Yıllar boyunca on binlerce fotoğraf çekip bunları kimseyle paylaşmayan, ABD'nin en önemli sokak fotoğrafçılarından kabul edilmesi gerekirken yalnızlık ve sefalet içinde ölen Vivian Maier feminist ve sosyalist bir muhalifti.
Müthiş gözlem kabiliyetinin ürünü olan değeri tartışılmaz fotoğraflar çekmesine rağmen yapıtlarını tanıtmaya yönelik birkaç teşebbüsten sonra reddedilmeyi hassas ruhu kaldıramadı ama yılmadan deklanşöre basmayı sürdürdü.
2009 yılındaki vefatından sonra tesadüfen keşfedilmiş olan eserleri Vivian'ı dünyanın en popüler sanatçılarından biri durumuna getirdi.
Üç nesildir eski eşyalarla iştigal eden bir ailenin çocuğu olan John Maloof ömrü boyunca keşfedilmemiş sanatçıyı dünya çapında tanıtmaya devam ediyor. Charlie Siskel'le çektiği Vivian Maier'i Bulmak (Finding Vivian Maier) adlı belgeselle de fotoğrafçıya hak ettiği saygınlığı kazandırmaya çalışıyor.
Vivian Maier'in kaderi
1 Şubat 1926'da New York'ta doğan Vivian, Avusturya ve Fransa kökenli bir ailenin çocuğuydu. Vivian, özellikle ABD'nin refah dönemi olarak hatırlanan 50'li ve 60'lı yıllarda, daha çok varsıllığın kenarında hayata tutunmaya çalışan çocuklara, zencilere, evsizlere, marjinallere, yaşlılara, engellilere veya dilencilere yoğunlaşıyordu.
Vizörün üstte olduğu Rolleiflex makinesini göbek seviyesinde bedenine yakın tutmak suretiyle karşısındakini rahatsız etmeyen, hatta bazen fotoğraf çekildiğini hissettirmeyerek sanatını layıkıyla icra etmeyi başaran Vivian bu sayede görüntülerdeki doğallığı yakalayabiliyordu.
Mimariye, estetiğe, güzel kadın ve kıyafetlere de kayıtsız kaldığı kesinlikle söylenemeyecek olan o iki meraklı göz sokak hayatını yıllarca takip etti.
Yakınlarını genç yaşta yitiren, hayatı boyunca evlenmeyen ve çocukları olmayan yalnız Vivian tutkuyla bağlı olduğu sanatını icra edebilmek için Chicago'da burjuva ailelerinin çocuklarına bakıcılık yapıyordu. Bazı ebeveynlere göre garip ve gizemli, içine kapanık, sosyalleşmesi neredeyse imkânsız, nalet bakıcı Vavien, ilgilendiği çocukları açık hava ve güneşle içi içe olmaları için şehir parklarında gezdirdiği gibi konu açısından daha zengin olan kenar mahallelere de sürükleyebiliyordu.
Baktığı bazı çocuklar fotoğraf çekme aşkıyla onları bazen unuttuğunu, hatta zalim olabildiğini anımsarken bakıcılarını minnetle hatırlayanlar zor zamanlarında ona destek olmayı ihmal etmemişler.
Kökeni ve telaffuzu hakkındaki gizemi sürdürmekten zevk alan Vivian kendini bir çeşit ajan olarak tanıtmaktan da geri durmuyordu.
Ayna, vitrin camı veya bahçe yağmurlama başlığı gibi görüntüsünü yansıtan yüzeyleri başarıyla kullandı, gölgesini değerlendirerek de bedenini sanatına malzeme etti; günümüzde çılgınlık haline gelen, kendimizi görüntüleyerek narsisizmi azami seviyelere taşıma konusuna zarif katkılarda bulundu, kendiyle eğlenmeyi ve oynamayı adeta bir sanat haline getirdi.
Vivian'ın özel hayatını ve yaratıcılığını başkalarıyla paylaşmıyor olmasıyla belki de tüm enerjisi toplumu ve düzeni gözlemlemeye ve eleştirmeye yoğunlaştı, koşullar onu tepkili ve öfkeli bir vatandaş haline getirdi. Gençliğinde yaşadığı tahmin edilen bir taciz olayı ise erkeklere mesafeli durmasının başlıca sebebi kabul ediliyor.
John Maloof'un katkısı
Michael Moore'la Benim Cici Silahım (Bowling for Columbine) belgeselinde işbirliği yapan tecrübeli sinemacı Charlie Siskel'in Vivian Maier belgeseline büyük bir katkıda bulunduğu kesin. Sürükleyici senaryosu, aksamadan artan ritmi, birbirinden ilginç sürprizlerle Finding Vivian Maier geçenlerde yitirdiğimiz genç yönetmen Malik Bendjelloul'un Bir Şarkının Peşinde (Searching for Sugar Man) belgeseli kadar etkileyici.
Her ne kadar durumdan John Maloof'un kendine fazla pay çıkardığı söylense de Vivian'ın fotoğrafları onun sayesinde Norveç, Danimarka, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Çin, Kanada, İsviçre, Polonya ve Türkiye'de, ayrıca ABD'nin çeşitli şehirlerinde sergilendi.
Fakat kemikleşmiş yapısıyla sanat dünyasının uzmanları Vivian'ı ülkenin klasik fotoğrafçıları arasına almakta hâlâ zorlanıyorlar; eğitim almamış olması veya sonradan yalanlanan, fotoğraflarını kendi basmadığı bilgisiyle muhafazakâr duruşlarında inat ederlerken cinsiyetinin bunda payı yok mudur acaba?
Ne de olsa ABD'nin büyük sanat galeri ve müzelerinde kadın sanatçıların varlığı hala yüzde yedi civarında…
Ödüllü Vivian Maier'i Bulmak Toronto, DOC NYC, Palm Springs, Berlin, Miami, Vancouver, New York City, Biografilm, Champs-Élysées ve benim belgeseli seyretmemi sağlayan Selanik Festivalinde ilgiyle karşılandı, Finlandiya televizyonunda, İtalya, Polonya, Macaristan ve Almanya'da normal gösterime girdi; Fransa'nın sinema salonlarında boy göstereceği tarih ise 2 Temmuz.
ABD'deki bir dönemin nabzını, New York, Chicago veya Los Angeles'ta sokağa yansıyan ayrıntılarıyla tutan Vivian Maier'le ilgili belgesel Türkiye'de gösterildiği takdirde fotoğrafseverleri mutlaka etkileyecektir, yalnız ve özel bir kadının hüzünlü hikâyesi ise tüm seyircileri fazlasıyla duygulandıracaktır…(MT/NV)