Dünya çapında internet üzerinden alışveriş denince, akla gelen ilk adreslerden biri Amazon. Almanya’da da uzun süredir birinciliği kimselere bırakmayan bir başarıya sahip. Özellikle Noel zamanı yaşanan hediye-alışverişi-çılgınlığında sadece birkaç tıklamayla zahmetsizce para harcatırken, zamandan kazandıran tatlı bir yanı var. Düşünün Noel günü bile -ki Almanya’da İsa bebeğin doğumunun beklendiği bu gün, ülke genelinde tam bir hareketsizlik hâkimdir, hayat durmuş gibidir- verdiğiniz sipariş bir an önce elinize ulaşmak için geceden yola çıkıyor. İşte bu siparişin paketlenme ve yola çıkma meselesinin bir de görünmeyen yanı var.
Site kullanıcısı için dışarıdan herşey sıkıntısız, kolay ve toz pembe. Fakat sıra o paketlerin zamanında elimize ulaşması için geçici süreli istihdam edilen insanlara ve çalışma koşullarına gelince işin rengi değişiyor.
Almanya Birinci Kanalı ARD’de yayınlanan Diana Löbl ve Peter Onneken imzalı Ausgeliefert! Leiharbeiter bei Amazon (İade Edildi: Amazon.com Göçmen İşçiler) adlı belgesel*, Amazon’un şimdiye kadar topladığı olumlu puanları yerle bir edecek kadar can sıkıcı.
Belgesel aynı zamanda alışveriş meraklılarını, sitede sunulan uygun fiyatlı veya ucuz ürünlerin arkasında yatan gerçeği bir kez daha düşünmeye itiyor: Koskoca şirket geçici işçilerin kazançlarından mı tasarruf ediyor?
Çalışma ve barınma koşullarından ulaşıma
30 dakikalık görüntülerde Amazon’un Bad Hersfeld (Hessen) lojistik merkezinde, yoğun sipariş dönemlerinde geçici işçi olarak çalışmak için başta ekonomik krizin vurduğu İspanya olmak üzere Avrupa’nın farklı ülkelerinden Almanya’ya gelmiş insanların durumu anlatılıyor.
“Ayda 1.500 Avro kadar kazanacakları” hesabıyla ülkelerindeki işsizliği terk eden, “piyango vurmuş kadar sevindiklerini” anlatan göçmen işçileri, Almanya’ya ayak bastıklarında ilk kötü sürpriz bekliyor: Geçici iş sözleşmesini doğrudan Amazon’la değil, aracı firmayla imzalayacaklarını öğreniyorlar. Bu İspanya’da iş başvurusu sırasında vaat edilenden yüzde 12 daha düşük gelir anlamına geliyor. Buraya kadar gelmişken dönmek olmaz diyerek, değil içeriğini dilini bile anlamakta güçlük çektikleri, Almanca yazılmış geçici iş sözleşmelerine imza atıyorlar.
Gazetecilerin dikkatini konuya çeken, işçilerin lojistik merkeze ulaşımını sağlayan bir otobüs şoföründen aldıkları e-posta olmuş. Otobüs şoförü tanıdığı olduğu durumun katlanılmaz olduğunu düşünüyor. Geçici işçiler, gece veya gündüz, vardiya bitiminde kimi zaman saatleri bulan bekleyişin ardından gelen tıklım tıklım dolu otobüsle, kilometrelerce uzaklıktaki kalacakları yere götürülüyorlar. Ulaşım olanağı kısıtlı. Kimi zaman vardiyalarına geç kalmamak için 17 kilometre yürüdüklerini, geç kaldıkları takdirde maaşlarından kesinti yapıldığını anlatıyorlar.
Yine Noel dönemi günde 15 saat, izin yapmadan çalıştırılan insanlar olduğuna değiniliyor. Bu dönemde sipariş sayısı beklenenden az olduğu takdirde, geçici işçilerin “fazlası” kimi zaman 24 saatten daha az bir sürede adeta “paketlenip” ülkelerine “teslim ediliyor.”**
Amazon’un Almanya’da yer alan toplam 7 lojistik merkezinde 7.700 kişi çalışıyor. Hepsinde de durum aynı. Ver.di işçi sendikasından bir yetkili, “çoğu işsizliğin yüksek olduğu Avrupa ülkelerinden gelen Amazon çalışanlarının yıllardır yoğun baskı, gelişigüzel aramalar ve kısa molalar gibi farklı şikâyetlerde bulunduklarını”, ancak ülkelerine geri gönderilme ve işsiz kalma korkusundan hukuksal yollara başvurmaktan çekindiklerini hatırlatıyor.
Neonazi bağlantılı güvenlik görevlileri
Göçmen işçiler ya ölü sezonda boş olan tatil evlerinde ya da ucuz otellerde kalıyorlar. Konaklanan mekânlarda “düzeni”, “dış görünüşleri bile göz korkutan, siyah üniformalar ve deri botlar giyen asker tıraşlı” güvenlik görevlileri sağlıyor. Düzenden kasıt, örneğin yemekten sonra yanında ekmek götürmek yasak. İnsanlar uykuda veya duştayken, hatta odalarında değilken bile çantaları, odaları ve kişisel eşyaları “burada polis biziz” diyen güvenlik görevlileri tarafından aranıyor.
Bir çalışan şunları anlatıyor: “5 kişiyle birlikte daracık bir odada kalıyordum. Bir gün görevliler gelip ‘çamaşırlarımı duvardaki ısıtıcıda kuruttuğum’ için beni odadan atacaklarını söyledi. Vücudu dövmelerle kaplı kaslı bir adam ‘Odadan çık’ dedi. Ben odada hazırlanırken dışarıda arabada bekliyorlardı. Gözümü korkutmak için de arabanın farlarını yakıp odanın içine tuttular.”
Belgeselde, korumaların aşırı sağcıların favorisi Thor Steinar giysileri içinde görüntüleri de var. Amazon.de’nin, Bundesliga stadyumlarının çoğunda ve Federal Meclis’te yasaklanan markayı 2009’da satış repertuarından çıkarttığına işaret ediliyor.
Amazon’un çalıştığı güvenlik firmasının adı H.E.S.S. (Hensel European Security Service). Hitler’in parti vekili ve Neonazi ikonu Rudolf Hess’in adından mı esinlenildiği merak konusu. H.E.S.S.’in internet sayfası üzerinden aşırı sağcılarla bağlantısı olduğu bilinen firma ve kişiler hakkında ipuçlarına ulaşmak mümkün. Peki Amazon nasıl bir güvenlik firmasıyla çalıştığını biliyor mu? Amazon gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakıyor.
Amazon’un belgesele tepkisi
Belgeselin yayınlanmasının ardından Amazon, güvenlik hizmeti veren firma ve işçilerin barınma ve ulaşımından sorumlu turizm şirketiyle ilişiğini kestiğini açıkladı.
Federal Çalışma Ajansı’nın, Amazon’a işçi sağlayan firma hakkında başlattığı özel inceleme sonucunda işçi çıkarma kanununa aykırılıklar tespit edildi. (GAW/HK)
* Ausgeliefert! Leiharbeiter bei Amazon adlı belgesele ARD’nin medyatekinden ulaşılabilir:
** Burada belgeselin Almanca ismi “ausgeliefert” sözcüğüne gönderme yapılıyor.