Türkiyeli Facebook kullanıcılarının ezici çoğunluğu, 2014’ü esrarengiz bir minnettarlık içinde “2014 muhteşem bir yıldı, bunun parçası olduğun için teşekkürler...” paylaşımlarıyla uğurlayıp 2015’i coşkulu fakat kırılgan bir umutla kucakladı.
Herkes gibi Türkiyelilerin gönlünden de yeni yılla beraber ekonomik gelirlerinin, sosyal hak ve özgürlüklerinin ve bireysel ve toplumsal huzurun artması geçiyor. Gönülden geçenlerin hayata geçmesinin önünde ise devasa engeller var. Maalesef bu engellere değinilmeksizin göklere, evrene, Tanrı’ya, türbede yatan dedelere, Noel Baba’ya veya herhangi başka bir “güç odağına” dilekler gönderiliyor; sorunu tespit etmeden, bunun kaynağını incelemeden, akıl ve hukuk (ve modern hukukun bir bileşeni olarak vicdan) temelli bir çözüm planı geliştirilmeden “n’olursun bizim işi hallediver” deniyor.
Görünür ve acil eylem gerektiren meselelerin altında yatan etkenler ve kavramlar hem birey hem devlet hem de uluslararası camia nezdinde sorunsallaştırılmıyor. İşte bu düşünsel eğilimin bir sonucu olarak, “kadının yeri, evi olduğu için” eşinin çalışmasına izin vermeyen, kızlarını okula yollamayan dar gelirli bir erkek, hâlâ “umudunun esiri” olmaya devam edebiliyor. Bu arada bu yoksul ailenin, “iktidarın” da garantisini verdiği üzere rızkıyla doğacak olan beşinci çocuğunun yolda olduğunu müjdeleyelim. Yukarıda bahsedilen bakış açısı sayesinde (!) geleceği kalın bir karanlık, yoksulluk, şiddet, sağlık sorunları ve eğitimsizlik perdesiyle örtülmüş görünen bu ailenin “reisi”, Türkiye’de gelir eşitliği, yoksullukla mücadele ve sağlık alanlarında ortaya konan devlet politikalarının, bu çok bireysel/ailevi görünen açmazların asıl kaynağı olduğunu fark edemiyor. Ve ancak sihirli bir değneğin hayatını düzeltmesinden medet umabiliyor.
İşte aynı sihirli değnek talebi, Türkiye’nin çeşitli illerinde, özellikle Suriyeli mülteciler ile sığınmacıların yoğun olarak ikamet ettikleri -Maraş, Kilis, Adana, Urfa, Antep ve İstanbul gibi- kentlerde de yankılanıyor: “Bunlar nereden geldilerse oraya dönsünler!”
Talep oldukça net fakat “Ne sebeple ve nasıl buraya geldiler?” sorusu yanıtlanmaksızın bu “dileğin” gerçekleşmesi mümkün değil. Şundan emin olabiliriz ki 2015, mültecileri alıp götürmeyecek, gelir eşitsizliğini düzeltmeyecek ve suçunu Türkiye’deki büyük mülteci ve sığınmacı gruplarının üstüne yıkmaya çalıştığımız maddi sıkıntılar yok olmayacak.
Mülteci ve sığınmacıları Türkiye’ye gelmek zorunda bırakan sebeplerin incelenmesi ayrı ve bir hayli uzun başka bir yazının konusu. 2015’e henüz girmişken, işe en azından 2014 sonu itibariyle dünya genelindeki mülteci trendlerini ve Türkiye’nin genel tabloda nasıl bir renk teşkil ettiğini görmek için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği – BMMYK (United Nations High Commissioner of Refugees -UNHCR) verilerine bir göz atmakla başlayalım:
Afrika
* Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DKC) ve Nijerya’da devam eden iç çatışma ve genel şiddet ortamı nedeniyle, yüz binlerce insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı.
* 2014 sonu itibariyle 427.200 Orta Afrika vatandaşı Kamerun, DKC, Çad ve Kongo’da mülteci olarak yaşıyor.
* Kamerun’da Orta Afrika dışında Nijerya ve benzeri ülkelerden gelen toplam 278 bin mülteci kayıtlı bulunuyor.
* 429 bin DKC vatandaşı, an itibariyle Burundi, Ruanda, Tanzanya ve Uganda’da mülteci olarak bulunuyor.
