Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarihinin doğal felaketler klasmanında bir insanlık ayıbı olarak yerini almış Katrina kasırgası yüzünden Louisiana eyaleti sakinlerinin başına gelenler, Düşler Diyarı/Beasts of the Southern Wild adlı filmin başlıca ilham kaynağı olmuş gibi görünüyor.
Şirin mi şirin, hayat dolu küçük Cimcime'nin gözünden anlatılan Mississippi deltasındaki "doğal" yaşam kavgası genç yönetmen Benh Zeitlin'in şiirsel iddiası, estetik dokunuşu ve sinematografik bombardımanıyla seyredenleri duygu fırtınalarına sevk ediyor.
Başta Cannes ve Sundance olmak üzere dünya ölçeğinde birçok festivalde ödüllere layık görülen, fantastik ve alegorik anlatımıyla politik ve çevreci mesajları da harmanlayan albenili yapım, İKSV'nin düzenlediği 2012 Filmekimi sırasında Türkiye'ye göz kırptıktan sonra 10 Ocak'ta genel gösterime girmiş bulunuyor.
Cimcime'nin maceraları
Quvenzhané Wallis'in başarıyla canlandırdığı Cimcime/Hushpuppy Kuzey Amerika'nın en uzun ve haşmetli akarsuyu Mississippi'nin deltasında ilkel şartlarda yaşayan altı yaşında, bağımsız ruhlu, özgüveni yüksek, enerjik bir kızdır.
Bathtub (küvet) adlı hayalî mıntıkada fakirlik, pislik ve sefalet içinde olsa da köpek, tavuk ve domuzlarla çevrili dünyası mutlu olmasına haydi haydi yetmekte, gezegeni saran sanayileşme, tüketim ve kirliliğe karşı verilen mücadeleye de onu adeta bilemektedir.
Annesi ya evi terk etmiş ya da ölmüştür, içi özlemle doludur fakat babası Wink'le kurdukları evrende mutlu mesut yaşamaktadırlar. Aslında alkolik ve hasta olan Wink ayrıca şiddete de yatkındır, fakat Cimcime ona kayıtsız şartsız bağlılığını sürdürür.
Beyazlar ve siyahlardan müteşekkil küçük cemaatin fertleri, su ve sazlıklarla çevrili âlemlerinde burjuva alışkanlıklarından uzak, tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dış dünyaya ve sisteme direnmekte, birbirlerine destek oldukları gibi sık sık içkiye dadanıp hayatı doya doya özümsemeye devam etmektedirler.
Fakat felaketler kapıya dayanınca asi de olsa Cimcime kendinden çok daha güçlü bazı canavarlarla mücadele ederken epey hırpalanacaktır; masumiyetini kaybetme yolundaki zorlu serüven sırasında bir batakhanede rastlayacağı fahişenin bize hissettirildiği kadarıyla annesine benzemesi de duygusal karmaşasını katmerlendirir.
Queens'li yönetmen
Louisiana eyaletinde çok vakit geçirmiş olmasına rağmen, 14 Ekim 1982 Queens, New York doğumlu Benh Zeitlin, bazı bölge sakinlerine göre filmde betimlenen çevreyle alakasız, uydurma, hatta hakaret içeren bir evren yaratmış.
Her ne kadar yapıma bir masal tadı verilmiş olsa da anneden Protestan, babadan Yahudi sinemacının bakışını fazlasıyla yabancı, şehirli, yüzeysel ve önyargılı bulanlar azınlıkta olmakla birlikte mevcut.
Daha önce üç adet kısa metrajlı çekmiş olan idealist ve özgürlükçü Benh, bölgenin alametifarikası blues ve zydeco müziğiyle de desteklediği eserine birçok unsuru yedirmeye çalışırken sanki dozu biraz kaçırmış.
Lucy Alibar'ın oyununa dayanan ve "Evrenin tamamı her şeyin yerli yerine oturmasına bağlı, en ufak parçanın yok edilmesi bütünün altüst olmasına yol açar" gibi ulvi tiratlarla yüklü senaryoyu yönetmen yazarla birlikte ortaya çıkarmış.
Eser Ben Richardson'ın sinematografik dokunuşuyla dopdolu bir seyirlik haline gelmiş, ama duygu sömürüsü aşırılığı Zeitlin'in gençlik heyecanını ele veriyor adeta.
Bu arada ABD'nin Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından yine 10 Ocak'ta yapılan açıklamada Düşler Diyarı en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi uyarlama senaryo ve en iyi aktris dallarında Oscar'a da aday gösterildi.
24 Şubat'ta dağıtımı yapılacak ödüllerde çocuk oyuncu Quvenzhané Wallis bu klasmanda en genç aday sıfatını da kazanmış oldu.
Birbirinden muhteşem görüntülerle süslü, temposu yüksek seyirlik sırasında Cimcime'nin tılsımına kendimizi iyimserce kaptırsak da yeryüzünden insan eliyle tek tek silinmekte olan cennetlerin kurtarılmasına katkımızı sinema çıkışı ne ölçüde hayata geçireceğiz acaba? (MT/YY)