Kürtçe, Arapça, Süryanice ve Türkçe'nin aynı anda konuşulduğu Tur Abdin bölgesindeki Midyat'ta, farklı din ve mezhepten insanların beraberce yaşamasına "Midyat Barışı" adı yakıştırılıyor.
Bir zamanlar Türkçe'nin ilkokula kaydolunca öğrenilmeye başlandığı yörede en az üç dil konuşmayan kişiler kendilerinde bir eksiklik hissedebiliyor.
Özellikle Ermeni, Süryani, Arap ve Ezidi kültürlerinin yüzyıllarca iç içe geçmesi sayesinde ortaya çıkan mozaikte, karma evlilikler pek mümkün olmasa da çoğu ananenin birbirine fazlasıyla benzemesi, ortak yaşantının kanıtı. Arada kız kaçırma olayları da olabiliyor tabii ki.
Yönetmenliğini Esra Alkan ile Uğraş Salman'ın yaptığı Estel Midyat Arası adlı belgesel, bölgenin kadim halkı Süryaniler fazlasıyla azalmışsa da, Türkiye'ye örnek teşkil etmesi gereken bir gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor.
Diller ve dinler kenti
Belgeselde kentin önde gelen birçok siması çekim ekibinin yaratmış oduğu rahat atmosfer sayesinde kameradan çekinmeksizin duygu ve düşüncelerini aktarıyorlar. 80 darbesinden sonra başlayan ayrışmaları idarecilerin böl-yönet politikasının ürünü olarak gören Midyatlılar başlarına ne geldiyse milliyetçilikten geldiğini ifade ederken milliyetçiliğin her türlüsünü kınıyorlar.
Belgeselin çekimi sırasında çözüm sürecinin yürürlükte olması sebebiyle gelecekle ilgili iyimser olanlar dikkat çekiyor. Aynı kişiler bölgeye uzun yıllar boyunca hakim olan şiddetin sona ermesiyle Süryanilerin geri gelmesi yönündeki ümitlerini de ifade ediyorlar.
Ne de olsa bölgeyi iktisadi olarak ayakta tutanların çoğu Süryani olup geçmişten günümüze ayakta tutulan meslek ve zanaatların esas temsilcileri durumundalar. Müslüman esnaf ve halkın Hıristiyanlara özellikle parasal konulardaki güvenleri ise her daim provoke edilmek istenen nefretin aksine işaret ediyor. Tabii ki geçmişte aralarında gerginlikler ve bazı tatsız dinamikler yaşanmış, lakin belgesel iyimser bir çizgiyi tercih ettiğinden bunların üzerinde pek durulmuyor.
Fakat ne yazık ki, günümüzde kentin bir mahallesi haline gelen Estel ile Midyat'ı birleştiren yolda ahalinin yürüyüşe çıkıp birbiriyle kaynaştığı dönemler geride kalmış durumda; belgesele de adını veren 3 kilometrelik yola zamanında türküler bile yakılmış.
Zaten belgeseli seyrettikten sonra müzikler insanın hafızasından çıkmıyor; bunda Gökçe Akçelik ve Metin Bozkurt'un elitist davranmadan, hassas dokunuşlarla ortaya çıkardıkları sade düzenlemelerin payı yüksek.
Çok kültürlülüğün birliği
Uğraş Salman, Esra Alkan
Gelenek ve göreneklerin benzerliği; folklor, yemek, mizah, türküler ve deyimlerin aynılığı; acılı ve sevinçli günlerdeki paylaşım; oyun, düğün ve cenazelerdeki beraberlik Midyat'taki birliğin kanıtı. Azınlıklar konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ağır vakalar yaşandı ve bundan kaybeden yine Türkiye oldu.
Tek tip vatandaş yaratmanın imkansızlığı ve saçmalığı anlaşılıp çok renkliliğin zenginliği ön plana çıkarılırsa Midyat gibi örneklere özenle eğilmek gerekecek.
Ancak belgeselin çekim aşamasında bile epey hissedilen gerginlik bir yana, Suriye sınırındaki kentin günümüzde tüm memleket gibi çok zor bir dönemden geçtiği gözlemleniyor.
Aydınlık günlerin gelmesi dileğiyle...(MT/NV)