Kaos GL Yayınlarından çıkan Biliyor(mu)sun(?) Her Kadın Heteroseksüel Değildir adlı kitapta cinselliği oluşturan 4 unsurdan bahsedilebilir:
1.Biyolojik Cinsiyet
2.Cinsel Yönelim
3.Toplumsal Cinsiyet Kimliğii
4.Toplumsal Cinsiyet Rolü
Biyolojik cinsiyet bireyin sahip olduğu cinsel organa göre belirlenir. Penisi ve testisleri varsa erkek; vajinaya ve yumurtalığa sahipse kadın olarak tanımlanır.
Peki kişi her iki cinsel organa da sahipse yani hermafroditse ne olacak? "İstisnalar kaideyi bozmaz" deyip "iki biyolojik cinsiyet vardır" mı diyeceğiz?
Beş Cinsiyet makalesinin yazarı Anna Fausto Sterling'e göre batı kültürü yalnızca iki biyolojik cinsiyet olduğu fikrine derinden bağlı. Kullanılan dil bile başka olasılıkları reddediyor: He-she, il/elle, his/her. Aynı anda iki cinsiyete sahip olan biri dilde nasıl tanımlanacak? S/he; his/her olarak mı?
Yasalar da ikili biyolojik cinsiyet sistemini temel alıyor. Yasal olarak her yetişkin ya erkek ya da kadın olarak tanımlanıyor.
Anne Fausto-Sterling, "5 Cinsiyet" makalesinde biyolojik olarak nasıl sınıflandırıldığına bağlı olarak 5 hatta daha fazla cinsiyet olduğunu söyler.
Standart tıp interseks terimini 3 temel alt grubu kapsayacak şekilde tanımlar:
- herm: Erkek ve dişi özelliklerin karışımına sahip olan gerçek hermafroditler. Testisleri ve yumurtalıkları vardır.
- merm: Testisler ve kadın cinsiyet organının bazı unsurları vardır. Yumurtalıkları yoktur.
- ferm: Yumurtalıkları ve erkek cinsiyet organının bazı unsurları vardır. Testisleri yoktur.
Tıpçı John Money'e göre interseksüel doğumların oranı %4. Bu oran bir tür azınlık grubu kurmaya yeterli.
Anne Fausto Sterling'e göre 3 interseks herbiri kendi içinde birer biyolojik cinsiyet sayılmayı hak ediyor.
Tıp dünyasında cinsiyete, cinselliğe ilişkin sorgulanmayan iki varsayım var:
1- Yalnızca iki biyolojik cinsiyet vardır: Kadın ve Erkek
2- Karşıcinsellik yani heteroseksüellik, normaldir.
Tıbbın interseks bedenlere yaklaşımı konusunda ülkemizden bir örnek verelim. Ankara Tıp Fakültesi interseks bedenlere yaklaşımı web sitelerinde şu şekilde tanımlıyor: "Tıp alanında interseks, şüpheli görünen dış genital yapı anlamında kullanılır. Çocuğun kromozom yapısı ile genital yapısı uyumsuzdur (ör: kromozom yapısı kız ancak görünüm erkek gibi). Bu olgular fark edilir edilmez detaylı bir incelemeye alınmalı, kromozomal yapıları, iç ve dış genital yapıları ve gonadları (testis ya da over) tespit edilmelidir. Bu tip hastalar, yenidoğan uzmanı, endokrinoloji uzmanı, çocuk üroloğu ve çocuk psikiyatristinden oluşan bir ekipçe takibe alınmalı ve tedavi edilmelidir."
Yaygın anlayış: Hermafroditlerin iki cinsiyetten birini seçip, birinin mensubu olarak hayatlarına devam etmesi.
Dolayısıyla tıp alanındaki teknoloji doğdukları anda interseksüel bedenlere müdahale edebiliyor. İnterseksüellik ve eşcinsellik, biseksüellik tedavi edilerek uygun normlara getirilmelidir diye düşünülüyor.
2. Cinsel Yönelim
Cinsel yönelim, bireyin hangi cinsiyete/cinsiyetlere yönelik cinsel ve/veya duygusal hisler beslediğini ifade eder.
