Tüm sorunların kaynağında, 1994 yılında 3984 sayılı yasanın çıkmasına değin, ülkede yayıncılık alanında bir kaos yaşanmasıydı. Hukukun düzenlemediği bir alanda , ne frekans paylaşımı, ne de yayın ilkeleri açısından belirli olan, karmaşanın hüküm sürdüğü bir radyo-TV dünyası vardı.
3984 sayılı yasa, bu kaos ortamını düzenlemek amacıyla çıkarıldı ama değerler sistemi bir kez yerinden oynamıştı.
Yasa olmadan özel radyo ve TV'lere izin verilmesi hukuk devleti ilkesini zedelemişti. Anayasa'nın bir kez ihlali, yasalara uyulmamasının pek de bir sakınca taşımadığı yargısını oluşturmuştu.
Yasaları ihlal edenlere bir yaptırım uygulanmıyordu , hiçbir ilkenin geçerli olmadığı yayınlar normal karşılanıyordu. Değerler sistemi bir kez sarsıldıktan sonra, yasanın çıkması yayıncılık etiği açısından pek de önemli olmamıştı.
Yasal düzenlemelerdeki sorun odakları
3984 sayılı yasanın 4. maddesinde yeralan yayın ilkeleri, yoruma açık, muğlak ilkelerdir. Buradaki hükümlere göre, her türlü yayını yasaklamak mümkündür.
Anayasa Komisyonu'ndan geçen tasarı da aynı sakıncaları taşımaktadır. Yayın ilkelerinin istendiği biçimde yoruma açık olması , ifade özgürlüğü açısından tehlikeli durumun sürdüğünü göstermektedir.
" Toplumun milli ve manevi değerleri ", " Türk aile yapısı " gibi kavramlar kullanıldığında, ölçüt uygulayanın değerlerine göre değişmektedir.
RTÜK'ün Oluşumu
3984 sayılı yasada RTÜK'ün özerk ve tarafsız bir tüzel kişiliği olduğu belirtilmektedir. (Mad.5). Ancak, beşi iktidar partisi,dördü muhalefet partilerinin gösterdiği adaylardan oluşan bir kurul oluşum açısından eleştirilere açıktır. Bu kurumun, yansızlığının sağlanmasının güç olacağı tartışılırken, tasarıda, yine siyasal bir baskı söz konusudur . RTÜK üyelerinden beşi siyasal parti gruplarınca gösterilecek adaylar arasından, diğer 4 üye ise ; YÖK, MGK, Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi'nin ortaklaşa belirleyeceği adaylar arasından Bakanlar Kurulu tarafından atanacaktır. Bu oluşum da RTÜK'ün özerk ve tarafsız bir yapı oluşturmasına engeldir.
RTÜK'ün Görev ve Yetkileri
Frekans ihalesi, RTÜK'ten Telekomünikasyon Kurulu'na devrediliyor. Bunca zaman yapılamayan planlama, ne zaman ve nasıl kurulduğu bilinmeyen bir kurula bırakılarak frekans karmaşasının daha uzunca ve belirsiz bir süre devam etmesine yol açıyor.
Kuruluş ve Hisse Oranları
3984 sayılı yasanın 29. maddesi radyo ve televizyon yayını yapamayacak kuruluşları belirtmektedir. Bu sınırlamalar, bir toplumda özgürce ve demokratik bir biçimde iletişimin gerçekleşmesini engellemektedir. Düşünceyi açıklama özgürlüğünün kullanılması siyasi otorite ve sermayenin tekeline bırakılmaktadır .
Yürürlükteki yasaya göre ; gerçek ya da tüzel kişinin bir radyo TV kuruluşundaki hissesi%20 yi geçemez .
Tasarıda ise ; ulusal izlenme oranı % 25'i geçen kuruluşlarda bir kişi veya sermaye grubunun hisse oranı % 50olarak düzenlenmektedir. Yıllık izlenme oranı %25'in altında olan kurumlar için hisse sınırlaması bulunmamaktadır. Tasarı ile, izlenme oranının saptanması RTÜK'e bırakılmaktadır.
Tasarıda izlenme oranı %25 'in altındaki kuruluşlar için hisse sınırlaması bulunmadığından, bir gerçek ya da tüzel kişinin tek başına radyo-TV sahibi olmasının yolu açılmaktadır.
Yabancı sermayenin % 10 olan ortaklık payı ise , % 25'e çıkarılmaktadır.
Tüm bu düzenlemeler medyada tekelleşmenin daha da ezici bir biçimde ortaya çıkmasına neden olacaktır.Tekelci sermayenin çıkarlarına uygun gelen medya yayın politikaları uygulanacak, toplumun bilgilenme hakkı bu durumdan zarar görecektir.
İhalelere Girme Yasağı
3984 sayılı yasaya göre, herhangi bir TV veya radyo kanalının %10'dan fazla hissesine sahip olan kişi ve kurumlar devlet ihalelerine giremezler ve Borsa'da işlem yapamazlar. Tasarı bu hükmü de değiştirmiştir. Tasarıya göre %10'dan fazlasına sahip olanlar, devlet ihalelerine girebileceklerdir.
Bu durum medyanın tekelleşmesini güçlendirecek, medya-siyaset ilişkilerini toplumun çıkarlarına ters düşecek bir biçimde etkileyecektir .
İtalya'daki Berlusconi örneğinin ülkemizde yaşanması kaçınılmaz bir duruma gelecektir.
Siyasal iktidar, bu düzenlemelerle, medya sahiplerine ödün vererek , yandaş kazanma yoluna gitmiş, ancak toplumun haberleşme özgürlüğü açısından engeller koymuştur.
" Berlusconi " 3 TV kanalının sahibiydi ve hakkında 12 yolsuzluk suçlaması vardı ama buna karşın seçimi kazanıp başbakan oldu. "
Para Cezaları
3984 sayılı yasadaki ekran karartma yasağı haberleşme özgürlüğü ile bağdaşmayan bir yasaktı. Yargı erkinin gücüne bir müdaheleydi.
Tasarıda ceza miktarları arttırılmıştır. 3 aya kadar gelir getirici yayın yasağı getirilmiştir. İkinci kez tekrarı halinde yayın izni iptal edilir ve en yüksek para cezasına hükmolunur. Bu cezalar ertelenemez. Yerel basın için yüksek miktardaki cezaları ödemek çok ağır bir yük olacaktır . İletişimde demokrasinin gelişebilmesi yerel basına olanak tanımakla mümkündür . Bu cezalar yerel basına engelleyici olduğundan iletişimin demokratikleşmesi açısından da sakıncalıdır.