Tarihle biraz ilgilenen hemen herkes belirli bir dönemde bazı olayların farklı gelişmesi veya kimi kahramanların olmaması durumunda neler olabileceğini de düşünür. İnsan zihni “eğer öyle olsaydı…” diye çalışmaya yatkındır. Belirli bir dönemin başat kahramanının ani ölümü veya öldürülmesi durumunda tarihin akışının nasıl olacağını kafasında evirip çevirerek, yeniden kurgulayarak anlamak ister.
Yakın tarih söz konusu olduğunda Osmanlı'nın çöküş ve Cumhuriyet'in kuruluş dönemlerine ait çalkantılı gelişmelerin bu tür düşünme ve kurgulama açısından hayli tahrik edici olduğu söylenebilir.
Tarihsel dönemleri ve olguları bu tarz yeniden düşünme ve kurgulama aslında “alternatif tarih” olarak nitelendiriliyor ve maalesef ülkemizde pek gelişmiş değil. Aslında bazı resmi tarihçilere ve anlatımlarına bakıldığında neredeyse alternatif tarih hikâyeleri kadar kurgulanmış olduğu görülür. Özellikle de cumhuriyet tarihi alanına girildiğinde kişi kültü ve miti üzerinden hamasetle yoğrulmuş bir nevi alternatif tarih söz konusudur. Ancak bu gerçeğe rağmen adlı adınca alternatif tarih çalışmaları pek yok.
Halbuki batı dünyasında alternatif tarih adeta tarihin bir alanı ve tarzı olarak hayli gelişmiştir ve çok ilginç, popüler olmuş örnekler vardır. Örneğin, tam da şu sıralarda ABD’de çıkan yeni bir kitap – If Kennedy Lived- “Başkan Kennedy Yaşasaydı” neler olabileceğini tartışıyor. ABD’de İç Savaş’ın Güney tarafından kazanılması durumunda neler olabileceği de çok tartışılır. Avrupa’nın en çok ilgilendiği alternatif tarih ise İkinci Dünya Savaşı’nın Hitler tarafından kazanılması durumunda neler olacağıdır?
Bu düşünüş tarzı çeşitli tabulara sığdırılmış resmi tarihi sorgulamaya ve eleştirmeye götürür ve herkesi kendi hikayesini kurmaya teşvik eder. Düşünen, sorgulayan bir toplum veya en azından düşünen, sorgulayan bir aydın kesiminin oluşmasında alternatif tarihin belli bir katkısının olabileceğini kabul etmek gerekir.
İşte bu bağlamda bu ay dikkati çeken bir kitap yayınlandı. Aykırı Yayınları’ndan çıkan ve "Mustafa Kemal'in Saati" adını taşıyan kitabın yazarı Seyfi Öngider yakın tarihle ilgili başka kitaplarıyla da biliniyor. 440 sayfayı bulan bu yeni kitabı Mustafa Kemal’in 10 Ağustos 1915’te Çanakkale’de hayatını kaybetmesi durumunda neler olabileceğini ele almış ve dolayısıyla tam bir alternatif tarih çalışması olarak kaleme alınmış. Gerçekten ciddi bir çalışma ve araştırmanın ürünü olduğu kitapta yer alan bilgi ve ayrıntı zenginliğinden anlaşılıyor. Dolayısıyla okurun hafızasını tazeler ve yeni bilgilerle donatırken yakın tarihe, daha doğrusu son yüz yıla odaklanarak Atatürk’ün olmadığı bir tarihi yeniden kurgulamaya teşvik ve tahrik ediyor.
Yazar özellikle milli mücadele yıllarının önemli olaylarını ve kişileri tek tek ele almış ve bir yapbozun parçalarını bir araya getirir gibi Mustafa Kemal’in olmadığı o Türkiye’nin nasıl olabileceğini kendi içinde tutarlı ve bütünlüklü bir hikaye olarak kurmuş.
Mustafa Kemal’in tarihin sahnesine çıkamadığı koşullarda Ahmet İzzet Paşa'nın yeni bir tarihsel figür olarak nasıl karşımıza çıkacağını, Kazım Karabekir'in, Ali Fuat Cebesoy’un ve Rauf Orbay’ın nasıl milli mücadeleye liderlik edebileceğini tartışmış.
Öngider, çeşitli hikâyelerle anlatımını ilginç ve sürükleyici kılmaya da çalışmış; bu bağlamda 1915’teki Ermeni Katliamı'na rağmen bir Osmanlı Ermenisinin ölümü göze alarak İstanbul’dan Anadolu’ya silah sevkiyatında görev alması da karşınıza çıkıyor, Enver Paşa’nın hapishanede resim yaparak para kazanması veya Mustafa Suphi ve arkadaşlarının hazin şekilde katledilişi de…
Mustafa Kemal olmadığında Osmanlı Devleti'nin devam edebileceğini ileri süren yazar, Anadolu'da varlığını devam ettiren Rumların ve Kürtlerin kaderinin nasıl olacağını da önemseyerek ve itinayla ele almış. Bu arada Sovyetler Birliği ile ilişkiler bağlamında Türkiyeli komünistlerin ne olabileceği de ihmal edilmemiş.
90 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca verilen tek yanlı eğitimle demokrasi ile cumhuriyetin birbirine karıştırılması ve aynı şey zannedilmesi bu alternatif tarih anlatımında karşımıza çıkan monarşiyle aslında daha iyi kavranıyor. Sadece cumhuriyet olması monarşiden daha demokratik olması için yeterli olmadığı bu alternatif tarih akışında çarpıcı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Kitap sadece bazı kahramanlar veya devletler arası diplomatik ilişkiler ışığında ilerlemiyor, aynı zamanda sosyal sınıflar arasındaki ilişkiler ve çatışmalar da ele alınıyor ve tarihin akışına etkileri değerlendiriliyor. Bu yönüyle de kitapta karşımıza çıkan hikaye daha inandırıcı, daha sahici oluyor.
Ama en iyisi kitabın içeriğine daha fazla girmeden kendi türünün ilk örneği olan bu alternatif tarihin meraklıları açısından mutlaka okunması gereken özel ve özgün bir çalışma olduğunu belirtelim. Mustafa Kemal'in Saati’ni okuyanların büyük çoğunluğu herhalde yakın tarihimiz ya da Cumhuriyet tarihi üzerinde yeniden düşünecek ve kendi hikayesini yeniden oluşturmaya girişecektir. (CE/EKN)