Kadın odaklı habercilik, günümüzde giderek önem kazanan hak haberciliği kapsamındaki alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde işte tam da bu habercilik anlayışından gelen ve anaakım medyanın dışında başka bir iletişimin mümkün olduğunu bizlere gösteren medya oluşumlarının katılımıyla bir söyleşi gerçekleşti.
Nefret söylemi.org ve Hrant Dink Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği bu etkinliğe her biri kendi alanında cinsiyetçi söyleme karşı çıkan medya akımlarından kadınlar konuşmacı olarak yer aldı. Toplumsal cinsiyet konuşmaları her zaman ilgimi çektiği için koşarak katıldım bu etkinliğe. Katılımcıların hepsi farklı deneyimleri olan insanlardı. Prof. Dr. Sevda Alankuş, CinsoMedya editörü Elçin Poyraz, 5harfliler editörü Suna Kafadar ve Reçel blog editörü Rumeysa Çamdereli .
Bu etkinlik aslında aynı meseleyi konuşan insanların bir araya gelmesi, beraber konuşmasıydı. Bu tarz etkinliklere katıldığımda karşılaştığım ‘aa başörtülüler de gelmiş’ diyen bakışların azaldığını gördüm. Artık insanlar birbirlerini kabullenmeye, birbirlerinin dertlerini merak etmeye başlamış. Tabi hala daha başörtülülerin hak arayışlarını sorgulayan zihinler var.
Söyleşi de kadın odaklı haberciliğin tanımı, ana akım medyanın toplumdaki ataerkil düşünceyi nasıl yeniden ürettiği, ötekinin nasıl anlatıldığı, mülteci kadınların haberlerde yansıtılış biçimi gibi konular ayrıntılı bir şekilde aktarıldı.
İlk olarak hayranlıkla takip ettiğim Sevda Alankuş konuşmasına başladı. Kendi çalışmalarından bahsetti. Olayın akademik boyutuna değinip, ünlü düşünürlerden örnekler verdi. Öteki ve ötekinin de ötekisi olma durumunu açıkladı. Bianet’te hazırladıkları hak haberciliği dizisinden bahsetti.
Elçin Poyraz CinsoMedya’nın ne olduğunu, neler yaptıklarını, hangi başlıklar altında çalıştığını aktardı. Poyraz konuşmasına ‘CinsoMedya kadının en başta ailesi içerisinde bir ayrımcılığa tabii tutulup cinsiyetçi dilin orada oluşturulduğunu bunu takip eden süreçte okulun ve toplumun her köşesinde kadının bu duruma maruz kaldığını düşünüyor’ diye devam etti. Özellikle kadına şiddet haberlerinde haberin özne olan kadının rızasıyla ve kendi beyanıyla olması gerektiğini savunan Poyraz bunu Nevin Yıldırım örneğiyle anlattı.
Suna Kafadar 5harfliler’de yer verdikleri bölümleri yayınlayıp, nasıl bir dil kullandıklarını ve olayları nasıl ele aldıklarını aktardı. Konulara yaklaşımlarını kendi sayfalarından örnekler vererek dinleyicilere gösterdi.
5harflilerin esprili bir şekilde olayları ele alması “kadınların komik olamadığı” algısını da yerle bir ediyor. Erkeklerin bir konuyu kadınlardan daha iyi anladıklarını belirtmek için uzun konuşmalar yapmalarını ‘açüklamak’ diye bir kelimeyle aktarmaları çok hoşuma gitti. Bu kelimeyi bulmak için okuyucuların geri dönüşlerinden faydalanmışlar. 5harfliler ve Reçel Blog için okuyucuların yorumları şekillendirici bir özellik taşıyor.
Henüz yeni bir blog olmasına rağmen çok ses getiren Reçel Blog’un editörlerinden Rumeysa Çamdereli, oluşumlarının nasıl ortaya çıktığına, blogdaki baskın konulara değindi. Bulunduğum konum içerisinde benim de yaşadığım birçok sıkıntının aktarıldığı Reçel Blog, deneyimlerin paylaşılması ve kapsadığı kişiler bakımından ilk olması nedeniyle benim için çok önemli. Derdimi anlatamadığım, aidiyet hissedemediğim bir anda benim gibi kadınların olduğu görmem çok sevindirmişti.
Soru cevap kısmına geçildiğinde ise, yöneltilen soruların bir tanesinin AKP ile alakalı olması ve bunun sadece Rumeysa’ya sorulması AKP ile tüm başörtülü kadınların özdeşleştirilmesi durumunun giderek azalsa bile hala devam ettiğini gösterdi benim için. İnsanlar her zaman bir yerlere sıkıştırılmak isteniyor.
Feminizmin ülkemizde doğru algılanıp algılanmadığı sorununun cevabı yanlış algılanmaya devam edildi bazen. Verilen bütün mücadeleler erkeğin, erilin yerini sarstığı için olumlu bir sonuç almak oldukça güç. Ama elbette ki hangi inanca, görüşe, mesleğe sahip olursa olsun ortak dertleri bu ayrımcı dili yıkmak olan kadınlar kendi dillerini kurup bu gidişatı değiştirmeye devam edecekler. Bu etkinlik aynı konuyu konuşan farklı deneyimlere sahip insanları bir araya getirdiği için oldukça verimli oldu. (ZK/ÇT)