Arasta, Lokmacı geçiş noktasının yakınındaki alan, çok uzun zamandır sessiz, sade bir yer oldu. Bir caddede ucuz kot pantolonlar ve taklit çantalar satan dizi dizi giyim ve kumaş mağazaları, diğerinde işlerinin çoğunu caddenin ortasında gören marangoz ve nalbant atölyeleri, aralarda da müşterilerinin çoğunu o sırada görevde olmayan Türk askerlerinin oluşturduğu çay evleri, kahvehaneler bulursunuz. Binaların hemen hepsi yıpranmış, bakımsız haldeyken çoğu mağaza sahibi ne kötü durumda olduklarından yakınır... Kısacası, Kıbrıslıları bir bakıp da ne kadar kötü olduğunu söylemekten başka bu alana çekecek hiçbir şey yoktur.
Lokmacı geçiş noktasının açıldığı günün gecesi, burası büyük kutlamaların mekanı oldu. Kuzey tarafında bir karnaval havası vardı; yüksek sesle müzik yapan bir rock grubu, caddeye sıralanmış lokma tezgahları, masalara oturmuş bira içen insanlar, çalkalaya çalkalaya dans eden bir folklor grubu, hepsinin üstüne ışıl ışıl bir de havai fişek gösterisi. Karşılaştırınca, geçiş noktasının güney tarafındaysa benim kasvetli diyebileceğim bir hava vardı: Ledra caddesinde sıradan bir gece daha.
Peki insan güneydeki hava bunca sessizken, burada kuzeydeki havanın böyle neşeli oluşuna ne anlam verebilir? Güneydeki barışa yönelmiş hükümetin bütün bu bölümü önemsizmiş gibi göstermesi, değişime ve iyi niyet göstergesi jestlere direncin hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor: Başpiskopos günlerdir televizyonda bu hareketi eleştiriyor olması, Papadopoulos'un oğluyla eski Dışişleri Bakanı Lillikas'ın güneydeki medyayı ele geçirmek için güçbirliği ettiğine dair söylentiler, ilerideki mücadeleye dair bir fikir veriyor.
Yine de bir istatistiğe göre güneyden kuzeye geçmeye çalışanların sayısı kuzeyden güneye geçmeye çalışanların üç katı. Aslında, öyle büyük bir kalabalık vardı ki, polis akşamın bir saatinde sınırı kapatmak zorunda kaldı. Orada bulunmuş biri olarak, 300 kişiyle birlikte o dar ve kısa geçitte sıkışıp kalınca duyduğum küçük paniği itiraf etmeliyim.
Güney Kıbrıs polisi kalabalığı idare etmeye çalışan Kuzey Kıbrıslı polislerin kendi bölgelerine girdiğini ve yapılacak en iyi şeyin sınırı kapatmak olduğunu düşündüklerini iddia etti. Bu iki polis kuvvetine ek olarak Birleşmiş Milletler barış gücünün birbirine bu kadar yakın noktaların oluşturduğu bunca küçük bir alanı birlikte yönettiği düşünülünce, birbirlerine alışıncaya kadar bu tür küçük hıçkırıklar ortaya çıkabilir.
Dün gece herkes gidilmesi gereken yerin Arasta olduğunu biliyordu. Bir anlığına, bir günlüğüne herkesi birbirine bağlayan yer Arasta oldu. İnsanlar korkularını, önyargılarını, kuşkulu alaycılıklarını bir yana bırakıp sadece akşamın tadını çıkardılar.
Müzikle dans eden kalabalık tam bir derlemeydi: Kıbrıslı solcular, çiçekli başörtüleri ve kalçalarında taşıdıkları çocuklarıyla Çingene kadınlar, eski kentin genç Arap "gangsta-delikanlılar"ı, Kıbrıslırumlar. Normalde asla bir arada eğlenmeyecek insanlar aynı ortamın tadını çıkarıyorlardı. Kuzeydeki toplumsal ve siyasi ayrımlar bile o an için eriyip gitmiş gibiydi. (RZ/TK)
* Rana Zincir'in İngilizce kaleme aldığı yazısını Tolga Korkut Türkçeleştirdi.