Mustafa Akgül anısına…
Yaşanmışlıkların anılarına, birlikte yaşadıklarımıza ve anılara dönüşebilen yaşamlar için…
İnsanlar vardır, dokunur. Dokunduğu her şey değişir, başkalaşır ve çoğalırlar. Sonra giderler ve sessiz sedasızdırlar.
Ona “internetin babası” derlerdi.
Ölümünden sonra yazıldı, daha çok yazılacaktır da. Ona böyle demek hiç boşuna değildi. Öyle anılsın ve öyle çağrılsın. Böyle hatırlansın ve böylece yaşayıp gitsin.
İsterseniz ona saygısızlık olmasın diye unvanlarıyla anabilir ve söylediklerine, yazdıklarına, düşüncelerine, onun en içten gülüşlerine atıf yaparak onu yaşatırsınız.
Yaşamın içinde, dere kenarında, bir su başında, deniz kıyısında ve bakıp kaldığınız gün batımlarında anarsanız eğer; o bir bilim insanıydı.
Nasıl mı? Halkın, insanların içinde ve onlar için var olarak onların içinden çıkmış birisi olarak duru, içten ve duyarlı bir bilim insanı ve insan.
Bu ülkede yaşadı.
Bu topraklarda, bu coğrafyada bilim insanlarının kıyım kıyım kıyıldığı tüm zamanlar dahil; herkes için “internet yaşamdır” sözünü söyleyen bilim insanı; bu iki kelimeyi bu evrene üfledi, bıraktı ve gitti. Dokundu.
Ona “İnternetin babası” derlerdi.
Adını bilmeseniz ve unutsanız ve anımsamakta güçlük çekseniz bile, o öyleydi.
Ne zaman sorsanız “İyiyim” derdi canı gönülden. Sorardı çok içten ve ahbapça; “Asıl senden ne haber, nasılsın?” diye ve yüzünü görmeseniz bile gülümsediğini hissederdiniz.
Deyip duruyoruz ya ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü.
Küçük bir katkınız olsun! Siz de katılın yaşamı savunmaya, ifade özgürlüğünden yana olmaya ve bir taş koyun yükselen kulelere.
Elinizi taşın altına koyun ve siz de katılın ifade özgürlüğünü korumak için bir şeyler yapmaya. Ya da özgürce bilgiye ulaşmak ve özgürce bilgiyi nasıl paylaşmak istiyorsanız söyleyin, tartışalım, arayalım, bulalım ve dediğiniz gibi; öyle yapalım!
O öyle yaptı. Türkiye’de ve bu evrende insanlığın gelişiminde İnternet’in yerini sanayi devrimi ile eşdeğer gördü. Anlattı, açıkladı, sürekli anlattı, sürekli anlatıcıları, yazanları, bilim insanlarını bir araya topladı ve tüm sıradanlıkları şenliklere çevirdi.
Basit gibi gözüküyor. Ama bir durun ve düşünün! “İnternet yaşamdır” dedi ve herkese dokundu. Ne kadar basit bir anlatım gibi gözükse de iki kelimenin yarattığı güçle, elini taşın altına koydu, özgürlükler, haklar ve demokrasi için sözünü söyledi. Sözünüz var mı?
Özgür yazılım ve Linux Günleri adıyla şenlikler yaptı. Özgürlük denilince aklına gelen “özgür yazılım” nasıl bir şeydir? Linux’u nasıl anlarsınız? Türkiye’de İnternet Konferansları onun ve onun gibi insanların sayesinde günlük yaşamımızda anlaşılır oldu. Anlama kavuştu.
Bir soru, bir cümle, bir şey için kilometrelerce yol yapmanın yorgunluğunu hiç duymadan; aklına takılan bir sorunun, bir cümlenin ve bu ülkede olup bitenlerin ne olduğunu anlamak ve anlatabilmek ve yapmak ve özgürlüklere yol açmak için İnternetin ne olduğunu bilim insanı ve insan olmanın inancıyla herkesle paylaştı. Dokundu.
Ona “İnternetin babası” derlerdi. Boşuna değildi.
İnternet ile haşır neşir olanlara, özgürlükleri savunanlara, hakları koruyanlara ve yol arkadaşlarının çoğuna hakedilmiş isimler taktı. Birisi de “Cumhuriyet’in İnternetçisi” …
“İnternet yaşamdır” sözünü bu evrende ve bu ülkede söyledi. Hepimize, demokrasiye ve özgürlüklere fevkalade aydınlık bir akıl ve felsefeyle dokundu, çoğalttı.
Yaşamı, yaşam gibiydi, kendisiydi ve paylaştı.
Yeryüzüne dağıtıp gittiklerini, yaptıklarını, özgür yazılım üzerine inşa ettiği felsefesini ve dokunduğu her şeyi çoğaltmalıyız. İnternet yaşamdır dediğine göre; korumalıyız.
Dokunduklarını çoğaltmalıyız.
Veda etmek, ışıklar içinde kal demek çok zordur. Zor ama…
En iyisi Vecihi Timuroğlu’nun Lirik Dörtlükleri'nden III.’sünü seçmek.
Her şeyin yitişi değil ölüm
Durulur suyu ırmakların
Kahve benekli balıklar çoğalır
Üzerinde ince kumların
(Fİ/BK)