Bu terimin cinsel tercihle eş anlamlı olarak kullanılmasına LGBTT kurumları içinde bazı itirazlar gelir. Cinsel tercih bireyin tercihen yaptığı bilinçli bir edimi ifade eder. Eşcinsellik, heteroseksüellik, biseksüellik birer cinsel yönelimdir. Genel yargının aksine iradi bir "tercih" değildir ve değiştirilemeyeceği kabul edilir.
Eşcinsellik: Kişinin cinsel ilgi ve isteğinin kendisiyle aynı cinsten kişilere dönük olduğu cinsel yönelimin adıdır. Eşcinsellik; heteroseksüellik, biseksüellik gibi bir cinsel yönelimdir.
Psikiyatrik tanı sistemlerinde eşcinsellik önceleri kişilik bozukluğu, cinsel bozukluk, cinsel yönelim karmaşası olarak kabul edilirdi. 1973'de Amerikan Psikiyatri Birliği, 1990'da Dünya Sağlık Örgütü kararı ile psikolojik tanı sınıflamalarından çıkarıldı.[4]Yine de tıp dünyasında eşcinselliğin düzeltilmesi, tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğu yaklaşımı yaygındır.
Eşcinsel: Hemcinslerine karşı cinsel ve / veya duygusal yönelimi olan kadın veya erkek yani duygusal ve cinsel yönelimi hemcinsine dönük olan kişi. Eşcinsel kelimesi, kendi cinsinden hoşlananlara verilen genel bir addır. Hem erkek hem kadın için kullanılmakla birlikte daha çok erkek eşcinselleri tanımlayan bir kavrammış gibi algılanır.
Eşcinsel yerine kimi yerde homoseksüel sözcüğü karşımıza çıksa da LGBTT örgütleri homoseksüel sözcüğünü Türkçe olarak kullanmayı tercih etmez. Bunun nedeni homoseksüel sözcüğünün, eşcinselliği bir hastalık olarak tanımlamak amacıyla, tıp alanında ortaya atılmış olmasıdır.
Gey: Cinsel ya da duygusal anlamda erkeklere yönelimi olan erkek.
"Gay" terimi, eşcinsel kurtuluş hareketiyle birlikte ortaya çıkar. Temelinde bir hastalık olarak algılanan homoseksüel sözcüğünün yerine ortaya atılan alternatif bir adlandırmadır.
İngilizce'de "gay" sözcüğü, kişinin kadın ya da erkek olmasını gözetmeden "eşcinsel" anlamında kullanılır. Başlangıçta kadın ve erkek eşcinselleri kapsayan bir kelime olmakla beraber günümüzde erkek eşcinselleri tanımlamak için kullanmaktadır. Her iki yönelimi de kapsayan eşcinsel teriminin sadece erkek eşcinselleri temsilen kullanılması kadınlar tarafından eleştirilir. Türkçe'de ise gey kelimesi kadınları kapsayan bir şekilde kullanılmamakta, erkek eşcinselleri tanımlamaktadır.
Son yıllarda Türkiye'de LGBTT bireylerin yaptığı yayıncılık çalışmalarında kelimenin "gay" değil de "gey" olarak yazılması tercih edilmektedir. Bunun nedeni kelimeyi İngilizce yazınca sanki Türkiye'ye özgü olmayan bir durumu işaret ediyormuş gibi bir algının oluşmasına neden olmamaktır. Türkiye'de geylerin var olduğunu göstermek amacıyla bu yazım politik olarak tercih edilmiştir.
Lezbiyen: Cinsel ya da duygusal anlamda kadınlara yönelimi olan kadın.
,Lezbiyen kelimesinin kökeninin eski zamanlarda, Yunanlı kadın şair Sappho'nun yaşadığı Lesbos adasından geldiği varsayılır.
Biseksüellik: Her iki cinse karşı cinsel ya da duygusal olarak ilgi duyma.
Biseksüel: Her iki cinse de cinsel ve/ ve ya duygusal yönelimi olan kadın ve ya erkek. Biseksüel, her iki cinse aynı ölçüde ilgi duymayabilir ve/veya bu ilginin derecesi zaman içinde değişebilir. Biseksüellere yönelik genellikle ya heteroseksüel ya da eşcinsel oldukları varsayılması yönünde bir önyargı vardır.
Heteroseksüellik: Karşı cinse, cinsel ya da duygusal olarak ilgi duyma.
Heteroseksüel: Duygusal ve/veya cinsel yönelimi karşı cinse dönük olan; kadınsa erkekten, erkekse kadından hoşlanan kişi.
