Almanya’nın nüfusu itibarıyla fazla büyük olmasa da ekonomik ve siyasi ağırlığı nedeniyle en önemli eyaletlerinden Hessen’de gerçekleştirilen seçim, tahmin edildiği Berlin’deki federal hükümeti büyük ölçüde sarsan sonuçlarla gerçekleşti.
İki hafta önce Bavyera’daki eyalet meclisi seçiminde olduğu gibi Hessen’de de Angela Merkel’in liderliğindeki Hıristiyan ve sosyal demokratlar koalisyonundaki partiler büyük oy kaybıyla karşılaştı. Seçim sandığından zaferle çıkan partilerin başında yine Bavyera’da olduğu gibi Yeşiller ve aşırı sağcılar geliyor. Sosyal demokratlar ise tarihlerinin en büyük hezimetlerinden birinin şoku içindeler.
Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra yapılan açıklamalarda bir yıl önce gerçekleştirilen federal seçimden sonra uzun süren pazarlıkların ardından kurulan CDU/CSU ve SPD koalisyonunun devam edeceği belirtildi. Ancak hem CDU’nun (Hıristiyan Sosyal Birlik) ve hem de SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) tabanları kaynıyor. Şimdi gündemdeki soru, yaşanan başarısızlığın sorumlusu olarak görülen parti yönetimlerinin tabanın baskısına ne kadar direnebileceğiydi ki Merkel'in partisinin genel başkan adayı olmayacağına yönelik bir açıklama basına yansıdı.
Seçimin resmi olmayan ilk sonuçlarına göre 2014’ten Hessen eyaletini yöneten CDU – Yeşiller koalisyon hükümeti ise, küçük ortağın büyük oy patlaması yapması nedeniyle kıl payıyla da olsa iktidarda kalabilecek durumda. Eyalet Başbakanı Volker Bouffier’in daha güçlü bir hükümet için Hıristiyan demokratların geleneksel ortağı liberalleri de kazanarak üçlü partili bir koalisyon (Jamaika Koalisyonu, CDU-Yeşiller-FDP) yolunu denemesi de sözkonusu.
Aşırı sağcı parti AfD (Almanya için Alternatif), beklendiği gibi Hessen’de de seçim barajını kolaylıkla aştı ve böylece Almanya’daki 16 eyalet meclisinde yer alan 3’ncü siyasi güç oldu.
Türkiye kökenli adaylardan da 5’i (Turgut Yüksel, İsmail Tipi, Taylan Burcu, Yankı Pürsün ve Saadet Sönmez) seçildi. Önümüzdeki yasama döneminde Hessen Eyalet Meclisi’ndeki demokrasiden yana beeş partinin hepsinin saflarında birer Türkiye kökenli milletvekili olacak.
CDU’nun büyük oy kaybı
Seçimden önce yapılan kamuoyu yoklamalarında Hessen’de halkın büyük çoğunluğunun yaklaşık beş yıldır iktidarda olan Hıristiyan demokrat – Yeşiller ortaklığından memnun olduğu görülüyordu. Son ankete göre mevcut hükümetten memnun olanların oranı yüzde 60’ı aşıyordu.
Federal hükümet içinde yaşanan kavgalar, başta sığınmacılar ve dizel krizi, Federal Başbakan Merkel’den memnuniyetsizlik ve SPD’ye yönelik güvensizlik gibi nedenlerle, seçmenlerin büyük çoğunluğu sandık başına merkezi hükümetten rahatsızlığını göstermek üzere gitti. Tüm siyasi gözlemciler ve araştırmalar, aslında sadece 4,4 milyon seçmeni kapsayan bu seçimde federal hükümetin politikalarının onaylandığı ve cezalandırıldığı yorumunda birleşiyor.
Seçimden en büyük zararla çıkan parti CDU oldu.
