Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden veya bu alanda çalışan uzman, akademisyen ve gazetecilerin hem fikir olduğu başlıklardan biri de eğitim müfredatının dönüştürülmesinin gerekliliği.
Hatta İstanbul Sözleşmesi'nin 14. Maddesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin müfredatlar üzerinden dönüştürülmesine vurgu yapıyor.
Ev işlerinde “anne ve babaya biçilen rollerin” bir yardımlaşma gibi sunulması, “kadınsan kahkaha atamazsın”, “erkeksen duygularını göstermemelisin” gibi öğretilen kodların büyük bir bölümü, okullardaki müfredatla maalesef daha da güçleniyor.
Aslında bir bakıma, bireyler, çocuk yaşlarından itibaren kendilerine öğretilen ezberletilmiş kalıpların içinde oluyor. Kadınların ve erkeklerin kimlikleri, kimliklerimiz, okul müfredatlarıyla birlikte, bizi, birer “barış yanlısına”, “doğa savunucusuna”, “dayanışmacıya” veya tam aksi ynde bireylere dönüştürebiliyor.
Muhtemel ebeveynler evi “yardımlaşma” değil “eşitlikçi bir iş bölümü” üzerinden yönetse de kız veya oğlan çocuğu okula gittiğinde klasik kodlanmış müfredatla karşılaşacağından ve toplumsal rutin içinde bu kodları sıkça göreceğinden yine de tam olarak cinsiyet özgürlükçü bir bakışa sahip olamayabilir.
Bazı ülkeler
Okul müfredatlarını toplumsal cinsiyet eşitsizliğini azaltma niyetiyle hazırlayan iyi örnekler var elbette…Dünyada...
Örneğin, İspanya’daki Montecastelo Okulu çok farklı bir uygulamaya imza atıyor. Pek çok insanın evde öğrenmesi gereken ütü yapmak, dikiş dikmek ve yemek pişirmek gibi ev işlerini öğrencilerine ders olarak okutuyor.
Sloganı “Eşitlik uygulamayla öğrenilir” olan okul özellikle erkek öğrencilerinin bu dersleri almaları isteniyor. Dersin bir sloganı da "Bir ev iki kişinin meselesidir"
Fransa’da "okullaşma sonunda bilmen gereken her şey" temel bilgisine göre, ilköğretimde öğrencilerin edinmesi gereken sosyal ve kentsel becerilerin tümünde “karşı cins için saygı” yer alıyor.
Danimarka’daki Cinsiyet Eşitliği Bakanı, 2008’de kreşlerde cinsiyet konusuyla ilgili bir rehber hazırladı. Yine İtalya 2008’de Eşit Fırsatlar Bakanı, cinsiyet farklıklarıyla ilgili öğrenme modülleri sunan lise seviyesindeki okulların sunduğu projeler için maddi kaynak fırsatlarını duyurdu.
Finlandiya’da liseler için gerekli cinsiyet eşitliği planlarını yazmak için yeni rehber kitap, planın nasıl hazırlanacağını ve öğretim metotları geliştirmenin ve her iki cinsiyet için de yararlı olacak öğrenme ortamları yaratmanın önemini vurguladı, vurguluyor.
“Eğitim Çıktıları Cinsiyet Farkları Avrupa’da Mevcut Durum” başlıklı araştırmaya göre, Malta, Avusturya, Finlandiya ve Lihtenştayn’da cinsiyet eşitliği temel eğitim yasalarının temel amaçlarından olmasa da, zorunlu okul müfredatının önemli ilkelerinden biri.
Yani, bu ülkelerde ulusal müfredat eğitim için oluşan yasal çerçevenin önemli bir parçası. Birleşik Krallık’ta (İngiltere, Galler ve İskoçya), Cinsiyet Eşitliği Gücü tüm eğitim kurumlarının “cinsiyet eşitliğini desteklemesi ve bu konuda harekete geçmesini” gerektirir Kuzey İrlanda’da cinsiyeti içeren ve dokuz temelde fırsat eşitliğini destekleyen benzer bir Eşitlik Gücü bulunuyor.
