Manşet fotoğraf: Yeni Yaşam, röportaj fotoğrafları Mehmet Yılmaz
Navenda Çanda Mezopotamya Türkçe adıyla Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), 27 Eylül 1991 yılında Musa Anter, İsmail Beşikçi ve Ali Temel'in de aralarında bulunduğu bir grup aydın tarafından İstanbul'da kuruldu.
Tiyatro, sinema, müzik, halk dansları, çağdaş dans gibi sanatın birçok dalında üretim yapan MKM, komünal sanat anlayışıyla, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu halklarının sesi, dili ve rengi olmayı amaç edindi. 29 yılda tiyatro, sinema, müzik, resim birçok dalda atölyeler düzenledi, binlerce öğrenci yetiştirdi. Kürt kültürünü geniş kitlelere ulaştırdı.
29 yıllık varoluş süreci kurulduğu yıllar itibariyle pek de kolay olmadı. MKM, birçok kez polis baskınına uğradı, etkinlikleri engellendi, sanatçıları gözaltına alındı ve hatta tutuklandı.
2016'da çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile de kapatıldı. Ancak tüm bu engellemelere rağmen MKM ayakta kalmaya devam etti.
Baskılara rağmen ayakta kalmaya devam etti ancak karşılaştığı baskılar sona ermedi. MKM, çalışanları üç gün önce 18 yıldır faaliyet gösterdikleri binadan zorla çıkarıldıklarını duyurdu.
Vakıflar'a ait olan Tarlabaşı'ndaki binanın kirasında çok büyük bir artırım yapıldığını belirten MKM'liler, binanın tadilatı için 2019'da tadilat ihalesi açıldığını, ihaleleri kazanmalarına rağmen iptal edildiğini açıkladılar.
Yaşanan bu gelişmenin ardından MKM'nin dününü bugününü, 29 yıllık faaliyetlerini, Kürt kültürüne katkısını, MKM yöneticisi Çiya Şenses ile konuştuk.
29 yıldır merkezin bünyesinde yer alan Şenses, "MKM, bir dilin kaybolmasının önüne o dilin sanatıyla, kültürüyle geçmeyi amaçladı. Sanatıyla Kürtlere kendi gerçekliğini anlattı. MKM bugün mekanlara sığmayacak bir noktada, bir yerden çıkar başka bir binada yeniden varoluruz" dedi.
Şenses'in bianet'in sorularına yanıtları şöyle:
Mezopotamya Kültür Merkezi, hangi fikirle, nasıl oldu doğdu?
MKM, Kürt diline, Kürt kültürüne, Kürt kimliğine karşı yüzyıllar boyu devam eden asimilasyon politikalarına, bir karşı duruş fikriyle doğdu. Amacı yasaklanarak yok edilmeye çalışılan Kürt diline, asimilasyona karşı bir duruş sergilemekti. Bu fikirle, Ape Musa (Musa Anter), İsmail Beşikçi, İbrahim Gürbüz, Filiz Oğuz, Ali Temel, Hüseyin Sağıç ve daha sayamadığım birçok aydın MKM’yi kurma fikriyle bir araya geliyor.
Baskının, asimilasyonun olduğu yıllarda, varolma mücadelesi vermek adına kuruldu. O tarihlerde Kürdistan’ın herhangi bir kentinde böyle bir girişimde bulunmanın koşulu yoktu. Belki de bu nedenle MKM’nin İstanbul’da kurulmasına karar veriliyor. Kürtçe çirokları (hikayeleri), stranları (Türkü) anlatıp-söylemek, Kürt kültürünü yaşatmaktı amacı.
"Sanatla Kürtlere kendi gerçekliğini anlattık"
Kurulduktan sonra neler yaptı, hangi faaliyetlerde bulundu?
MKM, çok şey yaptı. Bir dilin kaybolmasının önüne o dilin sanatıyla, kültürüyle geçmeyi amaçladı. Sanatıyla Kürtlere kendi gerçekliğini anlattı. Çalınan birçok Kürtçe stranı (Türkü) özüne yeniden kazandırdı. Türkçeye çevrilen, beş bin Kürtçe eseri yeniden Kürtçeye kattık.
Kürtçe tiyatro, Kürtçe Sinema, Kürtçe müzik yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Kültür dergisi Rewşan’ı çıkarıyorduk ve bütün bunları kendi etimiz kemiğimizle yapıyorduk. Eğer bugün gençler Kürtçe şarkı söyleyebiliyorsa bunda MKM’nin katkısı büyüktür. Aslında MKM asimilasyonun göbeğini patlattı.
