"Munzuruma Dokunma" Festivali'ne kimilerine göre 50, kimilerine göre 70 bin kişi geldiğine göre, tek kontrol bile Tunceli'ye zamanında ulaşmayı engelledi ve böylece "semah ve dağcılık" gösteriler, gerçekleşemedi. Program aksamıştı bile.
"Ambargo Kalktı" sevinci
İnsanlar, "Ambargo kalktı," diye söze başlıyor, en çok konuştukları bu. Kiloyla peynir, taneyle ekmek hesaplarından kurtulmaları az şey değil gibi görünüyor.
Tunceli'ye Almanya'dan, Belçika'dan, Fransa'dan, Türkiye'nin dört bir yanından gelen Tunceliler bir yandan hısım akrabalarını arıyor, bir yandan Munzur kıyısında eşsiz doğayı seyrediyor, hatta çocuklar suya giriyor.
Cümleler bir türlü tamamlanamıyor, bir tanıdıkla konuşurken, bir diğerini görme sevinci konuşmanın yerini gülüşlere, sarılıp kucaklaşmalara bırakıyor.
Stadyum buluşması
2000, 2001 ve nihayet 2002'de Tunceliler, Tuncelili olup da Tunceli dışında yaşayanlar, yaşamak zorunda olanlar ve Tunceliseverler yeniden Atatürk stadyumunda üçüncü kez buluştular.
Sıkıyönetim ve onu izleyen olağanüstü hal uygulamalarıyla, Tunceli ilk kez bu şenlikle, 1 Ağustos günü, 22 yıl sonra "normal" bir gün yaşıyor.
Stadyumda güvenlik görevlisi, neredeyse İstanbul'da böyle bir şenlikte olabileceği kadar. Stadyum girişindeki kontrollere kimse fazla takılmıyor, çantalar aranıyor. Kadın görevliler kadınlardan, erkek görevliler de erkeklerden sorunlu.
Tunceliler, Suavi ve Koma Asmin şarkıları, Şükrü Erbaş şiirleri eşliğinde, Dersim'in özgürlüğü, Munzur'un dokunulmazlığı üzerine sloganlar atıyorlar. İnanılmaz bir coşkuyla kadını erkeği, her yaştan insan "normal" Tunceli'nin bayramını kutluyor gibi.
"Aslında normali bilmiyorum"
"Sevinilmeyecek gibi değil" diyor, yirmilerinde bir genç kadın. "Sevinmesine seviniyoruz da, ben aslında normali bilmiyorum, acaba nasıl olacak her şey, merakım bu."
"Aramaların azalması , bugün yaşadığım bu. Az bir şey de değil. İnsanın her an çantasına bakılması, alışmıştık gerçi ya, kabul edilebilir bir şey mi? Sokağa çıkarken, üstüne başına hazırlandığın gibi çantanı da hazırlıyorsun.Ped bile koymaya çekiniyorduk çantamıza."
Tunceli, turistik bir yer olamadı tabii yıllar boyu. Yine de, toplam 600 kapasiteli 4 ya da 5 oteli var ama kime yeter? Tunceli halkı tanıdık tanımadık herkese evlerini açtı, küçük şehir koca bir otel oldu.
Stad dışı psikolojisi
Stadyumda yer var, giriş ücretsiz, yine de birkaç yüz kişi konseri dışarıdan izliyor. Neden?
Konuşurken, öğretmen olduğunu daha sonra öğrendiğimiz genç kadın merakımızı gideriyor:: Hala bir tür korku var insanlarda. Psikolojik bir şey, hani stadta bir olay olur da, kaçamazlar korkusu.
Ev "rezervasyonu"
Stadyumun boşalması bir saati aştı, ama otele dönüşen şehirde sanki bir kıyı kasabasındaki otel rezervasyonu yaparcasına herkese bir yer bulunmuştu.
Evlerin dışında, kamping misali Munzur kıyısına çadırlar kuruldu, evlere sığamayanlar çadırlara sığıştı. Sanatçılar da, belki de hayatlarında ilk kez konser için gittikleri bir yerde evlerde kaldılar.
Ev "rezervasyonu" hayli ilginç . Mesela, ben arkadaşımın arkadaşının annesinde kaldım. Helin teyze yetmişlerinde, yalnız yaşıyor, çocukları İstanbul'da, Ovacık'ta, Almanya'da.
