Malena 28 sene önce avcıların kanadından vurduğu dişi bir leylek.
Savaş sırasında onu balıkçıl sanıp vuran sarhoşlar cezalandırıldı mı bilmiyoruz, fakat kesin olan bir şey varsa, o da yaralı Malena'nın yardımına İstepan'ın koşmuş olduğu.
O gün bugündür şefkat dolu İstepan, Malena'yla adeta sembiyoza geçerek ona bakıyor, hayatının büyük bir kısmını sahiplendiği leylekle paylaşıyor, hatta Malena'nın yavrularının büyütülmesinde adeta ebeveyn rolüne bürünüyor.
Ne de olsa Malena'nın yıllar boyunca her yaz ziyaretine gelmiş olan Klepetan, ona sadık bir eş olarak çiftleşme görevini muntazaman yerine getirmiş...
Bu arada babacan tavırlı İstepan yalnız yaşadığı Brodski Varoš köyünde değil, çevresindeki coğrafyada, tüm ülkede, hatta gezegen çapında "Leylekadam" lakabıyla tanınıp gayet meşhur bir insan haline gelmiş.
Apolyont (Uluabat) gölündeki leylek Yaren ile balıkçı Adem ikilisini hatırlatan hadise Bosna Hersek sınırındaki bir köyde, Hırvatistan topraklarında vuku buluyor. Tomislav Jelinčić imzalı 76 dakikalık 2020 yapımı "Starac i roda" (Storkman/Leylekadam) başlıklı belgesel çevreci mesajlar verdiği gibi sosyal bir varlık olarak insanlığın içine sürüklenmiş olduğu çürümüşlüğe de parmak basıyor.
Tabiat ne kadar müdahale kaldırır?
Filmin başında İstepan'ı (Stjepan Vokić) hayvanlara düşman bir adamın vurduğu yaralı bir şahini yerden alarak veterinere götürürken görüyoruz. Söylene söylene ilerlerken silahlı adamı ihbar edeceğini haykırıyor.
Hayvan dostu İstepan daha sonra karayolunda arabasıyla yol alırken aracını durdurup karşıdan karşıya geçmekte olan bir kaplumbağaya da yardımcı oluyor.
Kahramanımızın sevecen yaklaşımı zaten coğrafyaya damgasını bir şekilde vurmuş: Bazıları devasa olmak üzere köyde leylek heykelleri, her yerde leylek resimleri, hatta İstepan ve Malena'dan esinlenmiş tiyatro oyunu bile var.
Fakat İstepan yaptığını sorgulayacak kadar da ölçülü bir kişilik: "Acaba Malena'yı sahiplenerek ona iyilik mi yaptım?" gibisinden sorularla bir leyleğe evcil hayvan muamelesi yapmanın doğru olup olmadığını tartışmaya açıyor. İnsan olarak doğanın dengeleriyle oynamanın risklerini de bir şekilde gündeme getirmiş oluyor.
İstepan bu arada leyleğe bakmanın kedi veya köpeğe bakmak kadar kolay olmadığını da bizimle paylaşıyor. Sık sık balık avlamaya giderek Malena'nın hür yaşadığı zaman ihtiyaç duyduğu canlı besin ihtiyacını görüyor. Kedileri de olan İstepan sadece yabani içgüdülerini tatmin etmek için küçücük kuşlara saldıran kedilerine de sinir oluyor. Elinden bahçıvanlık ve demircilik gibi işler de gelen İstepan vaktinin büyük kısmını Malena ve ailesiyle geçirmekte olduğu için, "Yakında ben de kanat çıkaracağım!" diye espri yapıyor.
Malena yazlarını en rahat biçimde geçirsin diye evin damında ona tahsis edilmiş kocaman bir yuvası var. Oraya rahat rahat çıkabilmesi için bilumum merdiven ve iskeleler hizmetine amade edilmiş. Benzer bir konstrüksiyon Malena'nın kışı geçirdiği samanlıkta da var, fakat İstepan bilhassa kışın Malena'yı evinde de misafir ederek aralarındaki samimi ilişkiyi pekiştiriyor, araba gezintileri de cabası!
Sabırlı ve sadık bakıcı
Filmin en can alıcı noktası ilkbaharlarda Malena'yı ziyarete gelen eşi Klepetan'ın semada göründüğü anlar oluyor. Fakat İstepan çekimin yapıldığı senelerin birinde Malena'nın yuvasına yerleşen erkek leyleğin Klepetan olmadığını, iyi bildiği davranışlarının farklılığından anlıyor. Neyse ki kısa bir zaman sonra Malena'nın uzatmalı sevgilisi ta uzaklardan geç de olsa sökün ederek yuvayı bir süreliğine işgal etmiş diğer erkek leyleğin yerini alıyor.