CDU, Gerhard Schröder liderliğindeki federal hükümetin (SPD-Yeşiller) Almanya’daki göçmenlere çifte vatandaşlık hakkı tanıyan reform girişimine karşı yürütülen aşırı sağcı, yabancı düşmanı imza kampanyası sonucu, 1999’daki erken seçimi kazanmıştı. Bu süre içinde bir dönem tek başına, iki dönem FDP’yle ve son olarak da Yeşiller’le birlikte iktidarda oldu. Başlangıçta içişleri bakanı olarak eyalet hükümetinde yer alan Volker Bouffier ise sekiz yıl önce başbakanlığa getirilmişti. Aynı zamanda CDU’nun federal örgütünde Genel Başkan Yardımcısı olan Bouffier’in parti içinde Merkel’in en yakın dayanaklarından biri olduğu biliniyor.
Ekonomik olarak Almanya’nın en iyi durumda olan Hessen’de bir süre öncesine kadar CDU’nun son dört seçimdeki başarısını tekrar etmesi bekleniyordu. Bouffier de seçim kampanyasında sürekli “burada bizim hükümetimiz sayesinde her şey yolunda, önemli olan bu, Berlin’e bakmayın siz!” mesajını verdi. Ancak başarılı olamadı, önceki seçimlerde oyunu CDU’ya veren binlerce seçmen, bu kez kitleler halinde AfD’ye ve Yeşiller’e yöneldi. Önceki seçime göre yüzde 11,3 oy kaybeden CDU, yüzde 27’yle yine de yeni meclisin en güçlü partisi ve ortağı Yeşillerle birlikte koalisyona devam edebilecek durumda.
Yeşillerin yükselişi
Yeşiller partisi beklendiği gibi büyük oy patlaması (Yaklaşık yüzde 9) yaptı. Bazı anketlerin öngördüğü gibi SPD’yi geçemedi, ancak yakaladı (her ikisinin oy oranı da yüzde 19,8). Eyalet hükümetinde başbakan yardımcısı ve ekonomi, enerji, ulaşım ve kalkınma bakanı olarak yer alan Tarık El Vezir, partisinin bu başarısının hükümetteki başarılı icraatları ve parti programına bağladı. Ancak bunun aslında seçmenin CDU ve SPD’ye tepkisinden kaynaklandığı biliniyor.
CDU ve Yeşiller toplam 69 milletvekiliyle Hessen’in yeni meclisinde bir farkla çoğunluğu oluşturuyor. Yeşillerin ağırlığının arttığı yeni bir eyalet hükümeti kurulabilecek durumda.
Başka seçenekler de var
Ancak önemli kararlarda tek tek tüm milletvekillerinin ikna olmasına muhtaç olacak bu hükümetin istikrarı tartışmalı. Dolayısıyla, seçimden önce sık sık gündeme gelen bir olasılık da gerçekleşebilir, liberallerin de katıldığı bir üçlü koalisyona gidilebilir. Geçen yılki genel seçimlerden sonra Merkel’in de federal hükümet için öncelikli seçeneği de buydu. Ancak, FDP’nin kendi taleplerinde direnmesi sonucu bu gerçekleşmemişti. Hessen’de ise her üç partinin hem yönetim, hem de taban olarak böyle bir ortaklığa hazır olduğu biliniyor.
Direkt seçilen adaylar nedeniyle Hessen Eyalet Meclisi’ndeki milletvekili sayısı 120’den 137’ye çıktı. Yeni meclisin aritmetiği başka koalisyon seçeneklerine de olanak sağlıyor. Ancak şimdilik bir “büyük koalisyon” (CDU-SPD) ve bir “trafik lambası koalisyonu“ (SPD-Yeşiller-FDP) başta olmak üzere tüm seçeneklerin hiçbiri gündemde değil.
Büyük koalisyon, artık büyük değil
Almanya’nın Hessen gibi önemli eyaletlerindeki seçimlerin tüm ülkeyi etkilemesi yeni bir şey değil. Ancak bu kez sözkonusu olan etki, şimdiye kadar gözlenenlerden çok daha büyük. Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri ülkenin sistemini belirleyen kitle partileri CDU-CSU ve SPD’nin iki hafta önce Bavyera’da, şimdi de Hessen’de karşılaştığı büyük oy kaybı siyasi terminolojide de değişikliklere yol açıyor. Her defasında yüzde 10’un üzerinde oy kaybederek yüzde 30 ve hatta yüzde 20’lerin altına düşen Hıristiyan demokrat birlik ve sosyal demokrat partilerin oluşturduğu koalisyonlar artık „büyük koalisyon“ değil. “Kitle partisi” ya da “halk partisi“ dendiğinde akla gelen partiler de sadece CDU-CSU ve SPD değil.
