Geçen gün Hindistan’ın Rajasthan bölgesine bağlı Madhya Pradeş eyaletinde trajik bir olay yaşandı.
İnsanları, bitkileri ve hayvanları ciddi şekilde etkileyen aşırı sıcaklar sonrasında ortaya çıkan su sıkıntısı iki maymun kabilesi arasında çatışmaya neden oldu.
Euronews’in aktardığı üzere, 46 dereceyi bulan aşırı sıcakların etkili olduğu Joşi Baba ormanında bir grup maymunun rakip bir kabileye ait su kaynağına erişebilmek için girdikleri düşünülen çatışmada 15 maymun öldü.
Yerel basına yansıyan durum şu sözlerle özetlendi; “Bu nadir görülen bir durum. Maymunlar normalde böylesi çatışmalara girmiyor. [...] Şu an tüm olasılıkları irdeliyoruz. Bu ölümler büyük ihtimalle maymun kabileleri arasında çıkan su savaşı nedeniyle yaşandı."
Maymunlara yapılan otopsi sonucuna göre ise ölüm nedeninin "yüksel ihtimalle sıcak çarpması" olduğu açıklandı.
Maymunların yanısıra kaplanları da etkileyen aşırı sıcaklarla mücadele etmek için yetkililerin kaplanları su kaynaklarına yakın köylere taşıması kararı alındı.
Evet! Köylerden uzaklaştırılmaya çalışılan kaplanlar bu sefer sussuzluk nedeniyle köylere yakın bölgelere taşınacak.
2 X hızla eriyen Himalayalar
Bu trajik haberle aynı günlerde çıkan bir başka haberde ise, maymunların tıpkı geçen hafta insanların yaptığı gibi birbirine girmesine neden olan su sıkıntısının kaynağına dair bulgular yayımlandı.
BBCTürkçe’nin haberine göre, ABD'nin Soğuk Savaş döneminde istihbarat toplamak için elde edilen uydu görüntüleri, son dönemlerde çekilen görüntülerle karşılaştırıldı.
Maymunların su savaşı yaptığı Rajasthan bölgesi dahil bir çok bölgeyi besleyen nehirlerin kaynağı Himalayalar’da son 20 yılın eriyen buzul oranlarının önceki 20 yılı ikiye katladığı ortaya çıktı.
Araştırmayı yürüten Columbia Üniversitesi ekibine göre, erimenin ana nedeni iklim değişikliği.
Science Advances isimli bilim dergisinde yayımlanan çalışmada Himalayalar'daki 2 bin kilometreye yayılan 650 buzul incelendi. Yapılan karşılaştırma sonucunda, 1975-2000 yılları arasında her yıl ortalama 4 milyar ton buzul eridiği belirlenirken, 2000-2016 yılları arasında her yıl ortalama 8 milyar ton buzul eridiği ortaya çıktı.
Bilim insanları bu durumun çok yakın bir tarihte, muazzam sel baskınlarına neden olacağını ve buzul sularına bağımlı olarak yaşayan bölgedeki milyarlarca canlının (insanlar da dahil) büyük bir su sıkıntısına gireceği öngörüsünü yapıyor.
Temiz su trajedisi
Su sıkıntısının insan türünün başına musallat olan felaketle alakasını ele alan bir başka rapor ise durumun trajik boyutlarının daha da büyük olduğunu gösteriyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) hazırladığı ortak raporun sonuçlarına göre, dünya genelinde yaklaşık 2 milyar 200 milyon kişinin hâlâ temiz içme sularına erişimi olmadığı açıklandı.
DW’nin aktardığı haberde, İçme Suları, Sanitasyon ve Hijyen başlıklı raporda, 21. yüzyılın başından bu yana en fazla 30 dakikalık bir mesafede temiz içme suyuna erişebilen insan sayısının 1,8 milyara ulaştığı ve dünya nüfusunun neredeyse yarısına tekabül eden 4 milyar 200 milyon kişinin de güvenli şekilde yönetilen sıhhi koşullara erişimi olmadığı belirtildi.
Ayrıca yetersiz olan kaynakların eşit olarak dağıtılmadığı koşullarda her yıl beş yaş altı 297 bin çocuğun ishale bağlı rahatsızlıklar nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisi de raporun trajik sonuçları arasında yer alıyor.
İklim krizi = Çatışma
Medya organları maymun kabileleri arasında çıkan bu kanlı çatışma sonrasında neler olduğuna dair detaylara yer vermedi.
