Aksaray’daki görüntülere kimse inanmak istemedi. Merkez Mehmetçik İlkokulu’nda bir grup veli, otizmli çocukların sınıflarının kapatılmasını isteyip, çocukları yuhalıyordu.
İncelemeler başladı, soruşturma açıldı…
TIKLAYIN - Aksaray'da Otizmli Öğrencilerin Olduğu Okulun Müdürü Açığa Alındı
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da Twitter’dan şu açıklamayı yaptı:
“Otizmli çocuklarımız ve ailelerini inciten hadise; ne eğitim sistemimizle ne de toplumsal değerlerimizle örtüşmektedir. Engelli çocuklarımıza ve ailelerine yönelik yürüttüğümüz her çalışmada hassasiyet gösterirken; böylesi bir münferit olayın yaşanmış olması kabul edilemez.”
Tweet serisi arasında bir söz aslında yıllardır devletin bakış açısını özetliyordu: Münferit…
Yüzlerce otizmli ailesi Selçuk’un tweet’inin altına Aksaray’da olanların münferit olmadığını anlatan mesajlar yazdı.
“Bir anlatsak buradan Ankara’ya yol olur” diyordu bir kişi…
Türkiye’de engellilerin özellikle de engelli çocukların eğitime ve günlük hayatın birçok alanına erişiminin ne kadar zor olduğunu bilmek için, görmek için Aksaray’daki gibi bir olayın yaşanmasına gerek yok.
Okul kapılarından çevrilen aileler, sınıftan atılan, kaynaştırma sınıfı yüzlerine kapanan binlerce çocuk var. Ve bu hikayeler çok uzun bir zamandır kapalı kapılar ardında yaşanmıyor. Aileler örgütleniyor, yargıya gidiyor. Farkındalık çalışmalarının öncülüğünü yapıyorlar. Özel eğitim gerekliliği ailelerinin çabasıyla toplumda görünür oldu.
Devletin, asli görevlerini kamuoyunu sarsan olaylarla hatırlamak gibi bir lüksü yok kuşkusuz. Otizm Eylem Planı’nın ve kapsayıcı eğitimin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Ayşegül Özbek’in konuştuğu Aksaray Otizm Dayanışma Derneği Başkanı Neriman Gün’ün sözlerini bir kez daha öncelikle bakana hatırlatmak gerek:
“Bu çocuklar ayrıştırılmaya ve eğitim hakları ellerinden alınmaya çalışılıyor. Yıllardır verilmiş mücadeleler var bunun sonucunda çok güzel şeyler kazandık. Bunlardan vazgeçmemiz istendi. Biz çocuklarımızdan vazgeçmeyeceğiz, herkes arkamızda, bunu biliyoruz."
Erkek şiddetinde son durum
Evrim Kepenek’in editörlüğünde, Yağmur Karagöz’ün infografikleriyle hazırladığımız “Çetele”yi 6 Kasım’da yayımladık.
Bu ayın erkek şiddeti raporu şöyle: “Erkekler, Ekim’de en az 23 kadını ve iki çocuğu öldürdü. Ekim’de 41 kadına şiddet uygulayan erkekler, iki kadına tecavüz etti, 85 kadını da seks işçiliğine zorladı. En az 33 çocuğa cinsel istismarda bulunan erkekler; 13 kadını da taciz etti.”
Bianet, “çetele”yi her ay yayımlıyor. Devletin erkek şiddetine karşı harekete geçmediği, yasaları uygulamadığı her gün bir kadın öldürülüyor, şiddete uğruyor… Basında yer alan toplumsal cinsiyet temelli vakaları ele aldığımız “çetele” devlete her ay görevini hatırlatma belgesi aslında…
Her ay bu hatırlatmayı yapmaya devam edeceğiz.. Çetele arşivine ulaşmak için tıklayın..
Sağlıkta yeni bir tartışma
Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü kamu hastanelerine gönderdiği yazıyla hekimlerin muayene etme sürelerini düşürdü.
TIKLAYIN - Doktorlara kısa sürede daha fazla hasta bakın emri
Hikmet Adal’ın konuştuğu Kocaeli Tabipler Odası Başkanı Dr. Zeki Hamşioğlu’na göre, hekimlerin günde 72 hastaya randevu vermesi öngörülüyor. Randevusuz gelen hastalarla beraber bu sayı 100’ün üzerine çıkacak.
Hamşioğlu, “72 hastanın bir hekim tarafından bakılması bazı branşlar için olası değil. Bir psikiyatristin 5 dakikalık aralarla hasta kabul etmesi mümkün değil” diyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) belirlemiş olduğu standart 20 dakika.
Hamşioğlu, sağlıkta yeni bir tartışmayı başlatacak bu uygulamayı yargıya götüreceklerini söylüyor.