* 2013’ün Aralık ayında Güney Sudan’da patlak veren kriz nedeniyle Etiyopya, Kenya, Sudan ve Uganda’ya 450 bin yeni mülteci geldi.
* Doğu Afrika’nın en çok mülteci kabul eden ülkesi Etiyopya oldu; Somali ise toplamda 1 milyonu geçen bir rakamla en çok mülteci veren ülke olmaya devam ediyor.
* Kuzey Afrika’da BMMYK, yaklaşık 140 bini Mısır’da olmak üzere toplam 155 bin Suriyeli mülteci kaydetti.
* Cezayir’deki kamplarda 165 bin Batı Sahralı mültecinin kaldığı tahmin ediliyor.
Orta Doğu
* Şaşırtıcı gelebilir fakat Suriye’de hâlâ 33 bini aşkın Irak, Afganistan ve Somali uyruklu mülteci ve sığınmacı yaşıyor. Irak’ta ise 17 bin 400’ü Türkiyeli ve büyük bir bölümü Filistin, İran ve Suriye uyruklu olmak üzere 355 bini aşkın mülteci ve sığınmacı mevcut.
* Ürdün’de 740 binden fazlası Suriyeli ve geri kalanı Iraklı olan yaklaşık 811.070 mülteci ve sığınmacı ikamet ediyor.
* Lübnan’a sığınan Suriyelilerin sayısı 1.435.840’ı geçti. Ülkede Iraklı ve Sudanlı gruplar da dahil olmak üzere 1.445.620 mülteci ve sığınmacı bulunduğu tahmin ediliyor.
* Devam eden şiddet olayları ve güvenlik tehdidi nedeniyle mülteci veren bir ülke olmasına rağmen Yemen’de de yalnızca BMMYK’ya kaydolan mülteci ve sığınmacıların sayısı 246 bin civarında ve bunların yüzde 95’ini oluşturan Somalilileri Etiyopyalılar takip ediyor.
* İran, dünyanın en geniş kentli mülteci nüfusuna sahip: 950 bin Afgan mülteci İran’da kayıtlı olarak kentlerde ikamet ediyor. İran’da Irak ve Pakistan vatandaşları da eklenince toplam mülteci ve sığınmacı sayısının 982 bin 120 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Asya-Pasifik
* Pakistan, dünyanın en çok mülteci kabul eden ülkesi. Pakistan’da BMMYK ile kayıtlı olan mültecilerin sayısı 1,5 milyon civarında.
* Afgan mülteciler, dünyanın en uzun zamandır mülteci olarak yaşayan grubunu oluşturuyor. Ve bu grubun yarısından fazlası çocuklardan meydana geliyor. Afgan mültecilerin yaklaşık yüzde 96’sı Pakistan ve İran gibi komşu ülkelerde ikamet ediyor.
* Nepal’de yaklaşık 40 bin, Hindistan’da ise 200 bini aşkın (çeşitli ülkelerden gelen) mülteci ve sığınmacının yaşadığı biliniyor.
* Tayland’ın Myanmar sınırındaki kamplarda yaklaşık 120 bin mülteci barınıyor. Ülkede yaşayan mülteci, sığınmacı ve benzeri durumdaki kişiler ile vatansız kişilerin toplamda 645 bin 400’e eriştiği tahmin ediliyor. Bunların büyük kısmı Myanmar'dan geliyorı; geri kalanı ise Sri Lankalı, Filistinli ve Pakistanlı.
* 2014’ün ilk yarısında Japonya’da 2 bin 200, Kore Cumhuriyeti’nde ise bin yeni mülteci başvurusu yapıldı. Bu oranlar, diğer sanayileşmiş ülkelere kıyasen çok düşük olmasına rağmen, iki ülkenin de tarihlerinde kaydedilen en yüksek rakamlar.
* Yeni Zelanda’da 2014’ün ilk yarısına bakılacak olursa, mülteci statüsü başvurularında 2013’e göre yüzde 20’lik bir düşüş yaşandı.
Avrupa
* Eylül 2014 itibariyle Ukrayna’da 275 bin kişi yerinden edildi. 168 bini Rusya’da olmak üzere toplam 172 bin Ukrayna vatandaşı komşu ülkelerde mültecilik başvurusunda bulundu. 149 bin Ukraynalı ise diğer yasal yollarla Rusya’da ikamet ediyor.
