Bu 29 Ekim'de yine karıştırdılar. Ankara'daki kutlamalarda "ilk meclis" diye "2. Meclis"in önünde tören yaptılar.
Aslında bu bir yanılma, karıştırma filan değil, apaçık farklı bir yönlendirme, farklı bir yönelme.
Bir "algı operasyonu" da diyebilirsiniz. Sonuçta günümüz iktidarının başı, Cumhuriyet'in kurulduğu "1. Meclis" ile pek hoş değil.
Zira bugün yaşamakta olduğumuz "yeni" rejime göre kurulan ilk bakanlar kurulu, geçen yıl 13 Temmuz'da işe başlarken, sanki 1923 yeniden yaşanıyormuş havasında düzenlenen "merasim" de "2. Meclis"te yapılmıştı.
Hatırlarsınız, tören öncesi Erdoğan ve bakanlar topluca Hacı Bayram'a gitmişler ve cuma namazı kılmışlardı.
Doğrusunu söylemek gerekirse, o gün Erdoğan'ın yaptığı konuşmayı hazırlayanlar dikkatliydiler, konuşmanın bir satırında konuya parantez içinde açıklık getirmişlerdi. Erdoğan konuşmasında:
Birinci Meclis başlangıçtı, burası (İkinci Meclis) devamdı..." diyor ama görebildiğim kadarıyla bütün medyada olay "1. Meclis" başlıklarıyla veriliyordu. En fiyakalısı da Takvim'in başlığı: "Ankara'da İlklerin Günü - 1. Başkan, 1. Meclis, İlk Kabine".
Bianet de 13 Temmuz 2018'de haberi "Cumhurbaşkanlığı Kabinesinin İlk Toplantısı 1. Meclis Binasında" başlığıyla vermiş1. Habere ayrıca meclis binası ile ilgili ayrıntılar eklenmiş.
Karışıklık bu kez daha belirgin hale gelmiş. Habere konu olan tören "2. Meclis"te yapılmıştı ama törenin yapıldığı binaya ilişkin bilgilerde "1. Meclis Binası" anlatılıyordu.
Meclis binalarına ilişkin resmi internet sitelerinde bile bu "karıştırma"ya rastlanıyor. Ne diyelim, özellikle Ankara'da yaşamayanlar için böyle bir yanılma hoş görülebilir.
İlk bakışta, kemerli pencereleri ile iki bina birbirine benzer çizgiler taşır. İki bina da dönemin "Milli Mimari" üslubunda tasarlanmıştır.
"Çakma" binalar, "çakma" kentler
"Ne önemi var, o da meclis binası, bu da" diyebilirsiniz. Ama bunun sonu gelmez. Bakarsınız böyle törenler için külliyede ilk meclis binasının bire bir aynısını bile inşa edebilirler!
Bunun bir örneği de var, Atatürk'ün doğduğu evi görmek için Selanik'e kadar gitmenize gerek yok. Ankara'da, Orman Çiftliği arazisinde "aynısının tıpkısı"nı ziyaret edebiliyorsunuz.
Laf aramızda bu işi, yani "çakma mimari"yi, her türlü çakma öteberi üretiminde olduğu gibi yine en iyi Çinliler yapmış, üstelik kent ölçeğinde. Eyfel Kulesi ile birlikte Paris'i, kanallarıyla Venedik'i, gökdelenleriyle Manhattan'ı bile klonlamışlar.
Olan bitenleri daha kapsamlı yorumlamak için 68'in etkili yazarlarından Guy Deport'a başvurmakta yarar var. Guy Deport, "Gösteri Toplumu" adlı kitabında şöyle diyor: "Modern üretim koşullarının hâkim olduğu toplumların tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür. Dolaysızca yaşanmış olan her şey yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmıştır."2
Yanlış anlaşılmasın, "modern" derken bizim de Batı'nın kapitalist toplumlarıyla bire bir aynı koşulları yaşadığımızı, aynı düzeyde olduğumuzu söylemek istemiyoruz herhalde.
Ama küreselleşen bir dünyada aynı yolun yolcusu değil miyiz? Ayrıca bizdeki "gösteri birikimi" de henüz öyle pek devasa boyutlarda değil elbette.
Sonuçta iki seçeneğiniz var. Birincisi, ana akıma uyarsınız, size dayatılan bu gösteri dünyasını kabullenir ve tadını çıkarmaya bakabilirsiniz. Hatta aynı "gösteri" yaklaşımını kullanarak karşı hücuma geçebilirsiniz. Diğer bir tutum, "gösteri"nin altını kazımaya, somut gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırsınız. Tercih sizin.