Bu arada konuyla ilgili Eriş Bilaloğlu’nun "Tıbbi Muayene: 5 Dakikalığı Bile 10 Dakika" yazısını da buraya bırakıyorum.
AYM'den özgürlük kararları
Anayasa Mahkemesi geçen hafta örgütlenme özgürlüğüne dair önemli kararlara imza attı. Ayça Söylemez'in haberlerinden aktarıyorum..
Kamu Görevlisi Bakanı Protesto Edebilir: AYM, Milli Eğitim Bakanının alkışla protesto edilmesinin cezalandırılmasının hak ihlali olduğuna hükmetti. Ayça Söylemez’in haberine göre AYM’nin gerekçeli kararında, “…aynı zamanda birey olan devlet memurları çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gibi demokratik toplumun temel ilkelerinin korumasından yararlanırlar…” denildi.
Yasal Örgütün Faaliyetlerine Katılmak 'Terör Örgütü Üyeliğiyle' Cezalandırılamaz: Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) üyesi Ahmet Urhan’ın sırf bu sebeple “örgüt üyeliği” ile cezalandırılmış olması, Anayasa Mahkemesince “örgütlenme özgürlüğünün ihlali” olarak değerlendirildi.
Başsavcılık, İsimsiz İhbarla Usulsüz Telefon Dinlemesini Soruşturmadı: Dönemin “özel yetkili savcılarınca” isimsiz ihbarlar gerekçe gösterilerek yapılan telefon dinlemesinde ihlal kararı veren AYM, savcılığın TİB’in bu dinlemedeki rolünü soruşturmadığını ifade etti.
Asker Vurduğunu İnkar Etmişti: "Köylüler Bize Komplo Kurdu": Atının üzerinde sınırı geçerken sırtından vurulan İranlı S.K. “Vay babam” diyerek düşmüş ve yanına gelen köylünün elini tuttuktan sonra hayatını kaybetmişti. Askeri mahkemenin takipsizlik kararı, yaşam hakkı ihlali sayıldı.
İntihar haberleri nasıl yazılmalı?
Fatih'te yetişkin dört kardeşin maddi sıkıntılar nedeniyle intihar ettiği haberi hala canlı yayınlarda tartışılırken iki gün sonra aynı nedenle ve benzer yöntemle Antalya'da dört kişilik ailenin ölüm haberi geldi. İki olayın en fazla konuşulacak yönü insanları bu sona sürükleyen nedenlerdi. Ödenemeyen kiralar, biriken borçlar, hayatı kontrol edemeyecek duruma gelmiş maddi sıkıntılar... Kimi haberler ve yazılarda olayları dramatize etmekten tutun da insanların fotoğraflarına hatta tanık olmadıkları son anlara ilişkin hikayelere yer verildi. Oysa intihar haberleriyle ilgili belirli kurallar var. Çünkü bu yazılardaki romantikleştirme ve kahramanlaştırmalar kopya intiharlara neden oluyor.
Evrim Kepenek'in konuyla ilgili haberini ve bianet arşivinden önemli yazıları rehber olması için buraya bırakıyorum.
TIKLAYIN - Uzmanlar Uyardı: İntihar Haberleri Toplumda Kopya İntihar Dalgasına Neden Olabilir
TIKLAYIN - Gazetecilere Uyarı: Basit Sebeplere Bağlanınca İntihar Kolaylaşıyor
TIKLAYIN - İntihar Haberi Yapmanın Bir Adabı Var
TIKLAYIN - PROF. DR. ŞAHİKA YÜKSEL YAZDI / Birlikte Ölmeye Kim Karar Verir? İntihar mı? Cinayet mi?
Yeni medya, yeni mecaralar
Bu hafta medyada sevindirici ve heyecan verici haberler vardı.
Kısa Dalga: Haber Podcast Platformu "Kısa Dalga" Yayında.. Kısa Dalga'daki ilk podcast'ler arasında Nazan Özcan ve Basri Özgür'ün hazırladığı 4 bölümlük "Tarikatlar" dizisi yer aldı. Çarpıcı haber dosyalarını mutlaka dinlemelisiniz..
Yeni1mecra: Kurucu ekibinde gazeteciler İrfan Uçar, Hasan Akbaş ve Altan Sancar’ın yer aldığı “yeni1mecra” sansür ve baskıların hızla arttığı bir dönemde gazetecilikte ısrar eden ve işsiz gazetecileri destekleyen bir mecra olmayı hedefliyor.
İstanbul Telgraf: Genel Yayın Yönetmenliğini Şengün Kılıç’ın yapacağı ve 40’ı aşkın deneyimli gazeteciyi bünyesinde barındıran yeni bir gazete geliyor: İstanbul Telgraf. Kasım ayının ikinci yarısından itibaren okuyucuyla buluşacak.
Tüm meslektaşlarımıza başarılar diliyoruz...
İyi haftalar olsun..