yaklaşık bir ay önce, 29 kasım 2012 tarihinde "kanunu olmayan işlemler ve mahremiyet" başlığıyla bu köşede ele aldığım konuyla ilgili olarak istanbul tabip odası bir dizi toplantı gerçekleştirdi ve hukuk bürosu aracılığıyla bir çalışma yaptı. bu süreçte "mahremiyet hakkı" ile ilgili bir de basın açıklaması yapıldı.
24 aralık'ta ise bunlarla ilgili durumu belirten bir yazı hekimlere yollandı, aynı anda kamuoyuna açıklandı ve hekimlere de "açık çağrıda" bulunuldu.
çağrının kaynak ve dayanaklarını oluşturan mevzuat ve önemli dokümanlar tabip odasının sitesinde halen bulunuyor.
konunun şikâyet konusu olması ve kamuoyunda gündeme gelmesinden sonra da bakanlık evlere şenlik bir açıklama yapmıştı.
bakanlığın açıklamaları ve savlarının kabul edilir bir yanı yok. bir hukuk devletinde her şeyden önce hizmetin gereklerinin, hangi ilke ve kurallar çerçevesinde ve nasıl yerine getirileceği çok açıktır; oysa söz konusu sistem yürürlükteki mevzuata bile aykırıdır.
bakanlık bu açıklamasıyla insanı ve temel haklarını göz ardı ederek, bir çok seçeneği olabilecek bir modelden kendi yeğlediği sistemi önceliyor, dahası olası olumsuz sonuçlarını dikkâte almıyor ve sadece "ben yaptım oldu/olacak" diyerek yaptığını savunan bir yaklaşımı benimsiyor.
"insan hakları hekimler eliyle ihlâl ediliyor!"
önceki yazımın sonunda "konuyla bir "insan hakkı" çerçevesinde ilgilenme görevi olan, başta siyasi partiler olmak üzere herkesi, durumu görmeye, itiraz etmeye, vatandaşları da bu bilgiler onlardan istenirken bu durumu göz önüne alarak davranmaya çağırıyorum" demiştim.
hekim meslek örgütünün bu bağlamda kendine verilen görevi yerine getirmesi çok önemlidir.
tabip odası bu yaptıklarıyla öncelikle varlığının ve görevinin gereği olan duyarlılığı sergilemiştir. dahası durumu somut olarak ortaya koyması ve bunun mevzuattaki yerini işaret ederek, temel hakları, bu hakların ihlâllerinin nasıl olacağını, bunların yaptırımlarını ve süreçlerini tarif eden dokümanlar üretmesi ve kamuoyuyla da paylaşması da çok doğru ve yerindedir.
ancak yapılanlar bu bağlamda yapılması gerekenlerin ancak bir bölümünü oluşturuyor, dolayısıyla ne yazık ki yeterli değil!
çünkü konu ne yalnızca özel muayenehanelerde söz konusu programın kullanılmasının önlenmesiyle, ne de hekimlere durumu anlatan ve onların etik kurallar çerçevesinde davranmalarının istenmesiyle sınırlı olamaz.
odanın saptamalarda da vurgulandığı gibi sistem şu anda "kamu"ya bağlı olarak hizmet sunan hemen tüm sağlık kurumlarında, "hekimler ve sağlıkçılar eliyle işletiliyor" ve veri toplanması sürdürülüyor. başka bir deyişle sağlık hizmetinden yararlananlar hekimlerin de katkılarıyla "insan hakkı ihlâlleri"ne maruz kalıyor.
hekimlere yönelik yapılması gerekenler
bu konuda hekim örgütlerinin yasalarından kaynaklanan başka hak, yetki ve sorumlulukları var:
tabip odaları öncelikle hekimlerin örgütü olması sıfatıyla, öncelikle hekimlere yönelik ve onlar üzerinden "müdahil" olmalı ve hekimlerin bu sisteme veri eklememeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunmalıdır.
bu uyarıdan sonra sisteme hizmet eden hekimler olursa onları saptayarak öncelikle onlara "neden ve/veya aracı oldukları" hak ihlâlleriyle ilgili olarak doğrudan bilgilendirmede bulunmalı, bu ihlâllere katılmamalarını istemeli, bunu yapmayı sürdürenlere ise mesleki kurallar ve etik ilkeler temelinde yaptırımlarda bulunulacağı açıklanmalı ve sürdürenlere bu yaptırımları uygulamalıdır.
