Dine bağlılığın fanatik seviyelerde olduğu ABD’nin kırsal kesimlerinin birinde genç çiftin münasebetlerini gizlice sürdürmekten başka çaresi yoktu.
Ohio eyaleti her ne kadar gerici Kitâb-ı Mukaddes kuşağına dahil olan diyarların kenarında konumlansa da, Cleveland kırsalında Hristiyanlık, ahalinin muhtaç olduğu aidiyet ihtiyacını karşılıyor, seks mevzusu da muhakkak ki tabu statüsünü koruyordu.
Protestan mezheplerinden Vaftizcilerin arasında büyümüş kahramanımız Gail Ritchey, zamanla nispeten açık fikirli Birleşik Mesih Kilisesinde karar kılacak; bu arada uzun seneler boyunca flört ettiği Mark ile evlenerek üç çocuk ve bir torun sahibi olacaktı.
Lakin aradan 30 seneyi aşkın bir süreden sonra DNA teknolojisi ilerleyip ormanda terkedilmiş bebeğin Gail ve Mark’a ait olduğu ortaya çıkınca hayatları kararacak, Gail müebbet hapis cezası alacaktı.
Meçhul Bebek (Baby Doe) adlı olağanüstü belgesel muhafazakâr baskının yol açtıklarını taraf tutmadan yüzümüze çarpıyor. Bilhassa baş kahramanı Gail ile empati kurmamızı sağlayan ödüllü sinema eseri dünya prömiyerini prestijli SXSW festivalinde gerçekleştirdikten sonra, en başta ABD’dekiler olmak üzere birçok etkinlikte yer aldı.
Yönetmen, senaryo yazarı ve sinematografi hanelerinde adını gördüğümüz kadın belgeselci Jessica Earnshaw çaresizliğin pençesindeki bir insanın psikolojik portresini teferruatlı biçimde karşımıza çıkarıyor. Filmi destekleyenler arasında Hollywood yıldızlarından Sarah Paulson’ın olması, mesajının daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlar ümidini güçlendirirken, dini çirkin emellerine alet etmekle meşgul ABD yönetiminin riyakârlığını afişe etmenin vakti geldi de geçiyor.

Hamileliği inkâr etme sendromu
Dış dünyayla pek bağlantısı olmayan, sosyal ve kültürel faaliyetleri gayet kısıtlı bir toplum kesimiyle karşı karşıyayız. Din ve kilise, ahalinin neredeyse tüm ihtiyaçlarını karşılayan “tekel” halinde, insan beyinlerinin yıkanmasına, kolaylıkla manipüle edilmesine yol açıyor. Mutsuz evlilikler toplumsal baskı yüzünden de tabii ki sona erdirilemiyor; birbirinden bıkmış, hatta tiksinmiş ebeveyn zoraki izdivacı sürdürürken çocuklar, bırak birbirine şefkat göstermeyi, birbirleriyle konuşmaktan bile aciz anne ve baba modeliyle büyüyor. Gail’in sert babasının kendisine mütemadiyen sözel tacizde bulunup kendinden nefret etmesine yol açması da “ayrı dava mevzu”.
Çağımızda genç insanların cinsel hürriyetlerini yaşayamaması düşünülemediğinden, Gail ile Mark da tüm dinsel ve toplumsal baskıya rağmen sık sık seks yapar hâle gelirler ve bunun sonucunda Gail bir değil, iki kere hamileliği ve utancıyla baş başa kalır. Etrafında sırrını paylaşabileceği, tavsiye ve yardım alabileceği kimse yoktur.
Şişman olduğu için ekstra kilo alma durumunu herkesten saklamayı başarır, hatta istenmeyen bir hamilelik mevzubahis olduğu için durumu kendine itiraf etmekte bile zorlanmıştır. Belgeselde, ender sayılmayan bu hususta verilen bilimsel ve tıbbi malumat ziyadesiyle faydalı.
Gail bu korkunç süreçleri tek başına yaşar çünkü kendine göre günahkâr ve suçludur; kürtajın ayrıca günah sayıldığı muhafazakâr ortamda hakikatleri annesiyle bile paylaşmaya korkar ve meseleyi kendi imkânlarıyla çözmeyi tercih eder.
Film boyunca boynu bükük Gail’e destek hususunda elinden geleni yaptığına inandığımız eşi Mark’ın, epeyce geriye dönük pişmanlıkları tabii ki artık fayda etmez. Zaten samimiyetine inanıp inanmamak seyirciye kalmış bir mesele; ne de olsa hem Mark, hem de Gail hayatlarını sanki dinin oluşturduğu mat bir perdenin arkasında yaşıyor.