Cinselliğe yönelmeme hali olarak aseksüellik:
Aseksüellik: Kişinin kendisi dahil hiçbir şeye cinsel istek duymama ya da cinsel ilişkiden hoşlanmama durumu.
Aseksüel: Hiçbir cinse karşı cinsel ya da duygusal yönelimi olmayan kişi
Otoseksüellik: Kişinin cinselliğinin kendi bedenine yönelme durumu.
Otoseksüel: Karşı cinsle ya da hemcinsiyle cinsel ilişkiye girmeyen, buna karşın mastürbasyon yoluyla cinsel hayatlarını devam ettiren kişiler için kullanılan terim. Otoseksüel kişiler kendi vücutlarından erekte olur; cinsel yönelimleri kendilerinedir.
3. Toplumsal Cinsiyet Rolü: Eril ya da kadınsı davranışları belirleyen kültürel normlardır.
4. Toplumsal Cinsiyet Kimliği
Cinsel Kimlik: Kimi yerde kişinin biyolojik cinsiyetine vurgu yapmak için kullanılırken, kişinin kendini hangi cinsiyetle özdeşleştirdiğini ifade etmek için de kullanılır. Ayrıca, kimi zaman cinsel kimlik kavramı cinsel yönelimi ifade etmek için de kullanılabiliyor.
Cinsiyet Kimliği: Kişinin kendini hangi toplumsal cinsiyet kimliği üzerinden tanımladığı ve ya diğer insanlar tarafından hangi toplumsal cinsiyet kimliği üzerinden tanımlandığını ifade etmek için kullanılır. Bu, toplumun cinsiyetlere atfettiği özelliklere göre kültürden kültüre değişebilir. Örneğin kıyafet, davranış tarzı kişinin cinsiyet kimliğini oluşturabilir.
Transeksüellik: Kişinin biyolojik yani doğuştan edindiği cinsiyetinden memnun olmayışı, karşı cinsin bedenine, dış görünüşüne sahip olma istemidir. Bu durum, sadece karşı cinsin cinsel organına sahip olma isteğiyle sınırlı değildir. Transseksüellik kişinin iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi, hissetmesidir.
Transseksüel: Doğuştan gelen biyolojik cinsiyetine karşın kendini karşı cinsiyete ait hisseden kişi. Hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Yani kişi biyolojik olarak erkek olduğu halde kadın olmayı; biyolojik olarak kadın olduğu halde erkek olmayı isteyebilir. Kişinin davranışlarından çok iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi, hissetmesidir. Bu nedenle transseksüel kelimesi daha çok ruhsal eğilimler için belirleyicidir. Bu yüzden transseksüelleri dış görünüşlerinden belirlemek her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü kendilerini karşı cinsten hissettiklerini dış görünüşlerine her zaman yansıtmayabilirler.
Travesti: Toplumsal anlamda, karşı cinse ait kıyafetlere, görünüme ve tavırlara bürünmekten hoşlanan kişi. Genellikle, travesti dendiğinde daha çok kadın kılığındaki erkekler akla gelse de travesti kelimesi aslında hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Travestiler karşı cinsin eşyalarını kullanmaktan, karşı cinsin giydiği kıyafetleri giymekten zevk alan kişilerdir. Bir travestiyi dış görünüşü ve davranışlarından tanımak mümkündür.
Yaygın kullanımda travesti cinsiyet düzeltme operasyonu geçirmemiş yalnızca dış görünümü ve davranışlarıyla karşı cinsin kimliğine bürünenleri; transseksüel de giyim ve davranışlardan öte cinsiyet düzeltme operasyonu geçirenleri tanımlamak için kullanılır. Aslında ameliyat olmuş ya da olmamış kadın veya erkek için böyle bir ayrıma gidilecek bir kelime Türkçe'de yoktur.
Ayrıca LGBTTler arasında travesti ve transseksüel kelimeleri birbirinin yerine kullanılabiliyor.
Travesti ve transseksüellere yönelik diğer bir ön yargı da travestiliğin ve transseksüelliğin bir kimlik olarak değil meslek olarak algılanıyor olması. Her travesti ve transseksüelin aynı zamanda seks işçisi olduğu varsayılıyor.