Eğer "gösteri"nin altını kazıyacaksanız, "yerin belleği", "mekânın belleği" kavramı size yardımcı olacaktır. Yapılı çevreyi, kentleri, binaları, buralarda yaşanmış toplumsal olaylar ile birlikte hatırlamak, irdelemek isteyenlerin çokça kullandığı bir kavram bu.
"Kentsel bellek" de diyebilirsiniz. "Birinci Meclis Binası" üzerinden böyle bir bellek yoklaması yapalım.
Kısa bir tarih okuması...
23 Nisan 1920'de Meclis'in açıldığı binanın yapımına 1915 yılında, İttihat ve Terakki Fırkası'nın kulüp binası olarak başlanmış. Kulüp dediysek, öyle üst düzey memurların ve eşrafın geceleri oturup kâğıt oynadıkları, içki içtikleri şehir kulüpleri gelmesin aklınıza.
İTF, ideolojisini kentlerde kurduğu bu kulüpler aracılığıyla ülkeye yaymayı amaçlamış. Bu yanıyla Cumhuriyet döneminin halkevlerine benziyor.
Kulüp binasının gayrimüslim mezarlığı üzerine yapıldığı, temel inşaatında çevredeki mezarlıklardan toplanan taşların kullanıldığı anlatılır.
O yıllarda böyle işler için bağış kampanyaları açılmaktadır. Ankara'da açılan kampanyalara en büyük katkıyı yapanlar; Andon Herelos Efendi, Konstantinoğlu Konstantin Efendi, Bağdasaroğlu Agop Efendi, Feslioğlu Corci Efendi gibi kentin gayrimüslim eşrafıdır3.
Bağışların gönüllü mü yoksa zorunlu olarak mı yapıldığını bilmiyoruz, ama o tarihten sonra Ankara'da artık böyle isimlere rastlanmadığı bir gerçek.
Ankara İTF kulüp binasının ilk projesini Vakıflar İdaresi mimarlarından Salim Bey tasarlamış, inşaat orduda görev yapan Mimar Hasip Bey tarafından yürütülmüş. Birinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılı günlerinde inşaat durmuş, mütarekede cepheden dönen Hasip Bey inşaatı tamamlayarak 1920'de meclisin açılışına yetiştirmiş.
Mimar Hasip Bey daha sonra yarbay rütbesiyle Kurtuluş Savaşı'na katılmış, Kirmastı (bugünkü Mustafakemalpaşa) yakınlarında bir keşif harekâtı sırasında şehit düşmüş.
Hasip Bey, İstanbul Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) okulu mezunu. Mimar Kemalettin'in öğrencisi. Hem yapı hem yapının mimarı, monografik çalışma yapacaklar için ilginç bir konu olabilir.
İlk meclis binasının tamamlanmasına Ankara halkının yardım ettiği, örneğin binanın çatısını örtmek için insanların evlerinden söküp getirdikleri kiremitlerin kullanıldığı anlatılır.
Oysa bu kiremitlerin o yıllarda Ankara'da esnaflık yapan Vehbi Koç tarafından toplanarak devlete satıldığı bilinmektedir. Bina, bu ve benzeri yönleriyle ve tanık olduğu olaylarla Cumhuriyet'in başlangıç dönemine ilişkin ipuçlarını barındırmaktadır.
Birinci Meclis'te ciddi bir muhalefet vardır. Polatlı'dan top seslerinin geldiği günlerde bile yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı, "muhtemelen bazı kafalar kesilecektir" sözleriyle mümkün olabilmiştir. Binayı bu tanıklıklarıyla hatırlamak gerekir.
Bina ölümlü olaylara da tanıklık etmiştir. Örneğin, Ermeni "tehciri"nin önemli isimlerinden Ardahan Milletvekili Deli Halit Paşa, bu binanın koridorlarında Kel Ali (Ali Çetinkaya) ve Rauf Bey (Orbay) ile giriştiği, karşılıklı silahların da çekildiği bir kavgada karambole getirilerek öldürülmüştür.
Birinci Meclis'te işlenen siyasi cinayetlerin bir diğeri, muhalefetten Erzurum Milletvekili Ali Şükrü'nün Topal Osman tarafından boğularak öldürülmesidir.
Karadeniz kıyılarını Rumlardan "temizleme"si ile ünlü, Gazi'nin yakın koruması Topal Osman, bu cinayetin hemen ertesinde güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada feci şekilde "etkisiz" hâle getirilmiş, başsız vücudu Meclis önünde ayaklarından asılarak teşhir edilmiştir. Rejim "başıbozuk" unsurlardan, "tetikçi"lerinden arındırılmaktadır.