Özellikle işçilerin, emekçilerin geleneksel partisi SPD’nin yaşadığı büyük gerileme ve bir-kaç yıl öncesine kadar haklarında „artık zamanları doldu, siyasetin böyle bir partiye ihtiyacı kalmadı“ yorumu yapılan Yeşiller’in yaşadığı yükselme, diğer gelişmeler Almanya’nın siyasi sistemini "monoton“ bulanları şaşırtıyor.
En başarılısı aşırı sağcılar
Almanya’da aşırı sağcılar Hessen’deki seçimlerle bu ülkenin siyasi sisteminin en önemli aktörlerinden biri olduklarını kanıtladılar. Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, beş yıl önce Hessen’de kurulmuş, ancak tam o sırada gerçekleştirilen eyalet seçiminde baraj altında kalmıştı. Şimdi Hessen’de başarılı oldular ve artık hem Federal Meclis’te, hem de tüm eyaletlerin meclislerindeki en büyük siyasi partiler arasındalar. (Tüm eyalet meclislerinde yer alan diğer partiler CDU ve SPD. Diğer partiler yani Yeşiller, FDP ve Sol Parti’nin baraj altında kaldıkları için giremedikleri meclisler var.)
Aslında kamuoyu yoklamaları her zaman ırkçı, aşırı sağcı, neo-nazi eğilimlerin ciddi bir kitlesel desteği olduğuna işaret ediyordu. Ancak hem irili ufaklı parti ve örgütlerin çeşitli nedenlerle biraraya gelememesi, hem de meclislere girebilmek için yüzde 5’lik oy barajı (ya da en az 3 bölgede direkt adayın seçilmesi) gibi koşullar nedeniyle siyasette fazla etkili olamıyorlardı. Almanya’nın birleşmesinden sonra eski Doğu Almanya sınırları içindeki eyaletlerde zaman zaman barajı aşıp, meclise girebildiler. Ama Federal Meclis seçimlerindeki toplam oyları hiç bir zaman yüzde 3’ü bile aşamadı.
Ancak AfD’yle durum değişti. Başlangıçta Avrupa Birliği’ne itiraz eden, ortak para birimi Euro’ya savaş açan, ağırlıkla ekonomi profesörlerinin katılımıyla kurulan AfD, zaman içinde önceliklerini değiştirdi. Yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığıyla büyüdü, göç ve göçmenlerin, sığınmacıların birlikte getirdiği sorunları istismar ederek durumdan rahatsız kitlelerin sempatisini kazandı. Almanya’nın nazi geçmişine ilişkin siyasi tabuları sarsan çıkışlarla Hitler Almanya’sına hayranlıkları devam eden kesimleri safları altında topladı. Almanya’daki legal ve illegal aşırı sağcı, neo-nazi, ırkçı, milliyetçi parti, örgüt, derneklerin bir nevi çatı örgütü olma fonksiyonu kazanmaya başladı.
Hessen’de Türkiye kökenli beş milletvekiliHessen Eyalet Seçimi’de çeşitli partilerin listelerinden giren 30’a yakın Türkiye kökenli adaydan 5’i seçildi. İki dönemdir eyalet milletvekili olan CDU’dan İsmail Tipi ve SPD’den Turgut Yüksel ile ilk kez seçilen Taylan Burcu (Yeşiller), Yankı Pürsün (FDP) ve Saadet Sönmez (Sol Parti) önümüzdeki 5 yıl boyunca Eyalet Meclisi’nde siyasete devam edecekler. Böylece toplam 6 partinin yer aldığı yeni meclisteki demokrat partilerin hepsinin (yani 5’inin) saflarında Türkiye kökenli göçmenlerin arasından çıkmış birer milletvekili olacak. |
(GK/HK)
Gürsel Köksal'ın "Almanya'da Eyalet Seçimleri" yazılarını okumak için tıklayın.