"Üretimde girdi maliyetleri azaltılacak, verimlilik artırılacak ve teknoloji kullanımı teşvik edilecektir. "
MHP, Vaat ettikleri için İktidarda bir şey yapmadı
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) iktidar ortaklığı döneminde ürün fiyatlarına devlet müdahalelerini kaldırmak için çaba sarf etti. Doğrudur, yapmıştır. Ancak bu Uluslar arası Para Fonu'nun (IMF) dayatması idi.
Çiftçilerin ekonomik ve demokratik örgütlenmelerini gerçekleştirmeden böyle bir uygulamaya geçmek, Türkiye çiftçisinin lehine değil, gelişmiş çiftçiler lehine bir karardır.
Yeni dönemde seçildiklerinde yapacaklarını söyledikleri üreticilerin gelir düzeyini yükseltmek için iktidarda iken hiçbir girişimde bulunmadılar.
MHP'li Tarım bakanı döneminde çiftçiye cezaevi
57.Hükümetin Tarım Bakanın MHP'li olmasına rağmen, çiftçiler bunların iktidarları döneminde cezaevleri ile tanıştı. Kırsal alandaki üreticiler en çok bu dönemde icralık oldu. Üreticileri icraya veren Tarım Kredi Kooperatifler (TKK) MHP'li Tarım Bakanına bağlı bir kuruluştur...
MHP programında, "Çiftçimizi ve ürününü risklere karşı korumak amacıyla; ürün sigortası sistemi, vadeli işlemler borsası, sözleşmeli çiftçilik müesseseleri geliştirilecektir" deniyor.
Oysa, uygulayacaklarını söyledikleri ürün sigortası sistemi iktidar oldukları andan itibaren hazırdı ama MHP ve diğer ortakları meclis gündemine getirmediler.
Vadeli işlem borsası
Herhalde IMF'nin direktiflerini yerine getirmekten ona sıra bulamadılar! Vadeli işlemler borsasına gelince; küçük ve yoksul çiftçinin yararına bir uygulama değildir. Çünkü, küçük üreticilerin (kırsal alanın çoğunluğu) büyük çiftçiler gibi ürünlerinin değerini bulması için bekletecek ekonomik güçleri yoktur.
Sözleşmeli çiftçilik ise, IMF ile 57.Hükümetin üreticileri üretimde yerli ve uluslararası büyük tarım şirketlerine mahkum ettiği bir uygulamadır...
Yine programdan: Tarım-sanayi entegrasyonunun geliştirilmesi, işletme sanayiinin rekabet gücünü artırıcı mahiyette uygun ve kaliteli ham madde temini ile tarımsal sanayie dönük sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması sağlanacaktır.
Büyük tarım şirketlerinin lehine
Tarım sanayi entegrasyonu Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri'nde (TSKB) zaten vardı. Yapılması gereken sadece eskiyen teknolojilerini yenilemekti. Burada konu edilen tarım sanayi entegrasyonu ve tarımsal sanayie dönük sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması ise, TSKB'leri yasası ile üretici aleyhine kırılan zincirin, yerli ve uluslararası büyük tarım şirketleri lehine oluşturulmasıdır...
MHP programından bazı başlıklar
* Tarım sektöründe faaliyet gösteren KİT'ler, zaman içinde faaliyet alanları sınırlandırılarak gerekli hâllerde müdahale görevini üstlenen kuruluşlar hâline getirilecek, tarım satış kooperatiflerinin rasyonel çalışmaları sağlanacaktır.
* Ziraat Bankası yeniden yapılandırılarak, banka kaynaklarının amacı dışında kullanılması önlenecek ve tarım sektörünü gerçek anlamda destekleyecek bir yapıya kavuşturulacaktır.
* Tarım işletmelerinde, optimum işletme büyüklüğü bölgelere göre tespit edilecek ve belirlenecek işletme büyüklüklerine bağlı özendirici tedbirler geliştirilecektir.
Özelleştiremediler ama işlevsizleştirdiler
Programında bunları yazan MHP'nin ortaklarından olduğu 57. Hükümet, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nü (ÇAYKUR) özelleştiremediler ama işlevsizleştirdiler.
Bu kuruluşların işlevsizleştirilmesi,üreticilerin ve tüketicilerin yararına olmadı. Uluslararası tarım ve gıda şirketleri ile yerli spekülatör şirketler yararlanıyor.
Tarım sektörünü gerçek anlamda destekleyecek bir yapıya kavuşturulacaktır, dedikleri Ziraat Bankası için 3 Mayıs 2001 tarihli IMF'ye verdikleri Niyet Mektubunda, "10. En büyük iki kamu bankasından (T.C. Ziraat Bankası ve T.Halk Bankası),bu bankaların gelecekte karlı olmalarının sağlanması amacıyla,finansal ve işlevsel yeniden yapılandırma gerçekleştirilecektir" deniyordu.
