*Görsel: Pixabay.
-Muhalif olunan tarafların fikirlerine karşı gelmek için nefret suçu işlemek değildir.
-Muhalif olunan tarafın varsa eğer cehaletine ortak olmak yahut bu cehaletin sahasında söylem üretmek değil, söylemi uluslar üstü ve kimlikler üstü bir düzlemde hak temelli oluşturmaktır.
-Muhalefet, kendisine zaman kaybettirmek için yaratılan sahte gündemlere karşı bilinçli olması gereken, demokratikleşme hususunda asıl olan meselelerle ilgilenmeyip kelime oyunu oynayan taraf değildir.
-Muhalif, muhtelif olanı görmezden gelen değildir; dolayısıyla muhalefet, çoğunluğu arkasına alıp azınlığı ezen taraf da değildir. Bu açıdan, radikal demokrasiden yana olması gereken muhalefetin geleneksel tutumlarından sıyrılıp radikal muhalefet tarzını üstlenmesi gerektiği söylenebilir.
-Muhalefet, muhalif olduğu görüşteki insanları ötekileştirmeden, onları da müzakere sürecine davet edendir; rasyonel empatiyi ''diğerleri'' için olumsuzlayan değil.
-Muhalefet, iktidar olması gereken taraf değil, yönetişim ilkelerini benimseyip iktidar olma zihniyetine karşı duran taraftır.
-Muhalefet, ''halk ile'' hareket eden taraftır, ''halk için'' değil.
-Muhalefetin çoğulcu bir kimlik benimsemesi, tek bir kimliği ya da kimlikleri ön plana çıkartıp diğerlerini de bu kimlik üzerinden tanımlayan taraf değildir.
-Muhalefet, siyasal şiddeti olumlayan taraf değildir.
-Muhalefet, entelektüel olarak üretip eylemeyen, tarih yazımına müdahil olmayan taraf değildir. Karşı söylem kuvvetini, ''söylem'' den alır.
-Muhalefet, kamusal alanda görüşlerini dile getirip eyleyen taraftır, kendi bireysel dünyasında fikir beyan eden değil.
-Muhalefet, geleceğe dair karanlık tablolar çizip, toplumda umutsuzluk yaratacak taraf değildir. Umutsuzluk, eylemsizliğe götürür.
-Muhalefet, bürokratik, hiyerarşik ilişkiyi olumlayan, yaşanan acılar üzerinden üstünlük kurmaya çalışan taraf değildir.
-Muhalefet, her türlü ideolojiyi eleştirel bir biçimde süzgeçten geçirmeyi bilen taraftır. Muhalefet, analitik düşünme kabiliyeti gerektirir, fanatiklik değil.
-Muhalefetin görevi mücadele etmek değildir. Mücadele, "tartışma, cedelleşme" sözcüğünden feyz alır ve güç gösterisinden beslenir. Münakaşa (birlikte nakş etme) ve münazara, müzakere kültürüne içkin olmalıdır; mücadele değil.
-Muhalefet, kimlikleri romantize eden taraf değildir.
-Muhalefet, dogmatik dünya görüşlerine karşı durmalıdır. Her muhafazakâr tutum, muhalefeti değil iktidarı güçlendirir.
-Muhalefet, partileşip strateji oluşturmak değil, halk ile müzakere sonucunda birleşip söylem oluşturmaktır.
-Muhalefette hedef, muktedirin alternatifi bir iktidar yaratmak olmamalıdır; bu durum bozulmuş bir kekin üzerine pudra şekeri ekmeye benzer.
-Her türlü iktidar hastalıklıdır; buna halkın iktidarı da dâhil. Muhalefet, iktidar karşıtlığı söylemi ile değiştirilmelidir. Dilimizdeki ''muhalefet''in karşılığı ''opposition'' yani karşı gelmektir ve karşı tutumda olan kimseler topluluğunu niteler. Hâlbuki ''iktidar karşıtı'' kelimesine denk düşen ''anti-power'', yukarıda belirtilen maddelere daha uygundur. Muhalif kelimesinin karşıtlığı olumlayan karakteri, söylemlere ön biçim vermektedir ve bu koşullanma yaratır, beraberliği zedeler.
Dolayısı ile hem muhalefet kültürünü sorgulamak hem de ''muhalefet'' ve beraberinde kullandığımız kavramları yapı bozuma uğratmamız gerekmektedir. Zira kullandığımız kavramlar eylemlerimizi, eylemlerimiz de kavramlarımızı şekillendirir.
(GY/PT)