Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) 1999'da benimsediği Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'nin "Gazetecinin doğru davranış kuralları" başlıklı bölümünde, "Çocuğun kişiliğini ve davranışlarını etkileyebilecek durumlarda, gazeteci, bir aile büyüğünün veya çocuktan sorumlu bir başkasının izni olmaksızın çocukla röportaj yapmamalı veya görüntüsünü almaya çalışmamalıdır" deniyor.
2 Aralık'ta Şırnak'taki PKK operasyonunundan dönüşte helikopterde olmadığı anlaşılan ve yapılan bütün aramalara rağmen bulunamayan Fatih Uluğ'un iki yaşındaki kızının resimleri neden gazetelerde yayımlanıyor anlamak kolay değil... Belki de amaç okuyucuda uyandırılmak istenen tepkinin büyüklüğünü artırmak.
Pelinsu'nun konuyla ilgisi ne?
Hürriyet gazetesi olayı "Pelinsu’nun babası karakolda kayboldu" başlığıyla verirken, fotoğraflarını yayımlamaktan da çekinmiyor. Taraf gazetesiyse ilk sayfasından ele aldığı konuyu "O üsteğmenin bebeği" başlığıyla duyuruyor ve fotoğrafına yer veriyor.
Oysa TGC'nin benimsediği üzere çocukların haberin doğrudan konusu olması durumunda bile gözetilmesi gereken etik kurallar mevcut. Bundan yola çıkarak gazeteler çocuğun açık ismini ve fotoğraflarını yayımlamamalıydı.
2006 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) yaptığı araştırmaya göre çocukların medyadan taleplerinden biri şöyle:
"Yaşam hikayelerinin abartılmaması, kendilerinin damgalanmaması ya da acıklı betimlemelerle sunulmaması..."
Yine UNICEF, gazeteciler için hazırladığı el kitabındaysa, gazetecilerden çocukları haberlerde kullanırken kendilerine şunu sormasını istiyor:
"Çocuğun ismini ya da fotoğrafını kullanırken bunun çocuk için neye malolabileceğini hesapladınız mı? Verdiğiniz kararı çocukla ya da çocuğun ailesiyle birlikte değerlendirdiniz mi?"
Soruların cevabını tahmin etmek zor değil... (GG/TK)