Birinci Meclis Binası 14 Ekim 1924'e kadar kullanılmış. O tarihte TBMM yeni yapılan ikinci binaya taşınmış. CHP'nin tek parti iktidarına ve ardından on yıllık DP iktidarına tanıklık eden bu bina 27 Mayıs 1960'a kadar meclis işlevini sürdürmüştür. 27 Mayıs arifesinde İnönü'nün bu meclis kürsüsünden söylediği "Sizi ben bile kurtaramam" sözü ünlüdür.
Darbe sabahı, Albay Türkeş'in okuduğu ihtilal komitesinin ilk bildirisinde müttefiklerimize güvence veriliyor ve "Nato'ya, Cento'ya bağlıyız" deniliyordu. İkinci Meclis Binası bu bağlılığı paylaştı. Bina 1961-1979 yılları arasında CENTO Genel Merkezi olarak kullanıldı.
Yıl 1970, gençler meclisi basıyor
Ankara'da üç meclis binası var. Dolayısıyla meclisleri karıştırmak mümkün. Örneğin "Yürüyün Meclis'e gidiyoruz" denildiğinde, farklı yönlere gidebilirsiniz. Elli yıl önce yaşanan ve ilk fikir babası Deniz Gezmiş olan bir karıştırma eylemini hatırlamadan geçmeyelim...
Yıl 1970, gençlik hareketinin en güçlü olduğu günler. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin önünde toplanılmış. Yoğun bir kalabalık var, konuşmalar yapılıyor, sloganlar atılıyor.
Gençlerin Meclis'i basacağı söylentisi ortalıkta dolaşıyor. Kızılay ve çevresinde, TBMM'ye giden bütün yollarda sıkı önlemler alınmış. Doğrudur, Meclis basılacaktır. O gün yaşananları o tarihte Dev-Genç Başkanı olan Attila Sarp ayrıntılarıyla anlatır.4
DTCF'deki miting devam ederken 50 kadar Dev-Gençli sessiz sedasız Birinci Meclis Binası'na gider, tahta sıralara son derece ciddi bir toplantı düzeninde oturarak yayınlanacak bildiri taslağını görüşmeye başlarlar.
DTCF önünde gerilimin iyice yükseldiği ve topluluğun Meclis'i basmak üzere Kızılay'a doğru yürüyüşe geçmek üzere olduğu bir anda, kürsüdeki konuşmacı "Biz bu Meclis'i değil, Kurtuluş Savaşımızın onurlu Meclisini tanıyoruz, arkadaşlarımızın şu anda toplantı halinde olduğu o meclise yürüyoruz" der.
Atilla Sarp "Binlerce arkadaşımızın ellerinde bayraklarla Ulus'a, Eski Meclis'e doğru koşması tarihi bir gösteriydi" diyor. Ulus'a ulaşıldığında, hazırlanan bildiri Meclis balkonundan sloganlar ve alkışlar eşliğinde okunur.
Böylece Deniz Gezmiş'in bir süre önce önerdiği "Meclis baskını", hızlıca örgütlenen bir "korsan" eylemle, hiçbir engelle karşılaşılmadan, kimsenin burnu kanamadan gerçekleştirilir.
Yazıyı kısa bir "sonnot"la bitirelim ve bugünlerde Birinci Meclis Binası'na gitmek isteyenlere, meclisleri karıştırmamaları için izleyecekleri yolu kestirmeden tarif edelim.
Ulus Meydanı'nda, heykeli arkanıza alıp aşağıya İstasyon'a doğru giden Cumhuriyet Caddesine girdiğinizde sağdaki ilk bina Kurtuluş Savaşı sırasında ve Cumhuriyet'in ilk bir yılında kullanılan "1. Meclis"tir. Bugün "Kurtuluş Savaşı Müzesi" olarak hizmet vermektedir.
Yolun alt yanında, Gençlik Parkı kavşağına doğru geldiğinizde, Ankara Palas'ın karşısına düşen bina, 1924'ten sonra kullanılan "2. Meclis"tir. Bugün "Cumhuriyet Müzesi" olarak kullanılmaktadır. Giderseniz yanınızda bozuk para bulundurun, her iki müzeye giriş 12 liraymış.
(AŞ/PT)
(1) https://m.bianet.org/bianet/siyaset/199154-cumhurbaskanligi-kabinesinin-ilk-toplantisi-1-meclis-binasinda
(2) https://www.e-skop.com/skopbulten/gosteri-toplumu-gunumuz-hakkinda-ne-diyor/3009
(3) Zeliha Etöz, Taylan Esin; "Büyük Millet Meclisi'nin Temelleri", Toplumsal Tarih, sayı 244, Nisan 2014, s.25 (4) http://www.68dayanisma.org/index.php?option=com_content&view=article&id=842:esk-tbmmnn-gal-ve-mtng&catid=16:kyaz&Itemid=27