerekeni de gerçekleştirmiş gibi görünüyor. 'Mutfak Söyleşileri' İzlandalı bir yazarın metni olmasına rağmen, erkek egemen sistemi feminist açıdan sorguladığı için, evrensel bir boyutu da var. Anlatılan hikayeler, durumlar ve karakterler İzlanda'ya has gerçeklikler değil. Türkiye'de olduğu kadar dünyanın bir çok yerinde de var olan gerçeklikler.
Vala Torsdottir'in metninin seçimi çok doğru bir karar. Özellikle son yıllarda, tiyatromuzda Türkiye ile ilişkili olmayan ya da bu coğrafyanın insanlarına ne ifade ettiği anlaşılmayan, dramaturji çalışması yapılmamış ithal oyunların çokça sahnelerde olduğunu hesaba katarsak, ekibi tekrar tebrik etmemiz lazım.
Vala Torsdottir'in metni, erkek egemen akılları biraz rahatsız etse de (ki etse de iyi olur!), 'Mutfak Söyleşileri' sadece politik duruşuyla değil, iyi bir tiyatro yapımı olarak da ileride çok konuşulacak bir oyun. Yalın ama işlevli sahne tasarımı (Taciser Sevinç), oyuncuların yaratımına odaklanmış bu rejiyi destekliyor. Altı kişilik bir oyuncu kadrosunun bizlere anlattığı 'Mutfak Söyleşileri'nde, oyuncular da oldukça başarılı. Özellikle kamu tiyatrolarında seyrettiğimizden çok farklı bir oyunculuk anlayışından ve oyuncular arası uyumdan da bahsedebiliriz.
'Mutfak Söyleşileri', kadınlık durumuna farklı öykülerle, farklı bir kronolojiyle bakıyor. Kadınının içinde bulunduğu (ya da bulundurulduğu) annelik ve evlilik gibi rol ve kurumlara ironiyle yaklaşıyor. Bu noktada, ortaya mükemmel anneler ve eşler ve onların davranış biçimleri ortaya çıkıyor. 'Olması gereken' bu roller içinde kaybolan kadınların içlerindeki çatışma ve çelişkilere yer veriliyor oyunda. Öyle ki, bu kadınların iç seslerine, onların 'asıl' sözlerine şahit oluyoruz.
Bu sözler aslında söylenmeyen, toplumda da ne söylenmesi ne de duyulması hoş gelen sözler; ama hem metnin hem de rejinin başarısı burada kendini gösteriyor. Metnin ironisini sahneye doğru olarak taşıyan Yeşim Koçak, kadınların durumuna feminist açıdan bakarak, bu durumu komedi unsurlarıyla besliyor.
'Mutfak Söyleşileri' feminist bir oyun. Söylenemeyen gerçekleri söyleyen bir oyun. Ama bir yandan da bu söylenemeyen, gösterilemeyen gerçekleri komediyle birleştiriyor. Seyirci olarak salondan farklı bir mutlulukla ayrılıyoruz. Biz kadınların sözlerini söyleyebilen ve bunlar hakkında kadın-erkek herkesi düşündürebilen, alıştığımız/alıştırıldığımız tiyatro kalıplarının dışında bunu bizlerle paylaşan bir yapımı seyretmenin keyfiyle.
'Mutfak Söyleşileri'ni Ekim 2011'de seyrettim. Ve bana ve ekibime işte sonunda feminist bir oyun dedirten bu oyunu, sizlerle paylaşmak istemem sadece bir arzu değil, ayrıca bir sorumluluk. İyi seyirler! (JK/HK)
* Jale Karabekir, Tiyatro Boyalı Kuş Genel Sanat Yönetmeni
** 2011 yılının Mayıs ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın düzenlediği Genç Günler'de prömiyer yapan "Mutfak Söyleşileri", 2011-12 tiyatro sezonunda seyirciyle buluşmaya devam ediyor. 14-18 Aralık 2011 tarihleri arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde seyredilebilirsiniz.