İspanya’nın dinî otoritelerinin seneler boyunca diktatör Francisco Franco’yla yakın iş birliği içinde olduğu bilinir. Acımasız liderin ölümünden 50 sene geçmiş olmasına rağmen İspanya Katolik Kilisesinin mevzubahis dönemdeki ortaklığını kabul edip resmen özür dilemediği de malum.
Hatta geçenlerde vefat eden Papa Francisco’nun, kendisinden 2013 yılında beklendiği şekilde Kilisenin bilhassa İspanya İç Savaşı sırasındaki icraatları hususunda itizar etmediği de unutulmuş değil.
Neyse ki istisnai de olsa, dönemin baskıcı rejimiyle hemfikir olmayıp diktatörlüğün kurbanlarına kucak açmış iyiliksever insanlar da vardı.
Yönetmenliğini Marc Riba ile Anna Solanas’ın üstlenmiş olduğu Hamiyetperver başrahibe (Mater benefacta) adlı animasyon filmi bizi o karanlık yılların kasvetine ziyadesiyle taşıyor.
2024 İspanya yapımı 12 dakikalık eserde stop motion (duraklı çekim) tekniğini kullanan filmin tecrübeli yaratıcıları başrahibe karakterine derinlik katarak yalnız yaptığı iyilikleri değil, disipline olan bağlılığını, kâbuslar görmesine sebep olan sıkıntılarını, hatta sorgulanacak icraatlarını da bize sunuyorlar.
Conclave furyası
Son zamanlarda en çok konuşulan rahibe karakterinin, cüretkâr Conclave filminde Isabella Rossellini’nin canlandırdığı rahibe Agnes olduğu muhakkak. İstanbul’daki muhtelif okullarda görevli Fransalı, Avusturyalı veya İtalyalı rahibelerden aşina olduğumuz ruhani enerjiyi Isabella’nın birebir yansıtmaktaki başarısı tartışılmaz. Sözkonusu ülkelerin ve başkalarının artık ne yazık ki kapanmış İstanbul hastanelerinde görev yapmış rahibelerin şehrimizde bıraktığı izler de yadsınamaz; tıpkı Isabella’nın Roma’da okuduğu Katolik okulunun rahibelerinin onda bıraktığı derin iz gibi!
Edward Berger imzasını taşıyan, bazılarını şoke edecek bir sona sahip Conclave filminde kısa olmasına rağmen adaletin tecelli etmesinde epeyce faydalı rahibe Agnes rolü bence yeterince gerçekçi.
Isabella bu vesileyle vermiş olduğu muhtelif röportajlarda rahibelerin iyi kalpli ve gayet nazik olduğunu hatırladığı gibi ne kadar otoriter olabildiklerini de belirtmiş. Hamiyetperver başrahibe karakteri de her ne kadar yaptığı iyiliklerle ön plana çıksa da, manastırdaki düzenin sürmesi için yeterli dozda disiplinden de feragat etmiyor.
Gericilerin elinden kurtardığı, evlilik dışı münasebetlerden hamile kalmış genç kadınları dinî müessesenin korumasına gizlice alıyor, fakat kilisenin empoze ettiği kurallardan, davranış biçimlerinden ve kurumun çalışma şartlarından da feragat etmiyor.
Yöneticisi olduğu manastır bir sığınak vazifesi görüyor, zalim rejimin kurbanlarına gizlice kanat geriliyor; başrahibe onlardan alakasını esirgemiyor, mağdur kadınları teselli ediyor, onlara şefkatle sarılıp moral vermeye çalışıyor. Çalışabildikleri sürece onlara mesela mutfakta görev veriyor, fakat aynı zamanda dinî müessesede tahammül edilemeyecek laubaliliklerine set çekmeye de ihtimam gösteriyor.
Bebeklere ne oldu?
Yılların tecrübeli animasyon ustaları, ödüllü Marc ve Anna’nın elinden çıkma Hamiyetperver başrahibe gayet kısa olmasına rağmen seyirciyi tesir altında bırakabiliyor. Catalan Films başlığı altında izlenen filmin ana kahramanından edindiğimiz hissiyat tabii ki pozitif; fakat hayatın kendisi için çok kolay olmadığını da teferruatıyla anlıyoruz. İç savaş sırasında ve diktatörlük boyunca yaşananların, İspanya halkının muhtelif travmalarla mücadele etmesine yol açtığı muhakkak. Kahramanımız da korkuyor, mazisinden kaynaklanan hesaplaşmalarla karşı karşıya kalıyor, sık sık kâbuslar görüp kan ter içinde uyanıyor. Manastırda doğan bebeklerin hayatta kalabilmesi için bakıcı ailelere teslim edilmesi vicdanını belli ki epeyce rahatsız ediyor. Fakat anlaşıldığı kadarıyla gayet muntazaman tutulan defterler sayesinde istikbalde olası birleşmelerin yolu da açık. Lakin İspanya geçmişiyle yüzleşmekte ve hesaplaşmakta fazlasıyla zorlanan diyarlardan biri olduğu için iyimserliğin pek bir faydası da olmayabiliyor.
Rahip Llanos’un iştiraki
Neyse ki İber yarımadasında faşist rejime direnmiş ve halkla bütünleşmiş Cizvit rahip Llanos’un cesareti unutulmadığı gibi Korkusuz bir adam (Un hombre sin miedo) adlı belgeselin ortaya çıkmasına da sebep olmuş. Yönetmen ve senaryo yazarı hanesinde adını gördüğümüz Juan Luis de No İspanya 2024 yapımı 124 dakikalık belgeselde Franco iktidardayken gecekondu mahallelerinin ahalisiyle gücünü birleştirmiş “aykırı” dinî figürle bizi yakından tanıştırıyor. Halk onu bağrına basıyor, zamanla komünist partinin militanı haline gelmesine vesile oluyor, demokrasinin yorulmaz bir savaşçısına dönüşmesini mümkün kılıyor. Zalim Franco rejimi, varlıklı ve saygın bir aileye mensup olduğu için rahiple uğraşmakta epeyce zorlanıyor; bu sayede Llanos gecekondu halkıyla iç içe geliştirdiği planını adım adım tatbik ediyor.
Günümüzde turizm ve sefahat cenneti olarak tanıdığımız İspanya’nın acılı mazisine temas edebilmek için Korkusuz bir adam biçilmiş kaftan. Birbirinden değerli ve ender bulunabilen siyah beyaz arşiv görüntüleri İspanya’da toplumun kenarına atılmış kesimleri yakından tanımanıza vesile olacak, rahip Llanos’un çocuk veya gençken “değdiği” kişilerin seneler içindeki gelişimleri sizi muhakkak ki etkileyecektir. Konuşan kafaların uzun sekansları belki monoton gelebilir, fakat dünya halklarının ortak mücadelesine iştirak biçimleri kesinlikle kale alınacak değerde.
(RL/RT)