Niyet mektubunda şu noktalara da dikkat çekiliyordu:
* Ziraat ve Halk bankalarının yönetimi,politik olarak bağımsız,Hazineye rapor veren,bir ortak kurulun oluşturulması ve yeni yönetimim atanması (altıncı ve yedinci gözden geçirmelerin tamamlanması için koşul) yolu ile güçlendirilecektir.
* Yeni yönetim,operasyonlara karlılığı temin edecek ticari kriterleri ve fiyatlandırma politikalarını uygulayacaktır. Yönetim Kurulu,ayrıca bu bankaların özelleştirme politikalarını oluşturacaktır...
Anavatan Partisi (ANAP) Köylü, Çiftçi, Orman Politikaları
ANAP programından ilgili bölümler:
* Ülkemizde doğrudan gelir desteği uygulaması başlamış olmakla birlikte, bu uygulamanın gerçekten istenen sonucu verebilmesi için yapılması gerekenler vardır.
* Öncelikle ülke genelindeki kadastro çalışmalarının bitirilmesi ve miras hukukunun değiştirilerek arazilerin parçalanmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
* Bu nedenle Anavatan Partisi iktidarında kamu mülkiyetindeki tarım alanları üreticiye satılarak tarımsal arazi haline dönüştürülecektir.
* Doğrudan gelir desteğinin mülkiyet esasına göre değil, fiilen toprağı işleyen kesime yönelik olarak verilmesi planlanmaktadır.
* Ayrıca sulama, drenaj ve gübreleme konularında devlet fon ve bilgi desteği sağlayacaktır.
Gerçek farklı
Tarımsal desteklerin kaldırılması yerine Doğrudan Gelir Desteği'nin (DGD) uygulanması Dünya Bankası'nın dayatması idi. Dünya Bankası'nın dayatması ile tarımsal desteklerin tamamı 57. Hükümet döneminde kaldırıldı.
Yalnız DGD uygulandı. Üretimden kopuk verilen DGD nedeniyle çiftçiler de üretemez duruma düştü.
Çiftçileri üretemez duruma düşüren DGD' e sadece IMF'nin dayatması değil, dönemin hükümetleri de istemiştir. IMF'ye verilen Niyet Mektupları, bunu açıkça göstermektedir.
9 Aralık 1999'da IMF' ye verilen Niyet Mektubunda şu ifadeler yer alıyor:
"Reform programımızın orta vadeli amacı varolan destekleme politikalarını safhalar halinde ortadan kaldırmak ve fakir çiftçileri hedef alan doğrudan gelir desteği sistemi ile değişmektedir."
IMF'ye 18 Aralık 2000'de Verilen Üçüncü Ek Niyet Mektubundan
* Tarım politikalarının reformunda, tüm dolaylı destek politikalarından 2002 sonuna kadar kademeli olarak vazgeçilmesi ve doğrudan gelir sisteminin uygulanmasına geçilmesi amaçlanmaktadır.
* Tarımda verimliliği arttırmak için modern teknolojilerin kullanımı zorunludur. Özellikle son yıllarda giderek artan biyoteknoloji ve gen teknolojilerinin tarıma uygulanması devlet desteğiyle yapılmalıdır. Ürünlerin değerlendirilmesi için Vadeli İşlemler Borsası kurulacaktır.
Vadeli işlemin anlamı
Vadeli işlemler Borsası ile murat edilen büyük toprak sahipleri ve çiftçilerinin mallarının değer kazanacağı zamana kadar bekleme olanağı sağlayarak karlı hale geçirmektir. Yoksul , küçük ve orta köylülerin ise ürünlerini ucuza satmasıdır.
"Tarımsal Üretim Kooperatifleri ve Birlikleri tek çatı altında toplanacaktır. Ziraat Bankası bu çatının finans kuruluşu haline getirilecektir. Böyle Ziraat Bankasının çiftçi ve köylünün malı olması sağlanacaktır."
TSKB'leri hakkında çıkarılan yasa, asıl olarak Birlikleri tasfiye yasasıdır. EBK'larının satılamayacaklarının, satılıp tekrar alınan Sümerbank çatısı altında toplatıldığı gibi, Birlikler de Yeniden Yapılandırma Kurullarınca tabela birliklere dönüştürülünce tabelalarının toplanacağı bir çatı şimdiden oluşturuluyor. 57.Hükümetin Ziraat Bankası hakkında çıkardığı yasayla çiftçi ve köylü bankacılığı yapması değil, özelleştirilmesi hedeflenmiştir.