* Ermenistan’da takriben 12 bin Suriyeli uluslararası korumadan yararlanıyor.
* 2011’de patlak veren Suriye krizinden bu yana tahminlere göre 1 milyona yakın Suriyeli, Türkiye’de mülteci veya sığınmacı olarak ikamet ediyor. Türkiye’deki diğer büyük mülteci gruplarının başını çeken tahminen 100 bin civarında Iraklıyı, Afganlar ve İranlılar takip ediyor. BMMYK’nın 2014 ortalarındaki tahminlerine göre 2015 yılı başlarında Türkiye’deki mülteci ve geçici sığınmacıların sayısı 1.700.000 Suriyeli de dahil olmak üzere 1.900.000’e ulaşacak.
* Avrupa Birliği üyesi ülkelerde mültecilik başvuruları, 2014’te 2013’e oranla yüzde 25 arttı. Başvurucuların dörtte biri Afganistan, Eritre ve Suriye uyruklu. Yine dörtte biri 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor. Başvuranların tahminen 436 binlik büyük bir kısmını vatansız kişiler teşkil ediyor.
* Avrupa Birliği’nin en fazla mülteci başvurusu kabul eden ülkesi Almanya. Onu sırasıyla Fransa, İsveç, İtalya ve İngiltere takip ediyor.
* İtalya’ya 2014’ün ilk yarısında deniz yoluyla başta Eritre ve Suriye olmak üzere çeşitli ülkelerden toplam 87 bin kişi geldi. İspanya ve Yunanistan’da da deniz yoluyla gelenlerin sayısında artış gözlemlendi.
Amerika
* Kuzey Amerika’da yapılan mülteci statüsü başvurularında 2013’e oranla yaklaşık yüzde 27’lik bir artış gözlemlendi.
* Kanada’da 2014’te yapılan mültecilik başvuruları 2013’e kıyasla yaklaşık olarak yüzde 29 yükseldi.
* ABD’de yapılan mülteci statüsü başvuruları, 2013’e göre yüzde 27 arttı.
En çok başvuru alanlar ve yapanlar
28 Avrupa Birliği üyesi ile diğer 10 Avrupa ülkesi (Arnavutluk, Bosna-Hersek, İzlanda, Lihtenştayn, Karadağ, Norveç, Sırbistan, İsviçre, Makedonya ve Türkiye) ve altı diğer sanayileşmiş ülkeden (ABD, Kore Cumhuriyeti, Yeni Zelanda, Japonya, Kanada, Avustralya) oluşan toplam 44 ülke üzerine hazırlanan BMMYK raporuna göre;
* 2014’ün ilk yarısında en çok mülteci başvurusu alan beş ülke Almanya, ABD, Fransa, İsveç, Türkiye. 44 ülkedeki toplam mülteci başvurularının yüzde 62’i bu 5 ülkede yapıldı.
* 2014’ün ilk yarısında en çok mültecilik başvurusu yapanlar ise sırasıyla Suriye, Irak, Afganistan, Eritre, Sırbistan.Raporda yer alan 44 ülkedeki başvuruların yüzde 37’sini bu ülkelerin vatandaşları yaptı.
Bu rakamlar silsilesinden de idrak edebileceğimiz üzere, mülteci meselesi, dış mihrakların oyunlarının bir parçası olarak Türkiye’nin başına salınmış bir musibet değil; tüm dünyada ağır sonuçlar doğuran ve her devletin ajandasında yer alan/alması gereken göz ardı edilemez bir gerçek.
Şiddet –silahlı, psikolojik, devlet eliyle/çeşitli örgütlerce/aile-içi/toplumsal ve diğer her türlü şiddet– yalnızca Orta Doğu’daki değil, dünyanın birçok yerindeki insanları istemedikleri hâlde ülkelerini terk etmek zorunda bırakıyor. Yukarıdaki rakamlar, ülkelerini değilse bile yaşadıkları bölgeleri, evlerini ve tüm sosyal çevreleri ile destek mekanizmalarını bir yana bırakmaya zorlanan yani ülkeleri içinde yerinden edilen kişileri kapsamıyor.
Bu bilgiler ışığında, ne kadar mühim ve çetin bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu fark etmemiz ve bu problemin mağdurlarından ziyade sebeplerine karşı mücadele etmeye başlamamız umuduyla... Hoş geldin 2015!
* Fotoğraf: Anadolu Ajansı.