14 Temmuz 2015 tarihinde 28 LGBTİ ve insan hakları kuruluşu, Maltepe 3 No’lu L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edilen yabancı uyruklu 5 trans mahpusun Maltepe 1 No’lu L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na geri gönderilmesi için bir basın duyurusu yayınladı.[1]
Duyuruda da belirtildiği üzere bu sevk, daha evvel bir arada kalan 21 LGBTİ mahpusun, Türkiyeli ve yabancı olarak sınıflandırılarak Türkiyeli olmayanların diğer yabancı mahpuslarla bir araya getirilmesi amacıyla gerçekleştirildi.
Edinebildiğimiz bir diğer duyuma göre ise, sevkin sebebi, çocuk hapishanelerinin kapasitesi dolduğu için yetişkin hapishanelerine yerleştirilen çocuklara yer açmak. Ancak sebebi farketmeksizin, bu tip kararların mahpusların ve ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşlerine başvurulmadan alınmasının birçok hak ihlali ile sonuçlandığını bir kez daha gördük.
Sevkten önce birlikte, dayanışma içinde olan LGBTİ mahpuslar, sevkten sonra Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) yolladıkları mektuplar ile mağduriyetlerini dile getirdiler.
LGBTİ ve yabancı uyruklu mahpusların ortak sorunlarından belki de en önemlisi, hemen her şeyin parayla satıldığı hapishanelerde geçinmek için imkânlarının olmayışı. Zira her iki grup da diğer mahpuslara oranla, aileleri/arkadaşları ile ya çok kısıtlı bir iletişime sahip ya da hiç değil.
Ayrıca LGBTİ mahpuslar “güvenlik” sebebiyle hapishanelerde kurulan atölyelerde çalıştırılmıyor. Hal böyle olunca da giysiden temizlik malzemesine, hatta pula kadar hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar.
Her iki grubu da kapsayan bir diğer önemli sorun ise ayrımcılık ve ona bağlı olarak maruz kaldıkları izolasyon. LGBTİ mahpuslar yine “güvenlik” gerekçesiyle ortak alanların kullanımında diğer mahpusların sahip olduğu imkânlara sahip değiller. Yalnızca bir LGBTİ mahpusun olduğu hapishanelerde ise bu kişiler tek kişilik hücrelerde kalmaktalar.
Yabancı mahpuslara karşı ayrımcılığın ise (bulundukları hapishanelerde daha yoğun olması sebebiyle) HIV, siyahilik ya da Türkçe bilmemeleri gibi kökenlerle insanlık dışı muameleye varan boyutları olabiliyor.
Özel durumlarının dikkate alınmaması sebebiyle bu koşullar altında yaşamak zorunda olan mahpuslardan Maltepe 1 No’lu L Tipi’nde kalan 21 mahpus ise, tüm bu imkânsızlıklar içinde, izolasyona ve fakirliğe karşı dayanışmayla ayakta durabiliyorlardı. Birbirlerine maddi ve manevi yardım ederek ihtiyaçlarını kısmen de olsa giderebildiklerini ifade eden bu mahpuslardan bazıları, dayanışmaları sona erdiği için şu anda açlık grevinde.
Üstelik Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, yabancı mahpusları bir arada tutmayı, konsolosluklar tarafından ziyaret edilmelerini kolaylaştırmak adına hedeflese dahi, mahpuslar konsolosluk görevlilerinin yanlarına uğramadığını belirtiyorlar.
Farklı örnekler
Özel ihtiyaç sahibi mahpuslara bu ve benzeri mağduriyetleri yaşatmamak için farklı ülkelerde tatbik edilen uygulamalardan örnekler vereceğim:
*Hapishane idareleri izolasyona başvurmadan LGBTİ mahpusların güvenliğini sağlamak zorundadır. Bu güvenliği sağlamak için de LGBTİ bireylere karşı ayrımcılıkla mücadele eden kişi ve kurumların desteğini alabilir.
Örneğin Güney Afrika Pollsmoor Hapishanesi’nde tacize uğrama ihtimali yüksek olan mahpusların cinsel istismarını engellemek amacıyla Just Detention International isimli bir sivil toplum örgütünden yardım alınmış ve onlarla ortaklaşa hazırlanan bir eğitim programı hapishanede uygulanmıştır.[2] Bu gibi ortak çalışmalar sayesinde özel ihtiyaçlı mahpusların çoklu ayrımcılığa uğramaları engellenebilir.
