Toplantının konusu yalnızca ve yalnızca kadındı.
Toplumun bazı kesimleri tarafından - ki bunların çoğunluğu erkekler oluyor, kabullenilmese de; ülkemizde hala, kadın cinsiyetine karşı uygulanan bir ayrımcılık var.
Ekonomi ve çalışma yaşamında kadın yeteri kadar etkin değil, kız çocuklarının eğitimi, erkek çocuklarının halen gerisinde yer alıyor, kadınlara yönelik şiddet eğilimi, eğitim düzeyindeki artışa rağmen azalmıyor hatta artış gösteriyor, siyasette ve karar alma süreçlerinde kadına söz hakkı tanınmıyor ve siyasette küçük yüzdeliklerle yer alan kadın, temsil açısından çok yetersiz kalıyor.
Aslında bu başlıklar kadın aleyhine uzadıkça uzayabilir.
İşte bütün bunları konuşmak adına, Türkiye'nin bir çok yerinden gazeteciler bir araya geldik ve "kadının durumunu hukuki ve sosyal" boyutu ile ele aldık, uzmanları dinledik.
Konuşmacıların hepsi donanımlı ve birikimli insanlardı. Onlar konuştukça bizler hemcinslerimiz olarak bile, çoğu kadının yaşadığı çaresizliklerin farkında olamamanın utancını yaşadık.
Örneğin; Galatasaray Üniversitesi İletişim fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr, Hülya Tanrıöver, kadınların İstanbul medyasında yer alış şekillerini, ilginç örneklerle göz önüne serdi.
"Bizim medyamızda kadın, ya üçüncü sayfa haberidir, ya da son sayfa güzeli. Bunun dışında kadını, ekonomi sayfasında, siyaset sayfasında görmek neredeyse imkansızdır."
" Erkeğe yönelik tüketim ürünlerinin reklamını nedense sadece dekolteli, mini etekli kadınlar yapar. Araba lastiği reklamında da onlar vardır, bir araba tanıtımında da .Hatta jilet reklamının objesi bile kadındır."
" Medyada bir sanatçının, şarkıcının haberi verilirken, onlar her daim sanki öyle gezerlermiş gibi; allı, pullu elbiseler içinde, ya göğüs dekolteli, ya bacak dekolteli fotoğrafları kullanılır. Onların normal elbiseler içinde çekilmiş hiç mi pozları yoktur?. Elbette vardır ama, kadın bedenini, reyting kaygılarının aleti olarak kullanmak işlerine gelir."
" Hülya Avşar'ın boşanma haberi, Hülya'nın görüntüsü ya mayolu pozuyla, ya da en şuh halini gösteren fotoğraflarıyla verilirken, eşi Kaya Çilingiroğlu 'nun fotoğraflarını ya takım elbiseli ya da normal kıyafetleriyle gördük. Ellerinde hiç mi yoktu onun mayolu resimleri?"
"Kadın, medya için her zaman "güzellik" objesidir. Seksi ve güzel kadın, medyanın vitrinidir."
Doç Dr. Tanrıöver, medyanın kadına bakış açısını bu sözlerle açıklarken, kadının, kentte de yaşasa köyde de yaşasa, her yerde sömürüldüğü iyice ortaya çıkıyor.
Kadın kendini bir birey olarak ispatlamaya çalışsa da, "erkeğin bakış açısını" değiştiremediğimiz sürece, kadın sorunlarını ve haklarını daha çok konuşuruz.
Okuyucularımın çoğunun erkek olduğunu bilmeme rağmen bunları anlatmak zorundayım. Biliyorum ki aklı başında, kendini bilen her erkek, en az kadınlar kadar bu durumdan rahatsızdır.(BK/NG)