Şırnak’taki maden ocağında yedi kişi toprak altında kaldı şeklinde verildi haber önce. Sonrasında altı kişinin cesedine ulaşıldı denildi. Ertesi gün yedinci kişiye de ulaşıldı diye verdiler haberi. O kadar sıradan, o kadar alışılmış bir tarzda!
Yedi yoksul insan daha madencilikte ölüm istatistiklerine eklendi böylece. Yetkililer, işletmenin ruhsatsız ve kaçak olduğunu açıkladılar sıcağı sıcağına. Sanki ruhsatlı ve izinli sahalarda böyle kazalar olmaz havasında! Sanki, kaçak ve ruhsatsız maden ocağı işletilebilmesinin sorumlusu kendileri değilmiş; bunlarının denetlenmesi kendi sorumluluklarında değilmiş gibi!
Soma (301 kişi), Ermenek (18 kişi), Şırvan (16 kişi) maden sahaları ruhsatlı sahalardı. Dahası da var sayıca daha az ölümlerin olduğu. Ama bu kadarı bile yeterli meselenin anlaşılması için. Sadece üç ruhsatlı (izinli) sahada 335 maden emekçisi yaşamını yitirdi son bir kaç yılda.
Şırnak’ta aynı ocakta, üç yıl önce beş maden emekçisi daha yaşamını yitirmişti. Son yıllarda, madencilikte ölümler, inşaat sektörüyle yarışır hale gelmiş. İnsan hayatı ucuzlamakla kalmamış; değersizleşmiş. Ama ülkeyi yönetenlerin öncelikleri farklı. Sorunun nedenlerini araştırmak, çözüm bulmak, ölümleri engellemek için uzmanların, mühendis odalarının uyarılarını dinlemek değil öncelikleri. Alelacele açıklamalarla zevahiri kurtarmaya çalışmak!
Gelin görün ki, saha izinsiz de değilmiş. 2017 Mart ayında devlet tarafından ihaleyle verilmiş. Çıkan kömür, devlet daireleri dahil yasal olarak satılıyor. Yani neresinden bakarsanız bir tutarsızlık, bir çarpıtma! Bir iş bilmezlik hali! Belki de tam iş bilirlik, kim bilir!
Madencilik sektörü, deneyim gerektiren ciddi bir iştir. Karar vericilerin, sektörle ilgili kurumların üst yöneticilerinin, yasa ve yönetmelikleri hazırlayanların, deneyim sahibi olmaları olmazsa olmaz koşuldur. Son yıllarda madencilikle ilgili kurumlarda ehil olmayan, belirli birikime sahip olmayan yönetici atamaları had safhadadır.
Yasa ve yönetmeliklerdeki, uzun yılların birikimi ve deneyimleriyle yer almış maddeler, son yıllarda yerlerini, doğayı ve insan yaşamını gözardı eden; kaynakların sermayeye aktarımını kolaylaştıran düzenlemelere bırakıyor. Daha az yatırımla daha çok kar mantıksızlığı, maden cinayetlerini arttırıyor, doğaya geri dönüşsüz zararlar vermeye devam ediyor.
Şırnak asfaltit sahası, özellikleri bilinmeyen bir saha değil. Jeolojisi bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarılmış, işletme yöntemleri bilimsel birçok makaleye konu olmuş, en bilinen maden sahalarından biri. Bu bağlamda, maden sahasına ilişkin bilimsel bazı verileri çok detaya girmeden paylaşmak, sorunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir. 1983-84 yıllarında, bu sahanın benzeri Silopi-Harbul ve Uludere- Roboski asfaltit sahalarında Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) adına jeolog olarak 1 yıl ben de çalıştım. Sahalar, linyit sahası özelliğinde değildir. Kökeni ve yataklanma özellikleri farklıdır. Şırnak’taki asfaltit sahaları ve onlardan biri olan Avgamasya Filonu, Silopi deki sahalarla aynı özelliktedir. 1964-1983 yılları arasında Avgamasya sahasında aralıklı olarak 208 sondaj yapılmış, 8 milyon 154 bin ton asfaltit rezervi saptanmıştır. Şırnak- Silopi Bölgesinde toplam 81 milyon ton asfaltit rezervi mevcuttur.
