Fotoğraf Evrim Kepenek/bianet
Makalenin İngilizcesi için tıklayın
Güneşli bir öğleden sonra, güvercinler uçuşuyor, rüzgâr ağaçların yapraklarını sallıyor. Kent gürültülü…
İstanbul Eminönü’ndeyiz…
Karşımdaki kadın Münevver Kızıl, son sekiz yıldır yaşadıklarını anlatıyor.
Anlattıkları sistematik şiddet, anlattıkları; kaçak elektrik kullanmadığı halde kendisini yetkili kuruma şikâyet eden bir erkek. Anlattıkları, hakaretler, ısrarlı takipler, sanal tacizler…
Kentin gürültüsü bir süreliğine duruyor.
Münevver anlatıyor…
Şimdi biz burada oturuyoruz, gelse beni öldürse beni kim koruyabilir?
Sekiz yıldır şiddete karşı hayatta kalmaya çalışıyorum. Bu benim için çok zorlu. Hayatımı bitiren bir dram. Bana sekiz yıldır yapmadığı bir şey kalmadı. 56 kere suç duyurusu yaptım. 6284 No’lu yasa kapsamında ise 24’üncü koruma kararım.
Hayatım resmen karakol adliye ve şiddet izleme önleme merkezi arasında geçiyor. Sürünmekteyim.
Ben 2011’de tanıştım bu erkekle. İlk başlarda gayet iyi gidiyordu. Sonrasında ayrılmak istediğimi belirtince şiddet başladı. 2015’te öldürmek amacıyla üstüme aracını sürdü. Kafama silah dayadı.
Benim adıma telefon hattı çıkartıyor. Benim adıma aldığı hattan kendisine mesaj çekiyor. Buna dair suç duyurusu yapıyor. Ben buna dair ceza aldım. Denetimli serbestlik kapsamında adliyede çalıştım. İşlemediğim bir suç üzerinden...
Sürekli ölüm korkusu yaşıyorum. Sadece canımı almadı. Her gün beni öldürüyor. Ölüm korkusu hep ensemde...
Benim talebim net. 25 Kasım’da Kadıköy’de meydana çıktığımda elimde öldürülen kadınlar vardı. Ben öldükten sonra kimse benim pankartımı elinde taşımasın. Benim sesimi şimdi duyulsun. Ben öldükten sonra beni diriltemezsiniz. Ama sesimi duyarsanız beni yaşatabilirsiniz.
Hayatta kalmak için başka ne yapmam gerekiyor?
Devletin de yasaları uygulamasını, kadınların korunmasını istiyorum. Bu erkeğe karşı 24 koruma kararı aldırdım. Bak biz burada açık ortamda oturuyoruz. Şimdi gelse beni öldürse kim beni koruyabilir?
Ayşe Tuba Arslan 46 kere suç duyurusu yaptı. Beni de öldürebilir. 56 başvuru yaptım. Halen daha ona güçlü bir ceza verilmedi. Bana hakaret ettiği davadan 600 TL ceza aldı. Şiddetten 3 bin TL ceza aldı.
Bu bir ceza değil. Ödül gibi bu cezalar. Yaşadığım her gün ölümü hissederek yaşıyorum. Bu benim çok canımı yakıyor.
Adalet Bakanlığı, Aile Bakanlığı benim durumumla hiç ilgilenmiyor. İlla öldüğümde mi benimle ilgilenecekler? İlla ölmem mi gerekiyor? Ben ölümden kaçıyorum. Beş kere ev değiştirdim.
Mahkemeler sesimi duymuyor. Bu adam bir suç makinesi. Sabıkasına bakılınca anlaşılıyor. Mahkemenin tutumuna bakınca adama ceza vermeyeceklerini anlıyorsunuz. Bu erkek başkalarının adına birden fazla hat kullanıyor, kimlik kullanıyor.
“Delil yetersizliğinden soruşturmaya gerek yok” diyor mahkemeler. Sığındığım devlet kapısında bile bana deli muamelesi yapıyorlar. Ben neden Ali’yi, Veli’yi şikâyet etmiyorum da Seyfettin T.’yi ediyorum…
Kanıtları var. Bu adam beni öldürmekle tehdit ediyor. Devlet beni korumuyor. Ses kayıtlarında da var bu erkeğin bana yönelik tehditleri…
Ne yapacağımı bilmiyorum artık, mahkemelerden sonuç yok. Yaşamak için illa Yasemin gibi bu ülkeyi terk mi edeyim? Yaşamak için Yasemin gibi ülkeden gitmek istiyorum…
Ben öldürülürsem, katil tek bir erkek değil. Katil, benim sesimi duymayan milletvekilleri, hak savunucuları, örgütler…
Sorumlu hepinizsiniz
İstanbul Eminönü’ndeyiz…
Karşımdaki kadın Münevver Kızıl, son sekiz yıldır yaşadıklarını anlatıyor.
Anlattıkları çözümsüzlük. Anlattıkları şiddet karşısında korunmamak… Anlattıkları erkek şiddetine karşı derin sessizlik, anlattıkları cezasızlık…
Münevver Kızıl, sesi duyulsun istiyor! Münevver Kızıl yaşamak istiyor!
(EMK)