Metin Aktaş, Dersim-Ovacıklı ve Elazığ’da yaşıyor. Epey zamandır edebiyatı kendine dert edinen bir yazar.
Elazığ’da onun için çok zor yaşam koşulları içinde sahici bir hayat-memat kavgası verirken iyi romanlara da imza atmış bir yazar.
Metin Aktaş’ın benim okuyabildiğim romanları içinde ilk ağızda sayabileceğim ve bende iz bırakanlar “Harput’taki Hayalet”, “Nişancı”, “Son Derviş”, “Rüzgâr Ateş Gibi Yakıyordu”, “Yezda” ve son iki romanı “Burseya Dağı” ve “Dilsiz”...Tabii bu saydıklarımın dışında da 20 civarında kitabı olan bir yazar Aktaş. Üretken bir edebiyat insanı…
Sıradan insanların çığlıkları
Her bir romanında çileli coğrafyanın ayrı bir hikâyesi üzerinden romanını kurar. Pir Seyit Rıza, Şeyh Said, Bediüzzaman gibi Kürt şahsiyetleri, ya da adsız sansız ama hikâyeleri adeta dünyayı yakan sıradan insanların çığlıkları başlarına gelenleri...
Coğrafya adeta bir film platosu gibi anlatılır. Hikâye de filmografik bir kurgu misali akar gider...Okurken gözlerinizi yumduğunuzda kendinizi adeta filmin içinde bir yerlerde hissedersiniz.
Metin Aktaş edebi dilini metnin içine yedirerek kullandığı kimi sözcükler özgündür, coğrafyaya aittir. Dersim mekânsal manzumesinin Zazaki ya da Kurmanci’sinden yazarın Türkçe edebiyatına nüfuz edip yerleşmiş sözcüklerdir.
Anlatının içinde sırıtmadan organik olarak seyreden sözcüklerdir. Bazen anlamazsınız sözcüğü ama metin akarken çözersiniz anlamını, bir dipnota ya da ek bir açıklamaya ihtiyaç duymadan.
Peş peşe iki kitap
Romanlarının bir başka özelliği hikâyesini gerçek hayattan seçip kurgusunu da onun üzerinden çatması. Bu sebeple hangi romanını okumaya yeltenseniz kendinize dair, size değen-dokunan bir şeyler hissetmeniz mümkün...
Son okuduğum iki kitabı “Burseya Dağı” ve “Dilsiz”, yeni basımı yapılan Harputtaki Hayalet* kitabıyla birlikte Dara Yayınları’nda çıktı. Metin Aktaş okurlarına bir not; yayınevi diğer bütün kitaplarını da peş peşe basacakmış...
“Dilsiz”de ne roman kahramanı dilsizdir. Ne de “Burseya Dağı”nda adı dağ olan mekân Suriye çöllerinde sıradan bir dağdır. Koca coğrafyadan güne dair gâh Nusayri bir çocuk olan Ali’nin dilinden dökülenler, gâh dilsizliğin bazen lal olmaktan öte bir tercih de olabileceğini anlatacaktır yazar.
İyi başlangıç için iki kitap
Gerçek, çıplak gerçek bazen öyle acıtıcıdır ki; derin ve dipsiz kuyulara gömülse, bazen ulu bir dağ başı ya da yamacından ses verse gerçekler, yetmez deyip üzeri blok betonla kapatılsa, hiç konuşulmayıp sonraki kuşaklar geçmişte yaşananları/yaşatılanları bilmesin, duymasın, konuşmasın dense de bir gün birileri o yaşanan coğrafyanın özbeöz evlatları sorar, konuşur, tartışır, yazar...
İşte ben Metin Aktaş’ın romanlarını; paragrafları sayfalarca ara vermeden uzunca olsa da, bölgeye özgü kimi sözcüklerin anlamının peşine düşmeyi istesem de başlayıp bitirerek merakla okuyorum.
Siz de okuyun Metin Aktaş’ı henüz tanışmadıysanız yeni iki kitabı; "Dilsiz" ve "Burseya Dağı" iyi birer başlangıç olabilir...
(ŞD/EMK)
*Metin Aktaş, Dilsiz, Burseya Dağı, Harputtaki Hayalet, Dara yayınları-pîrtûka kurdî, 2021 Diyarbakır