Akıl tutulması
İbretlik Meçhul Bebek belgeseli karşımıza, Tanrı korkusu yüzünden aklî blokaj yaşayan insanlar çıkarıyor. Kadın sağlığına yönelik inceliğin, hassasiyet ve empatinin olmadığı adaletsiz bir ortamdayız. Müebbeti açıklayan hâkimin, çoktan pişman olmuş mahzun Gail’i “Canavarca davranmakla” suçladığı kabalıkla, intikam hisleriyle yanıp tutuşan bir toplum ve çirkin medyasıyla bir kez daha yüzleşiyoruz.
Vefakâr eş ve şefkatli anne özelliklerine sahip, yumuşak huylu kahramanımız Gail’i tanıdıkça onunla empati kuruyor, hatta özdeşleşiyor; çaresizliğini tenimizde hissediyoruz.
Yönetmen Earnshaw, seyircinin gözünde zihin kapalılığı geçiren Gail’in dinî inancında tüm yaşadıklarına rağmen herhangi bir değişiklik olmadığını da röportajlarında paylaşmış.
Belgeselde vakıf olduğumuz malumattan bence en mühimi ise Gail Ritchey vakasının ABD’de tek olmaması ve muhafazakâr baskı yüzünden çocuklarını doğurup terk etmek zorunda olan kadınların sayısının epeyce yüksek olması. Yani kısacası, “meçhul bebek”ler bir muamma değil, kadınlara reva görülen acımasız muamelenin birebir neticesi. Kürtaj hakkı bazı eyaletlerde iptal edildikçe kadınlar müşkül durumda kalıyor; başka eyaletlere gidip kürtaj olamayanlar ya başlarının çaresine bakmak zorunda kalıyor veyahut “kader”ine razı oluyor!
Zaten tüm gezegendeki gerici propagandalarla benzer şekilde ABD’de de kadınlardan sadece “namuslu” ev kadını olmaları, kocalarına hizmet etmeleri ve çocuk yetiştirmeleri bekleniyor.
Üstelik insanlık gelişip ileriye doğru adım atması gerekirken toplumu kontrol altına alabilmek için iktidardaki Trump hükümeti dahil birçok devlet, çirkin emellerine alet etmek üzere dinî baskının dozunu arttırmayı seçiyor.