*Politikacıları LGBTİ bireylerle dayanışmaya istekli olduğu için 2015 Rainbow Europe Index’te(Gökkuşağı Avrupa Dizini) “LGBTİ’nin yasal eşitliği alanında Avrupa’nın en iyi ülkesi” seçilen İskoçya’da[3] ise, mahpuslar kendi isteklerine göre doğdukları ya da şu anda yaşadıkları cinsiyette barınma hakkına sahip; dahası, hapishaneye girerken kendilerini erkek veya kadın infaz koruma memurunun aramasını tercih edebiliyor.[4]
*ABD'deki Sylyvia Rivera Hukuk Projesi adlı kolektif sağlık hizmetleri, güvenlik, cinsiyet geçişi gibi konularda özellikle düşük gelirli ve beyaz olmayan LGBTİ mahpuslara hukuki danışmanlık sunmak için ''Mahpus Hakları Projesi''ni geliştirdi. Bu projenin içerisinde 60 trans mahpusun oluşturduğu bir de ''Mahpus Danışma Komitesi'' bulunmakta.[5]
*Yabancı uyruklu mahpusların adalete erişimlerini kolaylaştırmak adına İngiltere ve Galler’in Hapishane Hizmetleri, konsolosluk çalışanlarının hapishane rejimleri hakkında bilgilendirilmesi ve kendi vatandaşlarına profesyonel hizmet sağlayabilmeleri adına iki yılda bir toplantılar düzenlemekte.[6]
*Yine İngiltere ve Galler’de hapishane idaresinin uygulamalarına ek olarak farklı diller bilen ve özel bir eğitimden geçmiş olan yabancı mahpuslar, yeni gelen yabancı mahpuslara hapishane hayatı hakkında rehberlik yapmakta.[7]
Özel ihtiyacı olan mahpusların diğer mahpuslardan farklı olarak çektikleri zorlukları aşmak adına geliştirilmiş olan bu uygulamalar da gösteriyor ki, hapishane idareleri mahpusları, STÖ’leri ve akademisyenler, konsolosluklar gibi ilgili diğer kişi ve kurumları durum tespiti ve çözüm yaratma sürecine dahil etmediği takdirde sığınılan “çareler” çok katmanlı başka mağduriyetlere sebep olabiliyor.
Birleşmiş Milletler’in hazırladığı Özel İhtiyaçlara Sahip Mahpuslar Üzerine El Kitabı’nda da sıkça ifade edildiği üzere, yalıtılmışlık hissini gidermek adına bile olsa, hakkında alınacak herhangi bir karar mahpusun isteği göz önünde bulundurulmadan alınmamalı.[8]
Ayrıca hapishane personeli kadın, çocuk, LGBTİ, yabancı, hasta gibi spesifik mahpus gruplarının özel ihtiyaçlarına cevap verme yöntemlerini içeren ve anlayışı teşvik eden bir eğitim almalı, çünkü ancak bu şekilde yanlış anlaşılmaların ve güvensizliğin önüne geçilebilir.[9]
Her şeyden önemlisi de tüm bu yaklaşımların yaygınlaşması ve kalıcılaşması bir idare stratejisine dönüştürülmesiyle mümkün. Çünkü “sivil toplum örgütlerinin sağladığı destek ve tek tek hapishane otoritelerinin geliştirdikleri, duruma özel projeler değer taşısalar da bunların etkisi, genel bir idare stratejisinin parçası olmadıkları sürece sınırlıdır ve süreklilik arz etmez.”[10]
Çaresizleştirilen tüm mahpusların bir an evvel insani koşullara kavuşmasını diliyorum. (AA/YY)
Dipnotlar:
[1]https://lgbthapiste.wordpress.com/2015/07/14/maltepe-hapishanesindeki-lgbti-mahpuslar-icin-28-kurulusun-imzasiyla-basin-duyurusu/
[2]JDI-SOUTH AFRICA (2015). About JDI-South Africa. Erişim, 12 Mayıs 2015, http://www.justdetention.org/en/south-africa.aspx
[3] ILGA (2015). Scotland Named Best Country In Europe For LGBTO Legal Equality. Erişim, 10 Mayıs 2015,
http://news.stv.tv/scotland/1320036-scotland-named-best-country-in-europe-for-lgbti-legal-equality/
[4] Scottish Prison Service (2014). Gender Identity and Gender Reassignment Policy for those in our Custody. Scottish Prison Service, sf. 14 - 17. Erişim, 10 Mayıs 2015
[5] Sylvia Rivera Law Project (2015). Prisoner Rights Project. Erişim, 12 Mayıs 2015, http://srlp.org/about/legal-services/prisoner-rights-project/
[6] Tilburg University & International Commission of Catholic Prison Pastoral Care (2007). UN and EU Recommendations on the Treatment of Foreigners in Prison, s 9. Erişim, 15 Mayıs 2015, http://www.coe.int/t/DGHL/STANDARDSETTING/PRISONS/PCCP%20documents%202010/ICCPPC_report_on_foreign_prisoners_english.pdf
[7] Tilburg University & International Commission of Catholic Prison Pastoral Care (2007), s 7.
[8] Atabay, Tomris. Özel İhtiyaçlara Sahip Mahpuslar Üzerine El Kitabı, çev. Ömer B. Albayrak, Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Ofisi ve CİSST, 2013: 93.
[9] Atabay, s 92.
[10]Atabay, s 91.