Erkek ve kadın iki ayrı hayvan
Ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü olan.
Mesele bu değil, mesele başka.
Niye sevsin pembe tülleri kırmızı pancurları
Ve niye aynı evde yaşasın bir fille mesela
Aha kırılacak bir vazo birazdan.
Çaresizlik var Birhan bak:
Türkiye'nin güneyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin doğusundan üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin batısından üzücü haberler geliyor
Türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor...
Sevmek dedin ya, aklıma Oscar Wilde'ın bir dizesi geldi bak!
"Çünkü herkes öldürür sevdiğini" diye
Ama öldüreceksek sevdiğimizi Oscar sevmek niye?
Ama bundan da önce Aslı, bundan da çok önce
Başka bir şey var, boynumuzda asılı olan.
Koy kadını bir tarafa, koy kadını bir tarafa
Koy kadını bir tarafa, var.
Âdem var ve onun kaburgası filan.
Sayaca gelirsek sayalım bir de bu yandan:
Türkiye'nin güneyinde bir adam yere çömeliyor.
Türkiye'nin kuzeyinde bir adam yere çömeliyor.
Türkiye'nin doğusunda bir adam yere çömeliyor.
Türkiye'nin batısında bir adam yere çömeliyor.
Türkiye giderek çömelen adamlara benziyor....
Şiirde, şairler Birhan Keskin ve Aslı Serin, erkek şiddetini anlatıyor..
Tam bu şiirde anlatıldığı gibi; bir erkek şiddeti haberi de bu kez İstanbul Bakırköy’den geldi.
Karantina nedeniyle evden çıkamadığı için sipariş veren Meral Ahmetoğlu’nu evine siparişi getiren kurye öldürdü.
Karantinanın en başından beri bir yandan kadın örgütleri, bir yandan avukatlar yetkili makamlara ısrarla bu dönemde şiddetin artacağını hatırlatıyor ve çözüm istiyor. Çözümsüzlüğün olmadığı her dakika bir kadının hayatı riske atılıyor. Yetkililer çözüme yanaşmıyor; hatta var olan şiddet önlemlerini askıya alıyor.
Her zaman iğneyi yetkililere batırıyoruz, kimi zaman da çuvaldızı kendimize, medyaya batırmayı denesek mi?
Dil, eylemlerimizin tüm davranışlarımızın kaynağı, şekillendiricisi… Haliyle medyanın erkek şiddeti haberlerini verirken kullandığı dil de öyle.
Tıklanalım diye alakasız, tamamen kadını “obje” olarak sunan faili gizleyen görseller.. Fail açısından cinayete bakan; faille özdeşlik kuran, öldürülen kadını yok sayan bir medya dili…
Sanılmasın ki bunu sadece yaygın medya yapıyor. Hepimiz ama hepimiz medyadaki cinsiyetçi dilden sorumluyuz. Biraz bu nedenle yazıyorum. Yoksa baştan söyleyeyim amacım kuru kuru bir öfke kusmak, eleştirmek değil. Belki bir muhabir, editör toplumsal cinsiyet haberciliği konusunda bir parça dönüşür derdindeyim.
İstediğimiz kadar eleştirelim, beğenmeyelim; bir gerçek var: yaygın medya daha fazla eve giriyor, çok daha geniş kitlelere ulaşıyor. İşte bu nedenle kullandıkları dilin dönüşümü çok çok daha acil.
Kimi zaman LGBTİ+, kadın ve çocuk haberleri konusunda önemli içeriklere imza atsalar da haberlerde kullandıkları en ufak bir cinsiyetçi terim tüm haberleri kadınlar, LGBTİ+’lar ve çocuklar açısından olumsuz etkileyebiliyor.
Geçen haftadan üç örnek
Hürriyet ve Anadolu Ajansı’nda yer alan “Erken yaşta evlendirilen çocuklarla” ilgili iki ayrı haber. Hürriyet haberinde evlendirilen çocuklar için “Çocuk gelin” kavramını kullanırken, Anadolu Ajansı 13-14 yaşındaki çocuklar için “evlendirilen kadın” diyebildi. Haberde kullanılan dille cinsel saldırı meşrulaştırıldı. Oysa biz biliyoruz ve ısrarla söylüyoruz ki çocuktan “gelin” olmaz, erken yaşta zorla evlendirilen “çocuklar”dır onlar.