Transgender: Bu yabancı terim,ameliyat olmuş ya da olmamış kadın veya erkeklerden biyolojik cinsiyetine ve görünümüne bir şekilde müdahale edenlerin tamamını kapsamak amacıyla kullanılır.
LGBTT Bireylere Yönelik Ayrımcılık İdeolojileri
LGBTT Hareketi cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri nedeniyle ezilen, ayrımcılığa uğrayan, baskı altına alınan bireylerin cinsel baskıdan arınmış bir dünya için mücadele ettikleri bir hak arama hareketi olarak tanımlanabilir. Avrupa'da siyah hareketi, yurttaş hakları hareketi, savaş karşıtı hareket ve feminist hareket gibi toplumsal özgürlükçü hareketlerin yükselişe geçtiğini 60 yıllarda, LGBTT Hareketi de örgütlü bir kimlik edinmeye başlamıştır.
Feminist Hareket ve LGBTT Hareketi'nin en önemli ortak noktasının ataerkiye ve cinsiyetçiliğe karşı mücadele etmeleri olduğu söylenebilir. Feminizm cinsiyetçiliği (seksizmi) deşifre ederken ve buna yönelik mücadele kanalları açarken LGBTT hareketi sadece seksist değil heteroseksist bir dünyada yaşadığımızı ortaya koydu, cinsel baskından arınmış bir dünyayı mümkün kılmak için mücadele yürütmeye başladı.
LGBTT Hareketi'nin tartışmaya açtığı ayrımcılık biçimleri aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
Heteroseksizm: Erkek ve kadın birlikteliğini tek birliktelik olarak gören ideolojinin adıdır. Heteroseksüel ilişkilerin ortaya çıkarmış olduğu tarihsel, toplumsal hegemonik bir iktidar biçimidir. Bu ilişki biçimi tüm özel ve kamusal alanın biçimlenmesinde rol oynar. Herşey bu iktidar biçimine göre konumlandırılır. Eğitim, sağlık, aile, hukuk gibi özel ve kamusal alanlar bir iktidar ilişkisi olan heteroseksüel ilişkiler ile tanımlanmıştır. Bu ilişkilerin oluşturduğu yaşama biçimine heteroseksizm deniyor. Heteroseksizm bir ayrımcılık biçimidir. Kendi dışındaki kimlikleri kabul etmez. Toplumsal alanları kendi düşüncesine göre biçimlendirir. Yasaları, okulu, evi ve sokakları bu düzenle oluşturur.
Heteroseksist, heteroseksizmi savunan, heteroseksüellik dışında hiçbir cinsel yönelimin varoluşunu kabul etmeyen, heteroseksüel olmayanlara ve transseksüellere karşı şiddete varan fiziksel ve psikolojik baskı uygulayan kişidir.
Heteronormativite: Heteroseksüelliğin normal ve tek cinsel yönelim olarak görülmesi, toplumsal değerlerin, kuralların ve yaşam biçimlerinin herkes heteroseksüelmiş gibi kabul edilmesi. İnsanların kadın ve erkek olarak ikiye ayrılmasını; cinsel ilişkilerin/evliliklerin sadece ve sadece karşı cinsiyetlere sahip kişiler arasında olabileceğini ve her cinsiyetin kendine has rolleri olduğunu iddia eden inançlar, düşünceler, normlar bütünü.
Homofobi: Eşcinsellere ve eşcinselliğe karşı hoşnutsuzluk, korku ya da ayrımcılık içeren yaklaşım anlamına gelir. Eşcinsellik, dini, ahlaki ve politik nedenlerle toplumlarda genellikle negatif karşılanmış ve bu tavır bazen homofobi olarak da adlandırılmıştır.
Lezbofobi: Lezbiyenlere karşı hoşnutsuzluk, korku ya da ayrımcılık içeren yaklaşım anlamına gelir.
Transfobi: Travesti veya transseksüellerden korkma veya nefret etme. Biyolojik cinsiyetinden dolayı kendisinden beklenen cinsel ve toplumsal rollere uymayarak cinsiyet değiştirenlere karşı bir tür kaygı ve korku ifadesidir.
Heterofobi: Heteroseksüellere yönelik önyargı ve ayrımcılığı ifade eden bir terimdir. Bu fobi kaynağını büyük ölçüde heteroseksist düzene olan tepkiden alır.
*Sözlük çalışması feminisite.net sitesinden alınmıştır.