Trump zaten inançsız değil miydi?
Aslında daha önce inançlı olmadığını ifade etmiş Trump, müritlerine seslenen bir din adamı gibi davranmayı sürdürüyor; şuur tutulması yaşayan dinci güruhlar her “ölümlü” gibi onun da kusurlarıyla kabul edilmesi gerektiğini düşündüğünden liderlerinin uçuk kaçık laf ve icraatlarını tasvip etmeyi sürdürüyor.
Oysa artık tamamıyla zıvanadan çıkmış Trump, cinsel saldırı dahil olmak üzere muhtelif suçlardan yargılanmış ve suçlu bulunmuş, çoktan beri resmen bir “günahkâr”.
Demansı fazlasıyla hatırlatan davranış bozukluklarından muzdarip Trump’ın bilinen, hatta sevilen aykırı tarzı gezegen çapında kabul edilemez sınırları zorlarken neyse ki dini bütün Evanjelistler başkanlarının pedofil Jeffrey Epstein’la alakasını kabul etmekte zorlanıyor.
Zaten, 1978’den beri adeta LGBTQ+ millî marşı sayılan, Village People müzik grubuna ait Y.M.C.A. şarkısının Trump tarafından sahiplenilmesinin ve sevimsiz siyasetçinin şarkının eşliğinde zarafetten çok uzak dans figürleri sergilemesinin arkasında yatan sebep bir türlü açıklanamıyor.
Ayrıca, seçim kampanyası sırasında ABD başkanı Trump’ın mikrofona erkek cinsel organı muamelesi yapmak suretiyle oral seks simülasyonuna ne demeli?
Uzmanların, sözkonusu performansın ancak daha önce hakikaten ifa edilmiş bir aksiyon kadar gerçeğe yakın olduğunu söylemesi bir yana, geçenlerde bu performansla örtüşen bir fotoğraftan bahsedilmesi de cabası! Trump ve üçüncü sınıf yardakçılarının ortaya çıkarmayı bir türlü göze alamadıkları esas Epstein dosyalarında gizlenenler merakla beklenirken Demokrat’ların ortalığa saçtıkları müteveffa pedofilin yazışmalarında, hakkında pek konuşulmayan bu belge neydi?
Ulaşılan bilgilere göre Putin ve Netanyahu’nun da elinde olan mevzubahis fotoğrafta Trump’ın Bubba adıyla anılan bir kişiye oral seks uygulama anı ölümsüzleştirilmişti. Hatta bilhassa Putin’in Trump’ı parmağında oynatmasının altında bu fotoğraf ve eşi Melania’yla alakadar olanlar dahil, şantaj malzemesi olarak kullanılan başka malumat da vardı.

Eşcinsellik neden inkâr edilir ki?
ABD dedikodu gündemini son zamanlarda en çok meşgul eden şahsiyet ise muhafazakâr yorumcu Benny Johnson oldu. Agresif tavrıyla Cumhuriyetçi Partiyi ve Trump’ı kollayan sevimsiz ve ayrıca intihalci Benny sosyal medyada eşi ve çocuklarıyla sık sık poz verir hâlde olsa da hakkında ayyuka çıkmış eşcinselik dedikodularına mani olamıyor. 6 Ocak 2021’de Amerikan Kongre Binasını basmış saldırganlardan “kızılderili” köstümlü Jacob Anthony Chansley’ye olan alakası yeterince homoerotik gözükmüyor mu?
Oysa muhafazakâr tavırlı ırkçı Cumhuriyetçiler kadın haklarını törpülemek dışında mütemadiyen LGBTQ+ düşmanlığı yapıyor, transları her türlü kötülüğün kaynağı olarak hedef gösteriyor. Bu arada birçok üst düzey Cumhuriyeçi siyasetçinin inandırıcılığı hiç olmayan “dini bütün” imajlarının arkasına saklanarak itici Benny gibi çifte hayat sürdürdüklerine dair spekülasyonlar artarak devam ediyor (skandalların peş peşe patlaması sabırla bekleniyor…)
Lakin ekonomisi dahil, her tarafından su almakta olan gemi misali ABD’nin arsız iktidarı, mazide defalarca görüldüğü üzere, kaybetmekte olduğu seçmenlerin desteğini tekrar kazanabilmek ümidiyle dinî inanç, göçmenlik ve hayalî iç mihrak Antifa kozlarının yanında, savaş kartını bir kez daha açıyor; bu arada olan, toplumun en fakir kesimlerine ve ücra taşrada herşeyden bihaber yaşayan Gail Ritchey gibi mazlum annelere olmaya devam ediyor…

Muhafazakâr Alabama’nın zindanları

Şu perişan taşra, şanlı başkanla şürekâsına yaraşıyor mu?

“Son Cumhuriyetçi”nin hüsranı

Zenginler birbirini kollar

Cadı avının yeni hedefi kütüphaneler
(MT/AB)