Yine Sputnik ve medyanın çoğunluğu Rize Fındıklı’da Savaş D.’nin Gamze P.’yi öldürdüğü haberini, “saplantılı aşk” cinayeti olarak sundu. Cinayet gerçeği “aşk”ın arkasına sıkıştırıldı, kadın bir kez daha mağdur edilirken, erkeğin suçu işleme gerekçesi “masumlaştırıldı”, şiddete "bahane" üretildi.
Tüm medyaya çağrımızdır, haberlerde kullandığınız her kelime başka bir şiddetin, suçun tetikleyicisi de olabilir. Yapmayın!
Eğer toplumsal cinsiyet odaklı haberleri nasıl yazacağınız konusunda kafanız karışık ama değişim dönüşüme açıksanız, haberlerde cinsiyetçi dilden kurtulmak için bir dizi yol var.
Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik el kitabı
Örneğin bizim toplumsal cinsiyet odaklı haberlerimiz sadece Türkiye değil dünya literatürüne de bu anlamda katkı sunuyor. "Kadına yönelik şiddet" demek yerine "erkek şiddeti" ifadesini kullanıp, failin kim olduğunu net olarak açıklıyoruz. bianet, bu alandaki habercilik konusunda 20 yıldır yaptığı haberler, içerikler ile bir örnek öncü olduğu gibi bu alanda yetiştirdiği gazeteciler de sahada bu tarz haberciliğin yaygınlaştırıcısı konumunda.
bianet'in bu anlamda ürettiği dökumanlar sadece kendi habercilerinin değil tüm kamuoyunun da erişimine açık. Çiçek Tahaoğlu ve Elif Akgül'ün birlikte hazırladığı toplumsal cinsiyet odaklı habercilik el kitabı haberciliğe yeni başlayanlar ve meslekte hak odaklı olarak ilerlemek isteyenler için tam bir başvuru kaynağı.
Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Elkitabı'nda IPS İletişim Vakfı Yayınları'ndan çıkan Kadın Odaklı Habercilik'te genel çerçevesi çizilmiş yaklaşım bianet'in ilerleyen yıllardaki habercilik pratiğiyle zenginleşti, LGBTİ+ odaklı habercilikle de genişledi.
Sevda Alankuş'un hazırladığı Kadın Odaklı Habercilik'in ilk baskısı Ekim 2007'de ve gözden geçirilmiş ikinci baskısı Aralık 2012'de çıkmıştı.
Elkitabı, Nisan 2016-Haziran 2018 aralığında Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupa Aracı (DİHAA) Fonu mali desteğiyle gerçekleştirilen Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Elkitabı ve Online Kütüphanesi Projesi kapsamında yayınlanıyor.
Ayrıca, toplumsal cinsiyet odaklı haberler ve içerikler geliştirilmesi noktasında üniversitelerin çalışmalarının da daha görünür kılındığı kütüphanemiz de yine erişime açık.
TIKLAYIN - Haberde toplumsal cinsiyet kütüphanesine ulaşın
bianet olarak haberlerimizin vazgeçilmezi elbette kadın ve LGBTİ+ odaklı bakış. Bunun için bianet'in düzenlediği temel gazetecilik atölyelerinde mutlaka bu tarz habercilik için ayrılmış özel zaman görürsünüz. Her atölyede mutlaka toplumsal cinsiyet odaklı habercilik başlığı yer alır.
Demek o ki eğer kendinizi hak odaklı habercilik hele hele toplumsal cinsiyet odaklı habercilikte geliştirmek istiyorsanız başta bianet olmak atölyeleri, olmak üzere Ekmek ve Gül, JinNews, Women TV haber sitelerine ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin bu konudaki uyarıları ve materyallerine göz atabilirsiniz.
Yetkililere istediğimiz kadar görev ve sorumluluklarını hatırlatalım; medyanın dili dönüşmedikçe olduğumuz yerde aynı şeyleri tekrarlamaktan öteye gidemeyiz.
Siyasetçilerinden medyasına, dildeki cinsiyetçilikle mücadele sonucunda ortaya çıkacak sonuçlar, bu ülkenin kadın ve çocuklarına fazlasıyla değer..
Şiddetsiz yeni bir hafta dileği ile…(EMK)