Hayatı, evi, bakkalı ve komşuları arasında geçiyor, aslında "OHAL" ve "BUHAL" ile pek ilgisi yok ama, Ovacık'taki kızıyla yıllarca süren zorlu görüşmelerini, görüşememelerini hiç aklından çıkarmıyor, onun için şimdi 1 Ağustos artık sorunsuz Ovacık -Tunceli seferleri olacak gibi görünüyor. Pek de söylemiyor ama asıl özlediği torunları.
Munzur gözeleri
OHAL farkı festival programına da yansımış elbette. İlk ikisinde olmayan, en önemli farklılık Tunceli ve çevresinin gezilmesinin programda yer alması.
Ovacık çevresinde, dağlardan tepelerden, taş oyuklarından sular fışkırıyor, yöre halkı bunlara Munzur gözeleri diyor. Uzaktan görünse de, dağ taş tırmanıp gözelere yaklaştık, eşsiz tablolar, insanı sahiden heyecanlandıran bir doğa.
Munzur gözelerinin 40 kadar olduğu söylendi, 80 km uzunluğundaki vadide gözelerle iç içe piknik yapıyoruz. Festival komitesi buraları düzenlemiş, börekler, çörekler, kavurmalar, mangal ve tabii ki alkol mevcut; hem satılıyor, hem de herkes birbirine ikram ediyor.
Elektrik azizliği
En çok da, Munzur'un suyu, öyle lezzetli ve soğuk ki... Şimdi annemin "ille de su getir" demesini daha iyi anlıyorum.
Ne yazık ki, öğle saatlerinde vadideki konser elektriğin azizliğine uğradı, program Tunceli stadyumuna taşındı.
Pülümür, Nazımiye, Mazgirt, Pertel, Hozat ve Çemişgezek dolaşılan ilçeler arasındaydı.
Yatırım ve OHAL
"Tunceli'nin sorunları ve çözüm önerileri" panelinde Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Ali Asker Güler, Esnaf ve Sanatkarlar odası başkanı Hıdır Behiçe, Mazgirt Belediye Başkanı Ali Tunç, Baro Başkanı Hüseyin Aygün, HADEP (Halkın Demokrasi Partisi) İl Başkanı Alican Ünlü, ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) il Başkanı Yusuf Cengiz, EMEP (Emeğin Partisi) İl Başkanı Salih Gündoğan konuştular.
Toplantıda, dört fabrikasından sadece birinin açık olduğu ifade edilen ilin gelişmesi için öncelikle organize sanayi bölgesinin faaliyete geçirilmesi, yatırım yapılması istendi.
OHAL uygulamaları bağlamında, OHAL kaynaklı sıkıntılar konuşuldu, OHAL kararları için yargı yolunun açılması istendi.
Munzur ve Doğa
"Munzur ve Doğa" panelinde Prof. Dr. Ahmet Hızal, Prof. Dr. İlyas Yılmazer, Yazar Ali Kaya, Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu katıldılar.
Konu elbette, Munzur üzerinde yapılması planlanan barajlar, barajların doğa ve yaşam bağlamındaki sonuçları ve Tunceli'nin fiziki yapısı tartışıldı.
Avrupa Birliği ve demokrasi
OHAL'in kaldırılması, Avrupa Birliği üyesi olmanın sonuçları, yararları, zararları, demokrasi meseleleri de, "Demokrasi Toplum ve Kültür" panelinde konuşuldu.
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, gazeteciler Ragıp Zarakolu, Oral Çalışlar ve Haluk Gerger'in katıldığı panelde dinleyiciler de sorularıyla tartışmalara katıldı. En çok da Avrupa Birliği üzerine sorular yöneltildi.
OHAL'siz Tunceli Avrupa Birliği'ni merak ediyor. Tunceli'nin en çok ihtiyacı olan iki şey özgürlük ve iş, dolayısıyla Avrupa Birliği üzerine sorular da bağlantılıydı.
Avrupa Birliği daha fazla özgürlük, daha fazla iş anlamına gelir miydi? Konuşmacıların yanıtlarına bakılırsa, rivayet muhtelif.
Bense, Tunceli özgürlüğünü kimseye açıklama yapmadan, kimlik göstermeden, engellenmeden dağlarda, taşlarda, Munzur suyunda, gözelerde, hemşehrilerimle sohbet ederken her yerde yaşamayı tattım. Ama biliyorum ki özgürlük bu kadar değil. (BS/NM)