"Kürt halkı her faaliyetimizi sahiplendi"
İstanbul gibi büyük bir kentte halkla iletişimi nasıl sağladınız ve nasıl karşılandınız?
MKM, gözaltında kaybedilmelerin olduğu, katliamların yaşandığı yıllarda kuruldu. Bunlardan kaynaklı halkta kaygı ve korku yüksekti. Fakat buna rağmen insanlar kendi kültürünü sahiplenmekten geri durmadı.
O yıllarda onca baskıya rağmen etkinliklerimiz oldukça kalabalık geçerdi. MKM’nin her faaliyetini sahiplenirdi Kürt halkı. Açılışına binlerce insan katıldı. Bu sahiplenme durumu bugün hala sürüyor, her yıl yaptığımız Kürt Kültür Festivallerine onbinler insan geliyor.
"Her gün gözaltına alınır tekrar MKM'ye dönerdik"
MKM’nin baskının en yoğun olduğu yıllarda kurulduğunu ifade ettiniz. Bu baskı MKM’ye de yöneldi mi, neler yaşadınız?
Elbette oldu. Polis, her gün MKM’yi basardı mesela, kapısında beklerdi. Kaç defa basıldığını saymamız mümkün değil. Bir günde üç kez gözaltına alındığımı hatırlıyorum mesela. Tarlabaşı’ndaki binamızın etrafında uyuşturucu satılırdı. İnsanlar korksun gelmesin ya da çocuğunu göndermesin diye bir amaçları vardı.
Sahneye 6 kişi çıkardık, bir bakardık ki iki kalmışız. Grup arkadaşlarımız yerine sahnede polisler duruyor. Sırf Kürtçe söylüyoruz, ya da MKM’nin folklor ekibinde, tiyatro ekibinde yer alıyoruz diye göz altına alınıyorduk.
Hatta öldürülen arkadaşımız oldu. Folklor ekibinde olan bir arkadaşımız polis tarafından öldürüldü. MKM’de üreten, şarkısını türküsü söyleyen birçok arkadaşımız cezalar aldı, tutuklandı ve cezaevlerinde yattı. Aslında biz biraz da deliydik. Her gün gözaltına alınıp dayak yiyip tekrar geri dönüp MKM’ye geliyorduk. Deli olmasak sanırım bunu yapmazdık.
"Sanatını özgürce yapamayan herkesi kucakladık"
MKM, Kürt kültürünün asimilasyonuna karşı bir başkaldırı olarak ortaya çıktı dediniz. Peki, Türk, Ermeni, Arap, Süryani ve başka halklardan sanatçılarla etkileşiminiz oldu mu?
MKM, yok sayılan ya da yok olmayla karşı karşıya olan diğer kültürleri gözardı etmedi. Kürt kültürünü yaşatmak MKM’nin temel amacı ama yok sayılan asimile edilmek istenen hatta, mevcut sistem içinde sanatını özgürce yapamayan herkesi kucakladı.
Düzenlediğimiz etkinliklerde Ermeni, Arap, Laz, Roman birçok halktan sanatçılarla ortaklaştık. MKM’nin sinema atölyesinde Kürt olmayan, isimlerini televizyondan bildiğiniz birçok isim yetişti, ya da dersler verdi. MKM aslında bir bakış açısı, Mezopotamya halklarının kültürünü yaşatmak derdi. Ve bugün o amacına da ulaştı diyebiliriz. Artık asimilasyon Mezopotamya’nın hiçbir halkına tesir etmez.
"MKM mekana sığmayacak bir noktada"
Son olarak, bugüne gelecek olursak 18 yıldır üretim yaptığınız mekandan çıkarıldınız, ne oldu, niçin çıkarıldınız?
Geçen yıl kiramızı birden arttırdılar, bu yıl ise dört kez ihale yaptılar. İlk ihalede sadece biz vardık, ihaleyi iptal ettiler. İkinci ihalede katılan kişi geri çekildi. Üçüncüsü de iptal edildi, dördüncüsünde biz kazandık fakat yine yeterli katılım yok diyerek iptal ettiler. Yani bize vermemek için her şeyi yaptılar.
Fakat MKM mekana sığmayacak bir noktada artık. MKM bir bakış açısı çünkü. Dünyanın her yerinden akademisyenler gelip bizlerden araştırmalarına katkı sunmamızı istiyor. Kürt kültürünü araştırmak için kaynak olarak görülen bir yerdeyiz. Dünyanın birçok ülkesinden gelip atölyelerimizde ders alanlar var. Bir binadan çıkar bir başka mekanda yeniden var oluruz. Çünkü biz halkımıza dayanarak var olduk, kolay kolay da yok olmayız. (RT)