İsveç ve Norveç’te, cinsiyet eşitliği hedefi sadece temel eğitim yasasında değil aynı zamanda da okul öncesinden ortaöğretimin sonuna kadar müfredatta yer alıyor.
Türkiye’de durum ne?
Türkiye’deki müfredatı cinsiyetler açısından inceleyen isimlerden biri Şirin Tekeli 2019 Araştırma Ödülünü alan isimlerden araştırmacı Sezen Bayhan. Yaklaşık bir yıldır araştırmalarını sürdüren Bayhan, Şirin Tekeli 2020 Araştırma Ödülleri’nin çevrimiçi toplantısında mini bir sunum yaptı.
“Ders Kitapları ve Müfredatta Cinsiyetlendirilmiş- Bayhan bulgularından birini, “cinsiyetlendirilmiş-askerileştirilmiş ulus kimlik bağlamında karşılaştırıldığında, bir süreklilik olarak kendini korkusuzca vatan için feda eden kahraman kadınların her dönemde idealize edildiği ortaya çıkarken, bu kadınların idealize edilme biçimine dair bazı farkların olduğu görülüyor” diyerek paylaştı. Ek olarak “Cinsiyetlendirilmiş-askerileştirilmiş ulus kimlik anlatısında kadınlara biçilen rolün eşitlik ve kadın hakları bağlamında verilmesinden vazgeçilmesinin güncel eğitim politikasında da paralellik bulduğunu görebiliriz” diyen Bayhan’ın araştırmaları sürüyor. TIKLAYIN – Sezen Bayhan’ın araştırmasının özeti Bayhan bulgularından birini de “Kadınların, ulusun geleceğinin tehlikede olması durumunda korkusuzca savaşa katılan ve savaşa “destek” veren ulusal kahramanlar olarak temsil edilmelerine rağmen kitaplardaki genel kadın görünümünün en direngen unsurunun kadınların ev işleri ile özdeşleştirilmesi olduğu söylenebilir” olarak özetliyor. Finlandiya, Danimarka, İspanya, İtalya ve İspanya gibi ülkeler toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren kodlanmış rolleri yıkma derdine düşmüş, bu alanda reform çalışmaları yaparken, her nedense, Türkiye'deki okul müfredatlarında tam tersine bir süreç yaşanıyor. Bir dönem hayatımızın ortasına yerleşen bir deyim vardı: "Türkiye İran mı olacak?" Hatta bu deyim de dış ve iç siyasetin durumuna göre zaman zaman da değişir. Dilerim öyle günler gelir ki dilimize şöyle deyimler de yerleşir: "Türkiye Finlandiya mı olacak?" yok yok acaba, "Türkiye İspanya mı olacak?" 17 Aralık Seks İşçilerine Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ydü.. Yazıda kendine yer bulan fotoğraf, Nijerya’daki insan kaçakçılarının eline düşen seks işçilerinin sorunlarına değinen ve bu sorunları anlatmak için haberci olarak aralarına katılan filmden bir kare. “Òlòtūré” isimli filmin senaryosunu, Yinga Ogun’un yazdı, Sharon Ooja,Omoni Oboli gibi isimler başrolde. Konusuna gelince…Lagos'ta insan kaçakçılığını ortaya çıkarmak için seks işçisi kılığına giren bir gazeteci, istismar edilen kadınlarla ve şiddetle dolu acımasız bir dünya ile karşılaşıyor. (EMK) Kaynaklar: Eğitim Çıktılarında Cinsiyet Farklılıkları: Avrupa’da Alınan Tedbirler Mevcut Durum http://www.feministyaklasimlar.org/sayi-36-ekim-2018/degisen-ders-kitaplarinda-toplumsal-cinsiyet/Yazının fotoğrafı