"Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"[1] dün görüşülmeye başladı.
Tasarı'nın "Genel Gerekçe" başlığı altında, tasarının amacı, ceza ve infaz hukukunun emrettiği hapis cezalarının bazen hükümlünün toplumla ilişkisini kopardığını, tekrar suça eğilimini engelleyemediğini, beden ve ruhsal sorunlara neden olduğunu da kabul edilerek, hükümlünün ailesi ve toplumla olan bağlarının geliştirilmesi ve böylelikle ceza infaz sisteminin eksiklerini tamamlamak olarak öne sürülüyor. Bunların da her biri geçmişte kabul edilen yasalara dayandırılıyor.
Bugün, tasarının ilk maddesi olan "meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen sanık, iddianamenin okunması, esas hakkında mütalâanın verilmesi üzerine sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilir" in kabul edildiği haberini aldık.
İronik olan şu ki, tasarının ilk maddesinin gerekçesi bir sayfalık genel gerekçenin en sonunda şöyle sunuluyor;
"Tasarıda, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı aşamasında uygulamada ortaya çıkan bazı sorunların giderilmesine yönelik hükümlere de yer verilmektedir."
Buradan bakıldığında eksikleri görmezden gelmek mümkün değil.
Biz, BDP grup başkanvekili İdris Baluken'nin de tartışmalarda söylediği gibi "yasayı bekleyen milyonlarca kişi,"[2] bu maddenin kabulünü "anadilde savunma hakkı" diye politik bir hak olarak görmek isterken, tasarının bu maddeyi "performans (dili daha iyi konuşup konuşmamak) eksikliğinden dolayı bir ihtiyaç," "uygulamada ortaya çıkan bazı sorunların giderilmesi" için bir gereklilik olarak ifade etmesi toplumun taleplerinden uzak bir hukuk siteminin yürütüldüğünü gösteriyor. Milyonlarca kişinin adının duyurulmadığı...
Yasa tasarısı, "Hükümlünün sosyalleşmesini teşvik etmek" prensibini gerçekleştiremiyor ilk maddeyi "sanığın daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde" ifadesiyle ve "sorunların giderilmesi" olarak gerekçelendirildiğinde. Bunun yansımaları da bir o kadar feci oluyor Meclis'te tartışmalı geçen tasarı görüşmelerinde.
AKP Isparta Milletvekili Recep Özel'in meclisteki tasarıya muhalif olan koltukları yatıştırmak amacıyla dillendirdiği gibi, "inanın bu tasarı farklı bir şey getirmiyor."[3]
Özelin de dediği gibi, sanıkların kendi dillerinde savunma yapacaklarını söylemeleri üzerine "çıkmaza" girmiş olan yargılamaların çözümünü hızlandırmak amacını taşıyor bu tasarı. Tam da bunun üzerine "milyonlarca insan"ın talepleri, açlık grevinde siyasi talepler olarak dile getirilen "anadilde savunma hakkı" meclis koltuklarında "PKK'ye yapılan bir taviz" olarak görülüyor.
Demeye çalıştığım, bu hak işi performansın ölçüt olarak temel alınması ve sırf pratikte sıkışmış sorunların çözümüne ulaşmak yerine "biz milyonlarca insanın politik talepleri olarak" kayıtlara geçmediği takdir de, BDP Adana Milletvekili'nin de belirttiği gibi bir adım da olsa, "Bu tasarı bizce son derece eksik..."[4]
* Ziya KaYa, Koç Üniversitesi, Karşılaştırmalı Tarih ve Toplum Çalışmaları Yüksek Lisans öğrencisi
[1] Tasarıya bu adresten ulaşılabilir.
[2] "Anadilde Savunma Kavgası.
[3] Meclis Genel Kurulu'nda "Ana Dilde Savunma" Görüşmeleri.
[4] "Meclis Genel Kurulu'nda "Ana Dilde Savunma" Görüşmeleri.