Asfaltitler, petrol kökenlidirler. Bölgedeki tektonik hareketlere bağlı olarak oluşan derin çatlaklara, dipteki petrolün yerleşmesi sonrasında, petrolün, ısı ve basınç etkisiyle metamorfizma geçirmesi ve katılaşması sonucu oluşurlar. Bu nedenle yapılanmaları genellikle dik veya oldukça eğimlidir. Yüzlerce metre derinlere kadar devam ederler. Facianın yaşandığı Avgamasya asfaltit filonu da yaklaşık 200 metre kadar dik olarak, sonra da yüksek eğimli olarak devam eder. Bu nedenle işletilmesi son derece riskli maden sahası özelliğindedir.
Avgamasya sahasının yapısal özellikleri nedeniyle, belirli derinlikten sonraki bölümünün kapalı işletme yöntemiyle işletilmesi gerektiği birçok teknik raporda belirtilmiştir. Son yıllarda kontrolsüz olarak sürdürülen işletmede, olay sonrası görüntülerden de anlaşıldığı üzere açık işletme yöntemiyle yüksek şevler oluşturulmuş, bu da faciayı kaçınılmaz kılmıştır. Sahada son yıllarda, derin kuyular açılarak, yüzeyden halatlarla 15- 20 metre derinliğe sarkıtılan işçilerle, bilim ve teknolojiye aykırı, çok riskli yöntemlerin denendiği de bilinmektedir. Bu kuyulara dolan yüzey ve yer altı sularının, oluşan gazların içerdiği yüksek risklerin ve oksijensiz ortamların, çalışanların yaşamını ne denli tehlikeye attığını söylemek beyhude biliyorum! Elbette, bu çağdışı uygulamaların, insana verilmeyen değerin bir göstergesi olduğunu bu ülkede yaşayan herkes benim kadar biliyor artık!
Şırnak’taki sahalar, bir süre devlet kurumu olan Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından işletildikten sonra, 1998 yılında özelleştirme politikalarıyla özel sektöre devredilmişti. Hiçbir madencilik deneyimi olmayan yerel madencilere devredilen bu sahalarda, o günden sonra resmi olmayan sonuçlara göre 200 yoksul emekçi yaşamını yitirdi(*). Bu yanlış politikaların bu sonuçları doğurması elbette kaçınılmazdı.
Aşağıdaki haber 2014 yılından:
Daha önceki katliam gibi kazalardan sonra, bu acımasız uygulamalar sürdükçe, bu ölümlerin de artarak süreceğini defalarca söyledik. Riskli bir sektör olan madencilikte; bilimin ve tekniğin gerekleri eksiksiz yerine getirilmeden; gerekli yatırımlar zamanında yapılmadan; olmazsa olmaz denetimler uzman kişilerce gerçekleştirilmeden, ölümler önlenemez.
Yaşamı ve insanı önceleyen anlayışları değil de, yatırım yapmadan yüksek kârı önceleyen anlayışları sürdürenler, bu uygulamalarıyla doğayı acımasızca tüketenler, bu ülkenin geleceğini de yok ediyorlar!
Gerçek olan şu ki; yoksulluğu yok edemediğimiz sürece, bu tür maden ocaklarında çalışacak yoksullar hep olacaktır. Bu döngü sürecek, bu ölümler artacaktır.
Bu ülkede yıllardır toprak altından çıkarılamamış madenciler var. Onlar unutuldular! Biz unuttuk onları. Televizyonlarda, son katliamda yaşamını yitiren yoksul emekçilerin acı hikayeleri yayınlanıyor şimdi. Onları da unutacağız bir süre sonra! Zonguldak’ta, Afşin-Elbistan’da, Soma’da, Ermenek’te, Şırvan’dakileri unuttuğumuz gibi! Biz unutabiliriz. Ama tarih unutmayacak. İnsanlık tarihi unutmayacak!.. (Şİ/HK)
Fotoğraf: Muhammed Furkan Güneş / Şırnak/AA
(*) Bünyamin Aygün "Kara Köleler" - Milliyet, 7 Temmuz 2014. Aynı haberde "yörede işsizlik had safhada olduğu için, ocaklar kapatılmasın diye, kuyularda ölümlerin kamuoyundan saklandığı" bilgisi de yer alıyor.