Konu belli.
MHP’li Ahmet Çakar, bir TV programında oyuncu Melis Sezen’in yaklaşık altı ay önce giydiği bir kıyafeti eleştiriyor, kıyafetinin suç olduğunu iddia ediyor.
Kaç yaşında politikacı bir erkek, ülkenin yolsuzluk, yoksulluk, ekonomi, eğitim, sağlık gibi başka sorunu yokmuşçasına “sütyen yok” diye kıyamet koparıyor.
Erkekliği izin verse ağlayacak.
Daha da feci olanı karşısındaki diğer erkekler de her şey normalmiş gibi onu dinliyor, kimse “yahu sen ne yapıyorsun, meme bu meme. Bize ne kadının memesinden kıyafetinden” diye uyarmıyor.
Hatta şöyle deseler anlardık:
“İyi ki memeden konuyu açtınız bu ülkede halen binlerce kadın meme kanserinden yaşamını kaybediyor. Sağlık politikalarını buna göre ilerletmek lazım”
Meme ve tıp ilişkisi
O zaman onların söylemediğini söylemek biz kadınlara düşüyor.
Tıbben memenin açıklaması şöyle:
“Memeler anatomik olarak göğüs üst ön duvarının iki yanında 2. ve 6. kaburgalar arasında “pectoralis major” ve “serratus anterior” kasları üzerinde yer alıyor. Üstte clavicula-köprücük kemiğinin altından başlamakta altta meme altı katlantı çizgisine kadar uzanıyor”
Yani herhangi bir organımız gibi memeler de insanlar için, hatta düzelteyim meme, “memeli canlılar” için "normal" bir organ. Meme normal de memeye karşı, bir erkeğin gösterdiği tepki pek normal değil.
Daha net ifade edeyim.
Alışın erkekler, meme ve vajina da kalp, beyin, ciğer gibi organlarımız olarak biz kadınlarda var. Birkaç kez meme dediğiniz zaman alışıyorsunuz bak.
Meme, meme, me-me, meeeeemeeeeeeee!
Birden fazla ritmik bir şekilde “meme” kelimesini tekrar ettiğinizde, bakın daha da normalleşiyor. Meme, meme, meme…
Hatta cümle içinde kullanın daha da alışırsınız, “memem kaşındı”, “mememe karışma”, “memenden bana ne”, “mememden sana ne”
Kadınların kıyafetine, orasına burasına karışma hakkını kendinde gören herkes, bu alıştırmayı yapsın. Yapsın ki bir programda “kadının sütyeni yok” diye yalandan yere bir sinir harbi yaşamasın.
Kadının sütyeni yok diye höyküreceğinize bu ülkede kamuda çalışan kadınların çocuklarını bırakabileceği bir kreş olmadığı için bağırın çağırın!
Bu ülke, siyasette kadının katılımı konusunda, 139'a yakın ülke arasında neden 120. sırada diye kafa yorun.
"Sütyen yok amanin memeler göründü" demek yerine, kadınlar neden yoksul? diye feryat edin.
Sütyen yok ama erkek şiddeti neden var diye kendinize dönüp bir bakın!
Ataerkil fışkırtmalarınız vız-tırıs!
Sütyen yok beyler, sütyen yok!
Onun yerine, cinsel saldırıdan ceza almayan erkekler var!
Yani bu ülkenin sıkıntısı sütyen yokluğu değil, vicdan yokluğu! adalet yokluğu, “ne haddime” yokluğu!
Atarkil patlamalarınızı, televizyon ekranlarından fışkırtarak, bir kadın oyuncu Melisa Sezen özelinde kadın düşmanlığını kışkırtmayın.
Gördüğünüze eminim! Gayet bilinçli yaptığınıza hiç kuşkum yok!
Bu ve benzer uyduruk söylemleriniz, kadınların, lubunyaların yaşama alanlarını kısıtlıyor.
Dolaylı yoldan bir kadına kurşun sıkıyorsunuz. Sokakta yakılan eşcinsel Hande Kader’in katiline dönüşüyorsunuz.
Yeter beyler yeter…
Anlayın artık, koşullar, şartlar değişti. Sizin konforunuz üzerinden yükselen ataerkiyi besleyen patriyarkal sisteminizin, erkekliğinizin yıkılması, iki memeye bakıyor. Memelerden ödünüz kopuyor. Görünce, “kapat-kapat” moduna geçiyorsunuz!
“Memeden tahrik oldum”, “sütyen takmamak suç” diye başlıyorsunuz, yahu siz damacanaya tecavüz ediyorsunuz.
Kadınların, giymediği sütyenden, giydiği uzun eteğinden, tesettüründen, mini eteğinden, bikinisinden, mayosundan, şortundan, saçındaki örtüden size ne.
Ataerkil beyninizle, davranışlarınızla, üç kuruşluk siyasi geleceğiniz, rant alanınız için hiçbir kadını, kadınların kıyafetini malzeme yapmanıza izin yok.
Gör-meme-niz de imkânsız ama yine de söylüyorum, ısrar ediyorum.
Sadece kadınlar, lubunyalar değil beyler.
Memeler de baş kaldırdı...
(EMK)