“Tahir Elçi’nin yakınında yer alan biri olarak bu yazıyı yazmayı kendime bir borç, gecikmiş de olsa Tahir Elçi’nin anısına saygı gereği onu anlatmayı ise bir görev bildim.”
Ramazan (Demir), “Diyarbakır Barosu’nun basın açıklaması sırasında silahlı çatışma çıkmış, Tahir Elçi vuruldu deniyor” deyince büyük bir şok yaşamıştık.
Hafıza Merkezi ve İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP) Şile’de düzenlediği “Ağır İnsan Hakları İhlallerine İlişkin Davalara Yönelik Dava İzleme Semineri”ndeydik. Tahir Abi de bu seminere davetliydi ancak Diyarbakır Barosu’nun aynı gün düzenleyeceği bir seminer olduğundan katılamamıştı.
Onun yerine seminere Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı avukat Ahmet Özmen ve avukat Sidar Avşar katılmıştı. Verilen arada Ramazan’ın bu sözleri ile herkes telefonlara sarılmıştı. Bir yandan da Twitter’dan takip ediyorduk durumu.
Birkaç dakika sonra ise Tahir Abi’nin hayatını kaybettiğini öğrenince yıkılacaktık. Seminer iptal edilerek hemen Diyarbakır’a gidiş planları yapmaya başladık.
Yolda bir yandan Tahir Abi ile ilgili gelişmeleri takip ediyor bir yandan da onunla ilgili anılarım film şeridi gibi gözümün önünden ağır ağır geçiyordu.
Çok kimse onu Diyarbakır Barosu Başkanı olarak tanıdı ama kendisi Baro Başkanlığı’ndan çok daha önceleri insan hakları alanında uğraş, emek veren bir avukat olarak bizim gibi genç kuşakların yakından bildiği bir isimdi.
Avukatlık stajımı Eylül 2006-Nisan 2007 tarihleri arasında Tahir Abi’nin yanında yaptım ve gördüm ki Tahir Abi insan hakları mücadelesinde cesur, kararlı ve gözü pek olduğu kadar kişisel dünyasında da bir o kadar naif, nazik ve beyefendi biri.
Rize, 24 Temmuz 2015.
İş gereği birçok kez Diyarbakır’dan Cizre ve Şırnak’a giderdik. Tahir Abi yolculuk esnasında her zaman aynı mekanlarda mola verirdi. Bunlardan biri de Mardin’de yer alan bir kafeydi.
Kafe çalışanlarının Tahir Abi’ye sıcak ve saygılı yaklaşımına ve Tahir Abi’nin ise nezaketine artık hep tanık olacaktım. Yıllar sonra 5 Şubat 2010 tarihinde kaybettiğimiz Batman Barosu eski Başkanlarından avukat Zekeriya Aydın’ın cenazesi için Batman’a geldiğinde Batman’da da aynı şekilde müdavimi olduğu bir kafe olduğunu, cenaze sonrası oturduğumuz kafede çalışanların kendisini tanımasından öğrenecektim.
Kendisine Mardin’deki kafeyi hatırlattığımda “Her şehirde bir mekanda oturuyorum, daha çok seviyorum bu durumu, zamanla mekan ve çalışanlarla aranda bir bağ oluşuyor” demişti.
Metran İsa
Tahir Abi Kürt dili ve kültürüne çok hakimdi. Katledildiği gün Baro’nun Dört Ayaklı Minare’ye yapılan “suikasta” ilişkin basın açıklamasını Kürtçe de ifade ederek Veysel Ok’un deyimiyle, Kürtçe’yi kamusal alana taşımaya verdiği önemi de bir kez daha göstermişti.
Tahir Abi’yle Cizre’den Diyarbakır’a dönüşlerimizde çok güzel sohbetlerimiz olurdu. Yine bir Cizre dönüşü sanat, siyaset ve müzik üzerine yaptığımız sohbetlerden birinde konu Kürt müziğine ve dengbéjlerine gelmişti. Tahir Abi, Seid Axayé Cıziri’den, Mıhemed Arif Cizrawi’den, Metran İsa klamının Akdamar Adası’nda geçen hikayesinden söz etmişti.
Metran İsa klamının [sözünün] hikayesi Van Gölü’nün içinde bulunan Ahtamar [Akdamar] Kilisesi’nde geçer. Metran kelime olarak Kürtçe’de piskopos anlamına gelir.
Metran İsa Ahtamar Kilisesi’nin Ermeni piskoposudur. Van’da güzelliğiyle nam salmış Ermeni Meryem’in Müslüman Kürt genci Eliyê Qolaxasî’ye varmak için Metran İsa’ya sığınmalarını anlatır bu hikaye.
Meryem’e Van Valisi’nin talip olmasıyla başlar hikaye. Metran İsa’yı kurtarıcı olarak görürler, yönlerini Ahtamar Kilisesi’ne çevirirler. Bunu öğrenen Vali, Metran İsa’ya keseler dolusu altın teklif eder. Fakat Metran karşı çıkar ve Vali Ahtamar Kilisesi’ne savaş açar.
Tahir Abi hikayeyi bitirdiğinde Nusaybin’e varmıştık ve akşamın o saatinde Nusaybin Çarşısı’nda müzik market arayıp Mıhemed Arif Cizrawi albümü almak istemiş ancak açık mekan bulamamıştık.
Klamda geçen;
“Werin li min û li vî Metranî
Li vî hogucî li vî beranî
Li ser Dêra Aktarmanê şerî’kemîn danî
Metran Îsa sala weke vê salê
navê xwe li nav koşik û dîwanxaneyan tev de danî.
Delîlê dilo”.
Bölümünde Metran İsa’nın Van Valisi’ne karşı verdiği savaştan sonra isminin köşk ve divanhanelerde (dengbej divanları kastediliyor) hep yer bulduğu belirtiliyor.
Kürtler kendileri için bir şeyler yapanları unutmaz. Metran İsa da iki genci kurtardığı için yüzlerce yıl sonra bile unutulmadı. Dengbéjler yüzlerce yıl Metran İsa’yı klamlarıyla andı.
Tahir Elçi de insan hakları ve insanlık ailesinin tarihsel mirasını korumak için verdiği mücadelede katledildi. Tahir Elçi de unutulmayacaktır.
Katledildikten sonra Youtube’da bazen Tahir Elçi ismini aratır onunla ilgili klipleri izlerim. Kendisiyle ilgili kliplerde fonda Ahmet Kaya ve Grup Yorum parçaları çalınıyor.
Keşke biri de Mıhemed Arif Cizrawi’nin Metran İsa klamı eşliğinde Tahir Elçi’nin görüntülerini içeren bir klip yapıp yayımlasa ve beni klibi her dinlediğimde o Nusaybin akşamına geri götürse! (EŞ/AS)