1997'nin Ocak ayında dünya medyasının büyük bölümünün gözü Angola'ya çevrildi.
Angola'da 1975'ten beri içsavaş yaşanıyordu. 27 yıl süren bu içsavaşta 500 binin üzerinde insan öldü, bir o kadarı göç etti.
Dünya yakın tarihinin en acımasız savaşlarından birinin yaşandığı Angola'ya bu ilginin nedeni, savaş değildi; Prenses Diana'nın ülkeye ziyaretiydi.
Magazin haberlerinin de prensesi olan Diana'nın Angola ziyaretine ilgisiz kalınması sözkonusu değildi.
Birkaç gün sonra Diana üzerinde kurşun geçirmez yelek, başında miğferle yürürken görüldüğü fotoğrafları hemen bütün büyük gazetelerin sayfalarındaydı.
Diana fotoğraflarda ilk bakışta gelincik tarlasında yürüyor gibiydi. Dikkatli baktığınızda ise gelinciğe benzeyen kırmızı nesnelerin uyarı tabelası olduğu anlaşılıyordu. Üzerinde "Perigo Minas" yazıyordu yani "Tehlike Mayın". Yürüdüğü yer ise bir mayın tarlasıydı.
Diana'nın ziyaretinin ayrıntıları kamuoyuna yansıdıkça, mayın yüzünden çeşitli uzuvlarını kaybetmiş insanlarla ve çocuklarla konuştuğu; dünyanın mayınla kirletilmiş en tehlikeli bölgelerinden birinde dört gün geçirdiğini ve geri dönerken etkisiz hale getirilmiş bir mayının kendisine hediye edildiğini öğrendi.
Britanya Kızıl Haç'ı ve HALO Trust adlı savaşlar sonrası bırakılan ve sivil yaşamları tehdit eden mayın ve benzeri cephanelerin kaldırılması için çalışan sivil toplum örgütünün davetlisi olarak Angola'ya gitmişti.
Onun ziyareti Britanya hükümetini büyük bir baskı altında bıraktı ve Britanya, Galler Prensesi'nin bu kampanyanın yüzlerinden biri olması sonucu Ottowa Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülkelerden biri oldu.
"Ottawa Sözleşmesi" olarak da bilinen "Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme", 4 Aralık 1997 tarihinde Kanada'nın Ottawa kentinde imzaya açıldı.
Sözleşme 1 Mart 1999'da yürürlüğe girdi. Ottowa Sözleşmesiyle sonlanan süreci 1992'de sivil toplum örgütlerinin başlattığı bir kampanyayla başlamıştı.
Türkiye ise Ottowa Sözleşmesi'ne 2003'te taraf oldu, 4 Aralık 2004'te yürürlüğe girdi.
Sözleşmeye 156 ülke imza attı bugüne kadar, imza atmayan 40 ülke bulunuyor.
Kamboçya'da yapılan 23 Kasım 2011'de yaşılan Sözleşmeye Taraf Devletler toplantısında açıklanan gözlem raporuna göre 2010'da 87 ülke, bulundurdukları kara mayın stoklarının imhası tamamladı. Türkiye 1 Mart 2008'e kadar imha etmesi gereken mayınları imha etmedi. Ottowa Sözleşmesi'ni ihlal eden dört ülke var: Türkiye, Yunanistan, Beyaz Rusya ve Ukrayna.
Sözleşme imzaya açıldığından bugüne savaş artığı ya da sınırları "korumak" adına yerleştirilen mayınların toplanıp etkisiz hale getirilmesi için uluslararası çalışmalar yapılıyor. Sözleşmenin 5. maddesi taraf devletlere mayın temizliği için 10 yıl süre tanıyordu.
Sözleşmeye imza atmayan devletler ise daha büyük bir sorun.
Bu nedenle Birleşmiş Milletler 8 Aralık 2005 günü "4 Nisan"ı "4 Nisan Uluslararası Mayın Bilinci Geliştirme Günü" olarak ilan etti. İlki 2006'da yapıldı. Bu yıl kampanyanın adı "Bacağını Ödünç Ver" ya da "Paçanı Yukarı Çek" (Leng your Leg) olarak belirlendi.
4 Nisan'a kadar her kesimden insanın paçasını sıvayarak yaptığı eylemlerin fotoğraf ve videolarını her ülkede belirlenen adreslere göndermesi bekleniyor. Türkiye'deki adres "Mayınsız Bir Türkiye Girişimi". Uluslararası adres ise lendyourleg.org.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon başta olmak üzere Nobel ödüllü aydınlar, ünlü sporcular ve sanatçılar paçalarını sıyırarak çektirdikleri görüntüleriyle kampanyaya destek veriyor.
Türkiye'de kampanyanın yüzleri arasında Şafak Pavey, Zeynep Armağan Uslu, Sırrı Süreyya Önder, oyuncu Mehmet Ali Alabora ve gazeteci Rıdvan Akar bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Türkiye iyi niyet elçisi, ses sanatçısı Muazzez Ersoy da destek verenler arasında. Ersoy, UNHCR'ın sekiz iyi niyet elçisinden birisi. Diğer iyi niyet elçileri ise şöyle: Angelina Jolie, Adel İmam, Barbara Hendricks, George Dalaras, Julien Clero, Osvaldo Laport ve Jesus Vazquez.
Kolombiyalı sivil toplum örgütü Arc Angels'ın 2011'de başlattığı ve 2012 yılında da devam edecek olan, "Paçanı Yukarı Çek" isimli uluslararası farkındalık kampanyasını, Birleşmiş Milletler Mayın Eylem Servisi (UNMAS) de destekliyor.
Uluslararası medya kuruluşlarınca yayınlanacak olan bu video aracılığıyla dünyada ve Türkiye'de hâlâ can yakmaya devam eden, silahlı güçlerden çok sivillerin hayatını tehdit eden, savaş zamanında olduğu kadar barış zamanında da bir tehlike olmayı sürdüren, kimlik, yaş, dil, inanç, düşünce sormayan mayın problemi üzerinde bir farkındalık yaratmak amaçlanıyor.
Farkındalık günü etkinliklerinin en yoğun şekilde yapılması gereken ülkelerden biri Türkiye.
Çünkü Türkiye'de 1950-1955 ve 1984-1994 yıllari arasında toprağa 1 milyon mayın döşendi.
Depolarda ise ihma edilmesi gereken 3 milyon mayın bulunuyor.
1 Mart 2008 stoklardaki mayınların imhası için son tarihti. Ancak stoklardaki mayınların imhası hala tamamlanmadı.
1 Mart 2014 ise toprağa döşeli mayınların temizliği için son tarih.
Ayrıca Suriye sınırında mayından temizlenmesi beklenen bölge 360 milyon metrekarelik dev bir alan var.
Daha da kötüsü türkiye'nin sağlıklı bir mayın haritası yok.
Ve 2014'e iki yıl kaldı ve çalışmalar çok yavaş ilerliyor. Savunma Bakanlığı Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi için açtığı ihaleye başvuran 50 şirketi ancak 6 Şubat 2012'de ön elemeden geçirip 20'ye indirdi.
Suriye'deki kriz dolayısıyla bu sürecin daha da uzayacağını tahmin etmek zor değil.
Türkiye ihaleler, uluslar arası ilişkilerdeki "ince" dengelerle uğraşırken, Mardin'in Nusaybin ilçesinde mayınlı bölgede yetişen kapari meyvesini toplamaktan başka geçim yolu bulamayan bu ülkenin insanları her gün ya açlık ya da mayın ikilemiyle yaşayacak. (HK)