öte yandan bu çağrıya uyarak veri toplama noktasında "sisteme katılmayan hekimlerin" de idare tarafından maruz bırakılacakları "idari ya da diğer yaptırımlar" noktasında da bu kez hekimlerden yana müdahil olmalı ve bu süreçlerin her düzeyinde hekimleri savunmalıdır.
topluma yönelik görevler
hekim meslek örgütlerinin "kamu sağlığına yönelik görevleri" de vardır. bunun gereği olarak da ilk yapılacak iş toplumun bu konudaki yaygın bilgilenmesini sağlayacak yaygın ve etkin faaliyetlerde bulunulmasıdır.
bu bağlamda halkı bilgilendirici ve aydınlatıcı el ilanları, duyurular ve afişler hekimler ve sağlıkçılar aracılığıyla dağıtılmalı ve hizmet veren kurumlara yaygın olarak asılmalı, sunulan hizmet sırasında hastalara ve yakınlarına düzenli ve sürekli olarak iletilmelidir.
diğer yandan hazırlanacak broşürler, görsel-işitsel ilan/iletişim araçları ve duyuru yöntemleri aracılığıyla toplumu bilgilendirme faaliyeti yaygınlaştırılmalıdır.
yaygınlaştırma çalışmalarında kitle iletişim araçlarından da yararlanılarak, yapılacak radyo/tv programları ve sosyal medyadan dağıtımı gerçekleştirilecek spot ve kliplerle zenginleştirilmelidir. böylelikle sağlık konusunda hizmet alan herkesin bilgilendirilmesi sağlanmalı, duyarlılığı artırılmalı, uygulamada doğru yerde tavır almaları sağlanmalıdır.
hizmetin kurallara göre verilmesini sağlamak
hekim meslek örgütü bir "kamu kurumu"dur aynı zamanda. dolayısıyla mevcut sistemin sağlık hizmetinden yararlananlar, bu hizmeti sunanlar ve mesleğin evrensel ilke ve kurallarına uygun gerçekleştirilmesini sağlamak bakımında da sorumluluğu ve görevi vardır.
dolayısıyla bu görevinden hareketle, getirilen uygulamanın temel insan haklarına aykırı olmasından hareketle, "yasal başvurularda bulunmalı ve ilgili hukuki süreçlerin başlatmalıdır."dır. (1)
yargının bu konuda süratle harekete geçmesi çok önemlidir. çünkü uygulamanın halen sürüyor olması, insan hakkı ihlâllerine yol açmaktadır.
aslında toplum ve idare "mahremiyet" konusundaki duyarlılığını "yasal olmayan dinleme" olaylarında göstermektedir. ancak bu uygulanmanın da yakındıkları durumun dolaysız ve kolaylıkla gerçekleştirecek bir yöntem olduğunun farkında değildirler.
eğer sistem yaygın olarak uygulanırsa, şu sıralarda gündemde olan başbakanın sağlığı dahil çeşitli konularla ilgili yaşadığı "mahremiyet ihlâlleri" herkes için söz konusu olacaktır.
bu sistem aracılığıyla, herkesin mahrem alanları artık herhangi bir "böceğe" bile gerek kalmadan herkesin malumu haline gelecektir.
bu gerçeğinin topluma ilan edilmesi söz konusu uygulamanın kaldırılması ve uygulanmaması konusunda büyük bir fırsat ve avantaj yaratabilir.
çünkü gerçekten de sistem bu düzeyde bir bilgilendirmeyle "mahremiyetin ihlâli"ne neden olacak boyutta bir veri trafiğini kamusal alana taşımaktadır.
oysa biraz düşünüldüğünde hizmet için gerekli bilgileri, kişiselleştirme söz konusu olmadan, hizmetin gerektirdiği verileri toplamak da mümkündür. başka konu ve alanlarda bu yönde uygulamalar mevcuttur.
her kurumdaki her düzeydeki yöneticilerin, birey ve toplumu ilgilendiren her sorun alanında "hak temelli yaklaşım"ı benimsemeli ve öncelemeli, daima bu temelde hareket etmelidir.
2013'ün herkese sağlık, huzur, sevinç ve neşe getirmesini diliyorum. (ms/hk)
(1) bu yazı yazıldıktan, ancak yayınlanmadan önceki gün türk tabipleri birliği'nin bu yönde bir başvuruda bulunduğu öğrenilmiştir.