36 Bağımsız milletvekilinin meclisi boykot etmesi hepimizin gündeminde. Diyarbakır'da halkın oyları ile seçilen fakat YSK'nin kararı sonucu milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle'nin hakkı iade edilene dek Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun bağımsız vekilleri meclise gitmeyeceklerini açıkladılar.
Böylelikle, önümüzdeki Salı günü çalışmalarına başlayacak olan mecliste yemin de etmemiş olacaklar. Meclis İç Tüzüğü bu durumu öngörmediği için sadece benim gibi sade vatandaşların değil, hukukçuların dahi kafası karışık.
Bu durumda yapılabileceklerden biri de önceki uygulamaya bakarak sonuç çıkarmak olabilir, ben de bu nedenle Meclis Tutanak Dergisi'nin eski sayılarından 6 Kasım 1991 günü çalışmalarına başlayan 19. Dönem Meclisi'nin Birinci Birleşim tutanağına ulaşmak üzere www.tbmm.gov.tr adresini bilgisayarımda açtım.
Hatırlamayanlar için neden özellikle o tutanağı aradığımı açıklamak gerekebilir: Yakın dönem siyasi tarihimize "Yemin Krizi" olarak geçen olayda, bugün gibi o zaman da Diyarbakır Milletvekili olan Leyla Zana Türkçe olarak yemin ettikten sonra Kürtçe "Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum" ifadesini eklemişti. 6 Kasım 1991 günü edilen bu yeminin ve ardından yapılan protestoların görüntüleri internetten kolaylıkla bulunabilir.
TBMM tutanaklarını okumak için www.tbmm.gov.tr adresine girdikten sonra "Tutanaklar" menüsüne, oradan da "1908'den günümüze tutanaklar" kısayoluna tıklayarak Meclis Kütüphanesi'nin Dokümantasyon Müdürlüğü'ne ulaşılıyor. Bu adreste tüm meclis tutanaklarının dijital PDF kopyalarına ulaşmak mümkün, en azından öyle olmalı.
Ancak hemen aşağıdaki sayfaya ulaşınca görülüyor ki, TBMM 19. Dönem 1. Yasama Yılı 1. Birleşim'in kısayolu yok, yani o birleşimin tutanaklarına TBMM internet sitesinden erişmek mümkün değil! Bütün dönemler içinde tutanağı eksik olan tek tutanak da bu.
Halbuki, Leyla Zana ve Hatip Dicle dahil olmak üzere tüm milletvekillerinin yemin ettikleri 6 Kasım 1991 tarihli tutanaklar bugünü anlamak için çok önemli.
Ayrıca, vatandaşların gizli oturumlar hariç tüm TBMM tutanaklarına ulaşmaya, onları okumaya hakkı var. Bu hakkı kanunsuzca engellemeye çalışanlarla mücadele etmek için hakkımızı ve ona ulaşacağımız yolları duyurmak hem sorumlu vatandaşların hem de bağımsız basının görevi olmalı.
"Devletin düzeni"
Devlet her şeyden önce disiplin ve düzen demektir. Devlet bize vatandaşlık numarası, vergi numarası, pasaport numarası ve her türlü işlemimiz için sıra numarası verir. TBMM tutanaklarının da internette bile olsalar bir numarası, bir düzeni vardır:
Mesela, 18. Dönem TBMM'nin 1. Yasama Yılı, 1. Birleşim'inin dosya adresi şöyledir.
20. Dönem'in 1. Yasama, 1. Birleşim'i ise şöyledir.
Buradaki düzeni okuyabiliyorsak, bizden bilerek saklanan 19. Dönem, 1. Yasama Yılı, 1. Birleşim Tutanağı'nın şu adreste olacağını tahmin edebiliriz, ki, gerçekten de bu adreste o tutanak dosyası vardır, sadece kısayolu vatandaşlardan özenle gizlenmiştir.
Yapılması gereken, hemen bugün internetten bu adrese girip ve bizim vekillerimizin bizim meclisimizde 20 yıl önce yaptığı konuşmaları okumak ve bunu diğer vatandaşlara duyurmaktır. Bu bir suç değildir, aksine hakkımızdır.
Biz haklarımızı savununca görülecektir ki, 6 Kasım 1991'de yemin etmeden önce Hatip Dicle'nin şu ifadesi tutanaklara geçmiştir:
"Ben ve arkadaşlarım, bu metni, Anayasanın baskısı altında okuyoruz. (DYP [Doğru Yol Partisi] ve ANAP [Anavatan Partisi] sıralarından sıralara vurmalar, gürültüler)".
Onun ardından kürsüye çıkan Leyla Zana'nın kardeşlik dileğinin yerine ise katipler şu notu düşmüştür: "(Hatip tarafından, bilinmeyen bir dille, birtakım kelimeler ifade edildi) (DYP ve ANAP sıralarından sıralara vurmalar, gürültüler)."
Bugün Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) davası tutuklularının Kürtçe savunmalarını "bilinmeyen bir dil" diye kayda düşen mahkeme heyetini anlamak için, 6 Kasım 1991 tarihli bu tutanak okunmalıdır.
Görülecektir ki, devletimiz hala aynı devlettir. Arada geçen 20 yılda hala Kürtçe öğrenememiş, kendi vatandaşlarının konuştuğu bu dilin Kürtçe olduğunu hala bilememiştir.
Türk ve Kürt halklarının kardeşliği için çabalayan vekillere Anayasa baskısıyla "büyük Türk Milleti" diye yemin ettirmek onların halk önündeki gerçek sorumluluklarına 20 yıl önce de aykırıydı, bugün de aykırıdır.
Bu nedenle, yeni Anayasa oluşturulurken çoğulcu bir dil kullanmaya ve 1961 Anayasası'nda olduğu gibi her şeyden çok "halkın mutluluğu için" çalışacağına söz verecek vekillere ihtiyacımız var. Ama en az onlar kadar okuyan, düşünen ve tartışan vatandaşlara da ihtiyacımız var; elbette, meclis tutanaklarına bile sansür uygulayan devlet görevlilerine karşı haklarımızı savunabildiğimiz ölçüde. (EKS/ŞA)
* Efe Kerem Sözeri, VU University Amsterdam, Sosyoloji yüksek lisans öğrencisi