ANAP, Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'nü kapatan Parti
"Türk tarımında ciddi bir ürün planlaması ve üretim planlaması yapılması gereği vardır. Ancak böylece üreticinin ürününün elinde kalması engellenebilecek ve mağdur olması önlenebilecektir. Su kaynaklarının adil kullanımı ve paylaşılmasını sağlamak için ilgili kuruluşların katılımı ile Su Konseyi oluşturulacaktır. Kıyı ötesi (Off Shore) balıkçılık özendirilerek balıkçılıktan geçimini sağlayan vatandaşlarımızın açık deniz balıkçılığına yönelmeleri sağlanacaktır."
Balıkçılık ile ilgili yapacaklarını yazan ANAP,geçmişte tek başlarına iktidar olduklarında Su Ürünleri Genel Müdürlüğünü kapatmış bir partidir. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de su ürünleri konusu çok önemlidir ama, ANAP'ın geçmişte bu konuda yaptığı gelecek için güven telkin etmemektedir.
EBK ve SEK özelleştirilmesini hazırlayan parti
"Hayvancılık alanında yerli ırkların korunması ve geliştirilmesi teşvik edilerek, damızlık hayvan yetiştiriciliği desteklenecektir. Meraların ıslahı ile hayvancılıkta kullanılan alanlar arttırılmalıdır. Suni tohumlama, yem ve aşı kullanımı, damızlık temini ile türlerin iyileştirilmesi gereklidir. Ayrıca soya, mısır ve yem bitkileri üretimi arttırılarak hayvancılık desteklenmelidir.
Ormanlar, mülkiyet devlette kalmak şartıyla işletmesi orman köylüsüne ve kooperatiflere devredilmelidir."
ANAP hayvancılığın gelişmesinde etkili olan Et Balık Kurumu (EBK),Yem Sanayi ve Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) nun özelleştirilmesinin koşullarını hazırlayan yasal düzenlemeleri geçmiş iktidarları döneminde yapmıştır.
Yine programdan vaatler
"Öte yandan, Türkiye'nin AB üyeliğinden büyük yarar sağlayacak kesimlerin başında çiftçilerimiz ve üreticilerimiz gelmektedir. Tam üye olduğumuzda içine gireceğimiz Ortak Tarım Politikasının Türk çiftçisine ve insanına sağlayacağı avantajlar şöyle sıralanabilir:
* Daha sağlıklı ve güvenli tarımsal ürün tüketme,
* Çevrenin korunmasında ilerleme,
* Küçük ve orta büyüklükteki tarımsal işletmelerin korunması ve teşvik edilmesi,
* Tüketici beklentilerine uygun tarımsal üretim yapabilmeleri için çiftçilere destek verilmesi,
* Kırsal kesimdeki hayat şartlarının iyileştirilmesi,
* Türk çiftçisinin dünya piyasalarındaki rekabet şansının yükselmesi,
* Türk çiftçisinin istikrarlı ve yüksek bir gelir seviyesine ulaşması,
* Tarımsal ürünlerde ve faaliyetlerde çeşitliliğin artması,
* Organik üretim yöntemlerinin teşviki,
* Bölgeler arası gelişmişlik farkının azalması,
* Aracı tüccarlar ve toptancılar karşısında çiftçinin menfaatini koruyan bir sistemin oluşması."
Tahrip edilen tarım
Aracı tüccar ve toptancıların karşısında çiftçilerin menfaatini koruyan tarımsal KİT'ler özelleştirildi, TSKB'leri, Şeker ve Tütün yasalarının çıkararak çiftçiler tüccara teslim edildi, dağıtıldı. Dağıtılan üreticinin alın teriydi...
Maastris Kriterlerinde IMF ve Dünya Bankası'nın önerdiği tarımsal reformları yaptıktan sonra müzakerelere başlanır maddesinin bizim tarafımızdan okunuşu, tarım sektörü bittikten sonra AB ile ilgili müzakerelere başlanabilir demektir. IMF ve Dünya Bankası'nın dayatmalarının sonucu ile Gümrük Birliğine tek taraflı girişimizin tarımımızda yarattığı tahribat da ortadadır...
İktidar ortağı partiler Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Anavatan Partisi (ANAP) IMF ve Dünya Bankası'nın direktifleri ile Türkiye tarımını tahrip ettiler.
Tasfiye sürecini başlattılar. Şimdi seçim sürecine girildiği şu sıralarda seçmenlerine sundukları tarıma ilişkin program ve bildirgelerinde ki manevralarını (!) yukarıda koymaya çalıştım. (AA/NM)
* Yarın: CHP, DYP ve Tarım