Dünyaca ünlü yazar William Shakespeare...İngiltere'nin Stratford-Upon-Avon kasabasında doğan yazarın, doğum tarihi ile ilgili bir kesinlik olmamakla birlikte, 26 Nisan 1564 tarihinde vaftiz edildiği belirtiliyor.
Elbette ki onun tam olarak hangi tarihte dünyaya gözlerini açtığından ziyade, eserleri ve insanlığa yaptığı katkı mühim.
"Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!" (To be or not to be) cümlesi; Hamlet'te geçen bu cümle hala dilimizde değil mi? Romeo ile Juliet, 'aşk' denilince aklımıza gelen üç beş şeyden biri değil mi?
Venedik Taciri oyununda geçen; 'hukuk doktoru' kılığına giren Belmont Leydisi Portia'nın, mahkemede, tefeci Shylock'a söylediği şu anlamlı sözü unutmak mümkün mü: "Merhamet, tahtındaki krala tacından daha çok yakışır."
Keşke dünyadaki herkes, Venedik Taciri'ndeki 'Antonio' karakteri gibi 'iyi' olsa...
Hamlet ve intikamı
'Hamlet' tragedyasında; bir evladın, babasını öldürerek (Danimarka Krallığı)tahta geçen ve annesiyle evlenen amcasından intikam alma arzusu karşımıza çıkar. Bu evlat, bildiğiniz üzere Hamlet'tir.
Finalde, Hamlet intikamını alır lakin kendisi de ölür. Hamlet, Shakespeare'in en başarılı ve çokça sahnelenen eserlerinden biridir...
Shakespeare'in bir diğer önemli tragedyası, Macbeth... Norveç ile girilen savaşta yiğitlik sergileyen İskoçyalı soylu Macbeth'in, yükselme hırsının kurbanı olmasına tanık oluyoruz bu eserde. Bu hırsı Macbeth'in kendisi de görür:
"Sebep yok onu öldürmem için. Beni mahmuzlayan tek şey, kendi yükselme hırsım"...
"Onu" derken kastettiği (İskoçya) Kral Duncan'dır. Kral Duncan, halihazırda Glamis Beyi olan Macbeth'e, savaşta gösterdiği yiğitlikten ötürü Cawdor Beyliği'ni layık görmüştür.
Lakin Macbeth "kral" olmak ister. Macbeth, Kral Duncan'ı (Lady Macbeth'in de yardımıyla) ortadan kaldırır ve kral olur. "İş kral olmakta değil, kral olup sağ kalmakta" diyen Macbeth'i bekleyen son ise hazindir: Macbeth'in kesilmiş başı, kendisiyle dövüşen Macduff'un elindedir.
"Şu pencereden süzülen ışık da ne?"
Bir bölümü Kıbrıs'ta geçen Othello tragedyasında ise, yaptıklarını hayretle okuduğumuz kötü bir karakter vardır: Mağripli Othello'nun sancak çavuşu 'Iago.'
Dürüst yaver Cassio'nun ve babasına sırtını dönerek Othello'yu tercih eden Desdemona'nın lekelenmesi, son sözlerinde bile Othello'ya sevgisini ileten Desdemona'nın iftiraya ve kıskançlığa kurban gitmesi, içimizi acıtmıştır öyle değil mi?
Sevdiği tarafından yastıkla boğularak öldürülen Desdemona...
Ya peki, Romeo ile Juliet'in ölümle sonuçlanan aşkına ne demeli?
Pencerede Juliet'in olduğunu görünce, "Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne? Evet, orası doğu, Juliet de güneş!" diyen Romeo... Ve ona şöyle diyen Juliet: "Sana olan sevgimse derin denizler gibi. Ne kadar çoğunu verirsem sana, kalıyor elimde verdiğimden hep daha fazlası..."
Girişte, Shakespeare'in 404 sene evvel öldüğünü dememe bakmayın siz. Shakespeare aslında 'ölümsüz' biri. Yazdıklarını biz okuyoruz, muhtemelen torunlarımız, muhtemelen onların torunları da okuyacak. Shakespeare hep yaşayacak... Hamlet ile, Macbeth ile, Othello ile, Kral Lear ile, Romeo ile Juliet'le...
William Shakespeare'i, bir hayranı olarak saygıyla anıyorum.
(SA/PT)