Derken birbirine sadık eşler akrobatik figürlerle çiftleşerek birçok yavrunun sahibi oluyorlar. İstepan'ın desteğine rağmen bazıları daha yuvalarındayken ölüyor. Fakat bugüne kadar 50'den fazla yavrunun babalarıyla Afrika yönünde yola çıktığını biliyoruz. Ebeveynin yavrulara ilgilerinin azaldığı zamanlarda İstepan onları da, bu defa küçücük boyuttaki canlı balıklarla besliyor, hatta bazen evine alıp ampul marifetiyle onlara ısı tedarikinde bulunuyor.
Sonbahar gelip ayrılık çanları çaldığında Malena her defasında birkaç günlük bunalıma giriyor, doğasına aykırı olarak gerçekleşen bu zoraki ayrılık acısı yaşanırken İstepan zayıf düşmesin diye Malena'yı zorla besliyor! Mideleri hamile dişiler gibi şişkin olsa da kedilere ısrarla mama verenleri hatırlatan bu tavır İstepan'ın hayvanseverliğini şahsen sorguladığı anlardan biri oluyor.
Tabiata her hâlükârda taptığı inkâr edilemeyecek İstepan eskiden bölgede bol bol geyik olduğunu hatırlarken avcılık yüzünden coğrafyada geyiklerin iyice azaldığından dem vuruyor; avcılık mevsimi başladığında avcıların kuşları vurmaya devam edeceğinden de dert yanıyor.
İnsanlık çürümüş!
Zevkle izlenen şirin belgesel klasik anlamda televizyon belgeseli estetiğine oturtulmuş olsa da mesajını müessir şekilde iletiyor. Yerkürede her geçen gün insanın izi daha geniş alanlara yayıldıkça hayvan âleminin yaşam alanları daralıyor, zevk için bilinçli veya bilinçsiz ateş edenler de vaziyeti iyice vahim hale getiriyor; doğa hoyratça harcanacak bir meta haline geliyor.
Filmde mevzu zaten bir ara insanın doğaya ve bilhassa kahramanımız leyleklere bakışına odaklanıyor; köyün genç ve yakışıklı papazı, Malena, Klepetan ve İstepan hakkında yorumlarını bizimle paylaşırken ikna edici bir profil çiziyor.
İnsanlık değerlerinin yozlaşmış olması, günümüzde dünyaya hâkim arsız kapitalist düzende insanların ilkelerini kaybetmiş olması, ahlaksızlığın neredeyse resmen kabul edilen bir durum haline gelmesi kesinlikle tedirgin edici. Herkes sadece kendisini düşünüyor, çıkarcılık had safhada, egolar tavan yapmış vaziyette.
Tüm bunlar vicdan sahibi bazı insanların ruhsal bir boşluğa düşmesine sebep oluyor, içlerinde ve hayatlarında hissettikleri eksikliğin yerini hiç bir şey dolduramaz hale geliyor.
İşte tam da bu yüzden yalnız Hırvatistan'da değil, tüm dünyada empati, cömertlik, fedakârlık ve dayanışma mesajı veren Malena ve İstepan'ın hikâyesi insanları büyüleyip içlerinde oluşmuş boşluğu doldururcasına, "damardan" hitap ediyor. Sempatik din adamı iki leyleğin bütün zorluklara rağmen birbirine bunca sene boyunca kavuşmasının ve ayrıca sadakatlerini korumalarının bu kadar popüler olmalarına yol açtığını düşünüyor.
Belgeselin sonlarına doğru köy ve civarında yazlarını geçirmekte olan leyleklerden hızlı bir kolaj gözlerimizi ve duyularımızı hızla okşadıktan sonra finale doğru yaklaşıyoruz.
İstepan, "Elim ayağım tuttuğu sürece ona bakacağım!" diyor. Bu sözü akla "Malena öldüğü takdirde acaba İstepan'a ne olur?" sualini getiriyor. Bilhassa eşi öldükten sonra bazen aksi davranışlar da sergilediği söylenen yalnız kahramanımız, doğaya katkısının asgari olduğunu bilse de son sözünü filme nokta koymak için sarf ediyor: "Tüm insanlığın çürümediğini kanıtlamak için misyonuma aynen devam edeceğim!"
(RL/AÖ)