Fakat geçtiğimiz hafta yayımlanan bir başka çalışmada, maymunların uzaktan akrabası olan insan türünün aynı sebepten ötürü başına geleceklere dair bilimsel öngörülerde bulunuldu.
Avustralya merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsünün (IEP) yayınladığı yıllık küresel barış raporunda, iklim krizi sebebiyle azalan doğal kaynakların, bunun sonucunda gerçekleşmesi olası kitlesel göçlerin ülkeler arasında yeni ihtilaf ve çatışmalara sebep olabileceği duyuruldu.
bianet’in aktardığı haberde, “Küresel Isıtma” sebebiyle bir milyar insanın iklim krizinden etkilenmesi muhtemel yüksek riskli bölgelerde olduğunu vurgulayan rapor, bu kişilerin yaklaşık yüzde 40'ının halihazırda çatışmaların ve sorunların devam ettiği ülkelerde bulunduğunun da altını çiziyor.
Yaşanmakta olan iklim krizinin sonucu olarak ortaya çıkan hızlı iklim değişiklikleriyle de kıtlık, doğal afet ve kitlesel göçler gibi etmenlerin ülkeler arası çatışmaları artırabileceği uyarısı yapılıyor.
İklim mültecileri artıyor
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) dün yayımlanan yıllık raporunda, 2018 yılı itibarıyla dünyada 70 milyon 800 bin kişinin yerinden edildiği açıklandı.
Dünya çapındaki mülteci ve göçmen sayısı açısından bir rekor niteliği taşıyan bu verilere göre, 3,7 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye en çok mülteci kabul eden ülke olarak kayıtlara geçti.
Bir diğer taraftan da, doğrudan iklim krizi kaynaklı göçlerde de artış görülmekte.
UNHCR verilerine göre, geçen yıl iklimle ilgili faktörler yaklaşık 16,1 milyon insanın yerinden olmasına neden oldu. 2050 yılına kadar 150 ila 200 milyon insanın çölleşme, yükselen deniz seviyesi ve aşırı hava koşulları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalma riski altında olduğu tahmin ediliyor.
İklim krizinin etkileri nedeniyle evlerini terketmek zorunda kalan insanlar, bu krizden en az sorumlu olan Guatemala gibi ülkelerden geliyor.
2019 yılının mayıs ayı sonu itibariyle Guatemala'dan aile üyeleri ile seyahat eden yaklaşık 150.000 göçmen Amerika’nın güneybatı sınırında yakalandı. Bu, ülkenin toplam nüfusunun kabaca % 1'ini temsil ediyor.
Göç üzerine çalışan araştırmacılar, şiddet, yoksulluk ve yolsuzluk da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle birlikte iklim krizinin de bu göç dalgasının önemli bir etkeni olduğunu söylüyor.
Dünya Gıda Programı’na göre, Guatemala, Honduras, El Salvador ve Nikaragua'da 2,2 milyon insan aşırı yağış ve kuraklık nedeniyle mahsullerini kaybetti. İklim krizi açısından dünyanın en hassas ülkelerinden olan bu ülkeler krizden en az sorumlu ülkeler arasında da yer alıyor.
Sibirya’ya doğru!
NASA Langley Araştırma Merkezi ve Krasnoyarsk Araştırma Merkezi'nden bilim insanlarına göre de, sıcaklıkların ve yağışların kaçınılmaz yükselişiyle, 2080'lerde Rusya'nın Asya bölgesindeki insan yerleşimlerinin potansiyelini artıracağı öngörülüyor.
Şiddetli iklim koşullarının daha ılıman ve elverişli hale getireceği bölge nüfusunun 9 kat artışa yola açabileceği uyarısı yapılırken, bu durumun uzak bir gelecekte sadece insanlar için olmayacağını gösteren haberler de gelmeye devam ediyor.
Rusya’nın Norilsk kentine en az 500 kilometre yol kat ederek gelen aç kutup ayısı, fabrikaların bulunduğu bölgede çöplüklerden beslenmekten ötürü diyare olmuş bir halde zoologlar tarafından yakalandı.
Bulunduğu bölgeye kimse 30 metreden fazla yaklaştırılmazken, ayının hareketleri de gözetim altında tutuluyor. Hindistan’da su yüzünden birbirine giren maymun kabilelerin durumu ise belirsizliğini koruyor. (CT/EKN)